Marseilles traducir español
52 traducción paralela
Paris'ten Marseilles'e.
De París a Marsella.
Marseilles'de ve Oran'da bırakmadıysa, onu Casablanca'da da bırakmayacaktır.
Sino la dejó en Marsella o en Orán no la dejará en Casablanca.
Marseilles treni 5'te kalkıyor.
El tren a Marsella sale a las 5 : 00.
Marseilles'de evlenelim mi?
Casémonos en Marsella.
Ben Marseilles'de iki hafta hastayken ve sen tehlikedeyken, neden bırakmadın beni?
Cuando estuve dos semanas enferma en Marsella y tú estabas en peligro ¿ por qué no me dejaste?
Marseilles'e gidiyor musun?
¿ Vas a Marsella?
Marseilles'ya iki ay teklif ediyor.
Ofrece dos meses en Marsella.
Marseilles'ya diye gidersin kendini Arjantin'de bulursun.
No. Vete tú a Marsella y acaba en Argentina.
Marseilles'de misin?
¡ A Marsella!
- Marseilles'e uçarak kaç saat?
- ¿ Te vas dentro de cuánto tiempo?
- Marseilles'de kiminle oynadın?
¿ Qué dijiste que ibas a interpretar en Marsella? Una obra de Racine.
- Marseilles'a gideceğim, bir gemi satın alacağım, ve akdeniz deki bütün limanlarda onu arayacağım.
Iré a Marsella, compraré un barco y lo buscaré en todos los puertos del Mediterráneo.
- Madam Marseilles'de, bunun için gönüllü olacak bir kaptan bulamazsınız.
No hallará un capitán dispuesto en todo Marsella.
- Sizi Marseilles'e götürmek zorundayım.
Tendré que llevarla a Marsella.
- İlk gemiyle Marseilles'e gideceksin.
Tomará el primer barco a Marsella.
Derhal gitmeliyiz. Marseilles'de bir gemi var.
- Hay un barco en Marsella.
Bir keresinde Marseilles - Lyons karayolunda uyuyakaldım.
Una vez, me quedé dormido en la autopista... entre Marsella y Lyon.
Ben ProfesÖr Guy Gabroir... Marseilles'den gelen bir orta çağ şatoları uzmanıyım.
Mi nombre es Profesor Guy Gabroir... autoridad del castillo medieval de Marsella.
Aubagne'den, Marseilles'in banliyösü, St. Loup'a taşındık.
De Aubagne a Saint-Loup, en las afueras de Marsella.
Marseilles çok güzeldir.
- ¡ Qué guapo, Marcel!
St. Loup'tan, ani bir hamleyle, banliyöleri aşıp Marseilles'in en büyük devlet okulu Chartreux'da kalıcı bir pozisyon teklifi aldı.
Desde Saint-Loup, saltándose los suburbios, fue nombrado maestro titular, de la escuela del Chemin des Chartreux. La mayor escuela pública de Marsella.
Kendimce öyküler uydurup, Marseilles çayırlığının bitimindeki Borely Parkını düşünürdüm.
Me contaba historias. Me paseaba por el estanque del parque de Borély, donde acaba el Prado de Marsella.
Marsilya'dan yeni geldi.
Acaba de llegar de Marseilles.
"Marseilles'de, Vali Vekili Bay Lacombe..." "... 2.000'inci gönüllü işçinin de Almanya'dan ayrılışını gördü. "
En Marsella, el señor Lacombe, vicegobernador, saludó al voluntario 2000 que sale para Alemania.
- Claudette of Marseilles, efendim. - Kargo?
- Claudette of Marseilles, Sr. - ¿ Carga?
Marsilya'ya hareket ettik.
Navegamos a Marseilles.
Binbaşı Marseilles'e Köprü'de ihtiyacım var.
Necesito al Teniente Marseilles en el Puente.
Tıbbi hologramımız Bay Marseilles'i tedavi etmeyi reddediyor.
Nuestro holograma médico se niega a tratar al Sr. Marseilles.
Binbaşı Marseilles'in önemli bir şeyi yok.
El Teniente Marseilles no está seriamente herido.
Şimdi Binbaşı Marseilles'in tedavisiyle ilgilenebilirsin.
Ahora, está en libertad de atender al Teniente Marseilles.
