English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ M ] / Marı

Marı traducir español

17,373 traducción paralela
Bu şımarık kayıp velet de neyin nesi ya?
¿ Qué demonios pasa con...? ¿ Está perdida?
Yeni atanan kişi zengin bir ailede doğmuş şımarık veledin teki gibi gelmişti.
El nuevo designado nacido en una familia rica parecía un malcriado.
- Şımarıksın.
Eres directa.
Şımarık.
Inclínate.
Wesley ofisimi söz değil, bugün resimlerini şımarık.
Señor, Wesley arruinó muchas pinturas hoy, y mi oficina.
Yeraltındakiler ve Derin Deniz Kralı gittiğine göre Dehşet Kertenkele Kabilesi dünyaya hükümdar olabilir!
Ahora que el Underlord y el Rey del Mar Profundo están muertos es tiempo de que el Pueblo Dino recupere el planeta.
Burada her gün Steven Avery ile ilgili kanıtlar duyacaksınız ;
Habrá un mar de pruebas sobre Steven Avery...
Birlikte oturduğunuzdan, dışarı baktığınızdan bahsetmişti. Fiyorttan öteye denize, geleceğe.
Me contó que se sentaban y miraban hacia el horizonte más allá del fiordo, hasta el mar.
- Bir haftadır denizdeyiz.
Llevamos una semana en el mar.
- Güney Çin Denizinde.
- En el Mar de China Meridional
- Güney Çin Denizi nerede?
- donde queda el Mar de China Meridional?
- Güney Çin Denizindeki bir gemiye mi?
¿ A un barco en el Mar de China Meridional?
Bu Güney Çin Denizi mi?
¿ Este es el Mar de China Meridional?
Deniz yılanının çocuğu!
¡ Hija de una serpiente de mar!
Smartin Christ sizi görmek ister.
Vino un Mar Tenaz a verlas.
"Smartin Christ."
¿ Mar Tenaz?
Karadeniz'den.
Desde el mar negro.
Deniz tuzu.
Sal de mar.
"Siz de denize gittiniz... " Mısırlılar atalarınızı atlar ve atlı arabalarla... " Kızıl Deniz'e kadar takip etti.
Y llegaron al mar y los egipcios siguieron a sus padres hasta el Mar Rojo con carros y caballería.
Sonra bir hafta sonu deniz kenarına yaramaz bir gezintiye çıkardık. Sana erkekliğimi kanıtlamak için pofuduk ayıcık kazanırdım. İskeledeki yerden.
Y entonces tendríamos, un fin de semana travieso a la orilla del mar... y hubiera demostrado mi hombría... al ganarte un peluche... en el muelle.
Bu şu an klişe görünebilir ama denizde balık çok.
Bueno, tal vez te parezca trillado ahora, pero te prometo que hay suficientes peces en el mar.
Su kenarında ev artık mevcuttur.
Propiedad frente al mar disponible ahora.
Greene, acılarına son verip okyanusa atmamızı söyledi.
Greene dijo que los sacaramos de su miseria... - y los tiráramos al mar.
" Deniz Melekleri.
" Ángeles del mar.
Gerçek şu ki, onları korkutan bir adamın teknesini çaldılar. Ve 50 mil açık denizin bir savaşa geçmesi için yola çıktılar.
La verdad es que le robaron el barco a un hombre que las aterraba para cruzar a una guerra a través de 50 millas de mar abierto.
Cömert bir güzellik denizi.
Un mar generoso de belleza.
Benliği derin deniz hayatına mı dalıyor?
Sí. ¿ Su mente se va hacia la vida marina en alta mar?
Açık denizlere gitmiştir.
El tipo ya está en el medio del mar.
Denize bayılıyor.
Ama el mar.
- Prag nerede biliyorum, deniz aşırı işte.
Sé dónde está Praga. Más allá del mar.
İklim değişikliğinin okyanusa olan etkilerini belgeleyeceğiz.
Documentaremos los efectos del cambio climático en el mar.
Deniz köpüğü mü, yoksa fıstık rengi mi?
¿ Las color olas del mar, o las color pistache?
Sanırım, polis tarafından da aranıyorum, bu durumda... Denizde geçirilecek bir yıl..... aslında benim için en iyi şey olabilir.
Y creo que la policía me busca así que un año en alta mar podría ser el mejor lugar para mí.
Okyanusun dibinden petrol çıkaran bir sondaj kulesinde çalışıyor.
Trabaja en una plataforma que bombea petróleo de debajo del mar.
Çünkü kilometrelerce deniz ve toprak üzerine basıyorlar.
Porque hay kilómetros de tierra y mar aplastándolos.
Okyanusa doğru açılıyoruz.
Nos dirigimos al mar abierto.
Deniz durgun bu iyi bir şey.
El mar está tranquilo.
Mike Williams bir daha denize dönmedi.
Mike Williams jamás regresó al mar.
Cam denizinde bir elmas gibi.
Un diamante en un mar de vidrio.
Denizden adanızı gördük ve şöyle düşündük :
Vimos su isla del otro lado del mar y pensamos :
Denize karşı bir cesur ruh ve Ross.
Un alma valiente contra el mar y Ross.
Geçen ay kaynak yaptıkları o çatlak, bu denize dayanmaz kaptan.
Esa grieta se reparó el mes pasado, pero no aguantará mucho con el mar así
Burada olduğumuzu bilseler bile deniz yeterince büyük.
Incluso si saben que estamos aquí, el mar es lo suficientemente grande.
Parçalara ayrılır, hepimizi denize döker.
Se rompería y nos tiraría a todos al mar.
O filika bu deniz için çok küçük.
Ese bote es demasiado pequeño para este mar.
Adam her gittiğinde korkarak buraya mı geleceksiniz?
¿ Usted vendrá aquí cada vez que salga al mar?
- Denize daha fazla açılmayacağım, hayır.
No voy mar abierto.
Denizi arkamıza aldım.
Dejé el mar detrás de nosotros.
Tinian, Filipin Denizi'nde.
El Tinian en el Mar de Filipinas.
Amiral, 9 yeni subayım ve 250 yeni askerim var. Yine de detaylı bir tetkik yapıp denize açılmak için hazır olacağız.
Almirante, tengo nueve nuevos oficiales y 250 nuevos reclutas, pero presionaremos para trabajar y estar listos para el mar.
Mürettebatın çoğu yeniyetme. Denizlerde karşılaştığımız tehlikeler hakkında bir şey bilmiyorlar.
Muchos de la tripulación son meros chicos que no tienen idea del peligro que enfrentamos aquí afuera en el mar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]