Martín traducir español
754 traducción paralela
Bir aile dostu olan Mösyö Martin iki yetimeyle görüşmeye gelir. " Zamanımız çok.
Monsieur Martín, un amigo de la familia, viene al encuentro de las dos huérfanas.
Bayan Martin.
- Sí. - Srta. Martín.
Ben Martin Luther'im.
Soy Martín Lutero.
Martin Gallardo'nun karısı, donmuş et kralı.
La esposa de Martín Gallardo, El Rey de la Carne Congelada.
- Martin.
- Martín.
- ismi Martin.
- Un tal Martín.
Martin her zaman fidanlıkla ilgili ayarlamalar yapardı.
Martín llegó a un acuerdo con los jardineros.
Bununla ilgili Martin Luther'in bir sözü vardır :
Y sobre esto dice Martín Lutero...
Bununla ilgili Martin Luther'in bir sözü vardır :... "
Y, sobre esto, dice Martín Lutero...
Martin, Davis ve Tony sürünün başında Yüzbaşı.
Martín, Davis y Tony están conduciendo ganado, capitán.
Onlarınki gerçekten bir Aralık Düğünü oldu ve Aralık ayındayız.
Ese matrimonio debió de ser como eI veraniIIo de San Martín.
Martin, iki bira lütfen.
Dos cervezas Martín, por favor.
Martin. Terasta.
Martín, en la Terraza.
Don Martin düellolarda 27 adamı öldürdü.
Don Martín ha matado a 27 hombres en otros combates.
Eğer suçluysam, Don Martin'in mızrağı Tanrının isteğiyle kalbime saplanacaktır.
Si soy culpable, Dios guiará la lanza de Don Martín a mi corazón.
Don Martin! Don Martin!
¡ Don Martín!
Selam, Kingfisher!
lah del Martín pescador!
Kingfisher'ı bir deneyeyim, söylerim.
Demos una vuelta en eI Martín pescador y ya se Io diré.
Kingfisher'ın motorunu boğmak gibi oyunlarla bir yere varamazsın.
No puedes dedicarte a ahogar el motor del Martín Pescado.
Ona büyü yaptın değil mi, Marvin? - Sen bir büyücüsün.
Porque tú eres el brujo, Martín.
Pekâlâ, Marvin, kapat şunu.
- Está bien, Martín. Termina.
- Olabilir misin? - Şey... Beni ikna ettin, Marvin.
Pues, debo admitir que me has ganado, Martín.
Sen de biliyorsun Marvin, zor günler yaşıyoruz.
Sabes cómo está la situación, Martín.
Kendini evinde hisset, Marvin.
Estás en tu casa, Martín.
Marvin? Marvin, Marvin, Marvin.
¡ Y dale con Martín!
Fransa'daki San Martin manastırına.
A la Abadía de San Martín, en Francia.
Sersem bir ağaçkakan gibi vurup duruyorsun.
Golpeteas como un martín pescador que se volvió loco.
Martín Fierro.
Martín Fierro.
Mürettebatla görüşmeyi Martin Amer yaptı.
Nuestro presentador, Martín Amer, habla con la tripulación.
Martin'i çağır!
Llamada Martín!
Martin!
Martín!
Selam, Martin!
Hola, Martín!
- Yoldaş Martin!
- Camarada Martín.
- Topçu Martin.
- Artillero Martín.
Aziz Martin Günü'nde bir arabanın altında kaldı.
Fue atropellado por un automóvil el día de San Martín.
- Martin, Martin.
Martín, déjalo en paz.
Sakin olur musun, Martin?
- Tranquilízate, Martín. - No lo atosigues.
Benim adım Martin değil. Adım Al.
No me llamo Martín, sino Al.
- Hastayı kaybediyoruz. - Hemşire.
- Ay, Martín. ¡ Enfermera!
EMEKLİ TÜM GENERAL MARTIN HOLLISTER
DEL : GENERAL DE DIVISIÓN MARTÍN J. HOLLISTER MARINE RETIRADO
'Anılarımız arasında karizma sahibi denilecek kişiler varsa...'... bunların başında kuşkusuz General Martin J Hollister gelir.'
Si existe un hombre que haya tenido carisma seguramente, ese hombre es el general Martín J. Hollister.
O zaman her şeyi kendisi bana anlatacaktı.
Martín quería esperar a que pasaran los primeros turistas para explicarme él mismo las cosas.
Güneyde San Martin diye bir köy var.
Hay un pueblo, San Martín, hacia el sur.
San Martin köyünü arıyoruz.
Buscamos el pueblo de San Martín.
San Martinlilere ne söyleyeyim?
¿ Qué le digo a la gente de San Martín?
- görebilir miyim. - Önce ben göreyim, müsaade edersen. " Anlamalısın ki o artık hiç utanç duymuyor...
"Debes entender que no fue culpa suya... que no pudo controlar sus emociones... igual que tú al darte cuenta de que amabas a Martín".
"Kızılderili Yazının Sonu."
"EI veraniIIo de San Martín".
Haydi uyu.
Martín, ¿ qué haces despierto?
Sence Don Martin Rodrigo'yu öldürecek mi?
¿ Crees que Don Martín matará a Rodrigo?
Haydi oradan büyücüymüş.
¡ No me hagas reír, Martín!
St Martin yolu değil, St Denis.
Vamos a ver, ¿ qué ibas a hacer en la calle St. Martín? St Martín no, St.