English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ M ] / Malın

Malın traducir español

23,624 traducción paralela
- Biliyor musun, malın tekiyim.
- Lo siento. - ¿ Sabes qué? Soy tonto de remate.
Bencil, sınıfını hor görür, başkalarının malını umursamaz.
Auto-servicio, desdeñosa de su clase, por descuido de la propiedad de otros.
- Ben senin malın değilim.
- Yo no soy tu mierda de propiedad.
- Simon senin malın değil.
Simon no es tuyo.
Lamar, G Dogg'un yarın gelecek malını teslim etmem gerektiğini söyledi. Lamar akıllı bir adam.
Lamar dice que G-Dogg tiene un cargamento para mañana que debe ser entregado.
Onu üzerinde Güney Hetton kömür madeni malıdır yazan bir çuvalın içinde eve getirdiler.
Lo llevaron a casa de mi madre en una bolsa etiquetada : "Propiedad de la South Hetton Coal Company".
Bu kötü başlangıçtan endişe etmiyorum çünkü şu kötü başlangıca bakar mısın?
No estoy preocupado por este mal inicio porque este mal inicio, míralo.
Doların düşmesi ve enflasyonun yükselmesiyle mal varlığımın büyük bir kısmını altına çevirdim bile.
Con el dólar devaluándose y la inflación aumentando, ya he convertido considerables cantidades de mis activos en oro.
Aslında eline yüzüne bulaştırmadığın tek şey kan lekeli giysilerdi.
De hecho, lo único que no hizo mal fue con la ropa salpicada de sangre.
Ölümün gölgelediği yolda yürüsem de hiçbir şeytandan korkamayacağım. Çünkü sen yanımdasın.
Aunque camino por el valle en la oscuridad de la muerte, no temeré el mal si estás conmigo.
Şunların yediği dayağa bak.
Mira lo mal que han sido golpeados.
Umursamalısın.
Nada de esto es sobre qué está bien o mal.
Nankör, kokuşmuk kıçlarınız umutsuz kadına tekmeyi basmadan önceydi.
Eso fue antes de que sus culos desagradecidos y mimados decidieran atacar a una mujer mientras está mal.
Ablacım, zaten her şeyi batırdın.
Sis, has hecho ya en mal estado.
Bir içki yuvarlayıp ölü toprağını atalım derdim ama sanki burada pek hoş olmaz.
Te diría de ir a tomar algo y tener un mano a mano, pero... me parece que eso está mal visto aquí.
Bu arada neyi yanlış yaptığını biliyorsun değil mi?
Para que conste, ¿ ves qué es lo que estás haciendo mal?
- Bekle, en sevdiğim ise mührü kaldırmak için her şeyi yapardın, bunun sonunun kötü olacağını bilsen bile.
- Yo no... - No, espera, esta es mi favorita. Hiciste cada estúpida cosa que pudiste para curar la marca aún sabiendo que saldría mal.
Buraya gönderildiğine göre bir işi fena batırmış olmalısın kardeşim.
Debes haber hecho algo muy mal para que te manden aquí, hermano.
Gördüğüm kadarıyla kötü bir başlangıç yaptınız.
Puedo ver que hemos empezado... mal.
Kameraların önüne geçtiğim anda Conway ve Brockhart'ın haklı olduğunu ve İHO meselesini yüzüne gözüne bulaştırdığını söylesem sence Dunbar'ın durumu ne olur?
Cuando yo diga ante las cámaras que Conway y Brockhart tienen razón y que tú manejaste mal la situación con la OCI, ¿ cómo crees que le irá a Dunbar?
Yanlış bir şey yaptığım için kâbuslar gördüğümü senin davanın erdemli olduğunu söyleyebilirsin ama ben de davamın erdemli olduğuna inanıyordum.
Podrás decir que tengo estos demonios porque lo que hice estuvo mal y que su causa es justa. Pero yo creía que mi causa también era justa.
girişler, çıkışlar, korumaların sayısı... saldırı hakkında konuştukça onlar, yanlış yaptığımı anladım.
Cuanto más hablaban de este ataque, más sabía que lo que estaba haciendo estaba mal.
Yakın zamanda dul kaldığım için bu uygunsuz olur.
Sería de mal gusto, ya que estoy recién viuda.
Hadi Casimiro. Canını yakmayacağım.