Sonra Kaptan bir fazer çıkarıp Binbaşı Marseilles'i vurdu- - orada, biyo-yatakta.
Luego, la Capitán desenfunda una faser y le dispara, justo allí, en la bio-cama.
Sen Kymble, sen Torrey ve ben Binbaşı Marseilles.
Tú eres Kimbley, tú eres Torrey y yo soy el Teniente Marseilles.
uh, Marseilles bana bir kaza olduğunu söyledi.
uh, Marsailles me dijo que había habido un accidente.
Teğmen Kymble, Binbaşı Marseilles...
Alférez Kymble, Teniente Marsailles...
Dinle... Binbaşı Marseilles'in Alfa Çeyreği'nde yaptığı hatalar ile ilgilenmiyorum.
Escuche... no me importa si todo el cuadrante alfa me toma por el Teniente Marsailles.
Onlar konteynerlerle Marseilles yoluyla Asya'dan insan kaçırıyorlar.
Trafican con personas, en contenedores, a través de Marsella.
Belki normal bir çiftlik değil, sunucu çiftliğidir. Marseilles'de mi?
Puede que sea una explotación de vacas o de cerdos o bien un grupo de servidores.
Sydney Bristow Marseilles'e mi gidiyor? FRANCIE :
¿ Sydney Bristow ha sido enviada a Marsella?
Sydney, Francie'nin hayatından endişe ettiği için, ona Tippin'i aklayacak kanıtı bulmak için Marseilles'e gideceğini söyledi.
Sydney, inquieta por la vida de Francie, le ha dicho que se iba a Marsella para encontrar pruebas que exculparían a Tippin.
Marseilles'deki kanıtı Sydney'den önce bulursak şantajla o kart karşılığında Will'in masumiyetini ispatlayacak kanıtı önerebiliriz.
Si encontramos esas pruebas antes que Sydney en Marsella podríamos extorsionarla. La prueba de inocencia de Will a cambio de la llave de acceso a seguridad.
Sonrasında tek hatırladığım, üç hafta geçmişti ve gözümü Marseilles dışında Mutabakat'ın hastanesinde açtım.
Y lo siguiente que recuerdo, Es 3 semanas después. Y me desperté en un hospital móvil de the Covenant en las afueras de Marsella.
Marseilles'deki güvenli eve ne dersin?
Que me dice del refugio en Marsella? Es nueva.
Marseilles Kuyumculuk'a Amerikan Express ile ödeme yapmış. - Firmanın internet katalogu var.
Éste es su reporte de crédito y un cargo a su tarjeta de American Express de la joyería.
Bu forumları düzenleyen Dünya Su Konseyi'nin o zamanki başkanı % 50'sine Vivendi, % 50'sine Suez'in sahip olduğu Marseilles şirketinin başkanından başkası değildir.
El presidente del Consejo Mundial del Agua, quien organiza los grandes foros, también es el presidente de una empresa en Marsella, en propiedad conjunta con la Veolia y la Suez.
O kadar yer varken Marseilles'de kapalı kaldık!
Ser puesto en cuarentena en Marsella, ¡ entre tantos lugares!
Öncesinde Nîmes ve sonrasında da Marseilles Cezaevlerinde yatmış psikoterapi görmeyi kabul edip kendinizi Tanrı'ya ve dine adamışsınız.
Encárcelado en Nîmes, y más tarde en Marsella... Estuvo de acuerdo en recibir tratamiento psiquiátrico... Y se dedicó a Dios y a la religión.
Paris çok şeker, Nis tatlı baldan... Marsilya can yakar şampanyasındaki buzdan Ya sen, pis fransız hiç mi aklın yok
Paris es adorable y tranquila seguro que es tranquila y Marseilles es encantadora con Champagne bien fria pero tú, frances hediondo, no tienes ni idea Ew, frances hediondo, jodete.
Yardım şarkımızı söylemeye başladım. Biliyorsunuz Marseilles.
Empecé silbando nuestra canción de socorro.
Ama o kazlar Barstow'dan geliyor, Marseilles'den değil.
Pero esas ocas son de Barstow no de Marsella.
Marseilles'de bir çiftliği vardı.
Tiene un negocio en Marsella.
Gerdanlık, Mersailles Kuyumculuk'tan gelmiş.
El collar viene de Joyeros Marseilles.