( VOZ BAJA ) "Vení, Casimiro, que no te voy a hacer mal".
500 yılın ardından nihayet bir tane İspanyol bu ülkeye bir şey getirdi.
No estaría mal que después de 500 años de vendemos espejitos de colores hagan un aporte real a esta tierra.
Kendini iyi hissetmiyordu. Bir tane hap aldı, başı dönmeye başladı, ben de benim yatağa uzanmasını söyledim.
Porque se sentía mal, se tomó una pastilla, estaba mareada y le dije :
Valentine'ın zihnini zehirlemesine vermemelisin.
¡ No puedes dejar que el mal de Valentine te envenene!
Karanlık bir yerde. Ne yapacağını bilmiyoruz.
Está en un mal momento.
Böylece kocanın hayatına mal olan karar verildiğinde orada olduğu için Blake'i affedebilirsin.
Para que puedas perdonar a Blake por estar en esa habitación cuando una mala decisión te costó a tu marido.
Eminim moraliniz oldukça bozuktur ama inanın her zaman sizden daha kötüleri var.
Estoy segura de que te sientes muy mal, pero confía en mí... siempre hay alguien que está peor que tú.
Babanın vasiyetini okunduğunda ne kadar ezik olduğu ne çabuk unuttun?
Qué rápido te olvidas de lo mal que estabas cuando se leyó el testamento de tu padre.
- Doğrularının yanlış olduğunu düşünüyorsun, öyle değil mi?
Usted considera que lo correcto esta mal. ¿ Verdad?
Bay Gradgrind'in misafirperverliğimizle ilgili kötü konuşmasını istemiyorum.
No quiero que el Sr. Gradgrind hable mal de nuestra hospitalidad.
Blog yazarı pazarı kötülemişti ve Daichan'ın işlerini bozmuştu.
El bloguero habló mal del mercado haciendo daño al negocio de Daichan.
Onun yerine bana soğuk davranıp tuhaf bakarsın ve yüce standartlarına göre olmayan her şeyi küçümsersin.
¡ Solo me ignoras y me miras mal y desprecias todo lo que no está a la altura de tus expectativas!
Solgun görünüyorsun yavrum. Hasta mısın?
Niña, estas pálida. ¿ Te sientes mal?
Demelza evden kaçtığını düşünecek.
Demelza pensará que te has ido por el mal camino.
İşi batırmamayı becerdin ve işe yarar istihbarat aldın, yani evet, fena değil.
Te las arreglaste para no estropearlo totalmente y ganaste algo de información útil, así que, sí, no está mal.
Biliyor musun senin gibi birinin yaşaması ve diğer insanların hayatını mahvetmesi bir çok açıdan yanlış.
Sabes, que alguien como tú pueda vivir y desperdiciar su vida está mal a muchos niveles.
Yani düşünceli ve sinirli tavırlarını bırak.
Así que deja de ser todo mal humorado y enojado.
Sen evli bir kadınsın ve bu yanlış.
Eres una mujer casada, y esto está mal.
Suçluluk da ne? Yaptığın şey hakkında kötü hissetmek.
¿ Qué es "culpable"? Cuando te sientes mal por algo que has hecho.
Ama siz dallamalar beni yanlış anladınız.
Pero Uds. bola de palurdos me entendieron mal...
Şunu yanlış yazmışsın.
Ah, esto lo tienes mal.
Şu anda zamanın yanlış olduğunu söyledin.
- Dijiste que el tiempo está mal.
Evlilik öncesi anlaşmamız eğer ayrılırsan mal varlığının yarısını alacağımı söylüyordu.
Nuestro acuerdo prenupcial dice que obtendré la mitad si tú quieres salirte.
Bu davranışının nelere mal olacağını biliyor musun?
¿ Conoces las consecuencias de tu actitud?
Bunun... yanlış olduğu hissine kapılmadın mı?
¿ No sentiste que esto estaba mal?
- Yaptığımın yanlış olduğunu biliyordum.
Sabía que lo que estaba haciendo estaba mal
Londra'daki uçak taşıyıcının çürük olduğuna dair rapor kopyası elimde mevcut.
Tengo copias de los informes del porta-aviones de Londres Que demostrará el mal estado del porta-aviones
Aranızdaki sorunlara rağmen birbirinize saygınızı koruyorsunuz.
Suena como lo que salió mal, Ustedes todavía se respetan mutuamente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]