Menü traducir español
692 traducción paralela
Ayrıca Bayan Marley'in kahyası birinci sınıf bir menü hazırladıklarını söyledi efendim.
Y además, el mayordomo de la Sra. Marley dice que su nueva cocinera es de primera categoría, señor.
Young'da 150 sayfalık menü vardı.
Young's tenía un menú de 150 páginas.
Bir menü rica ediyorum.
Tráiganme el menú.
Amerikalı müttefiklerimizin şerefine hazırlanmış indirimli menü.
Un almuerzo americano en plato azul en honor de nuestros aliados.
Bak, örnek bir menü de yaptım.
Mira, hice un menú de muestra.
Menü?
¿ Te leo el menú?
- Menü.
- ¿ Se queda a comer?
Pekala, havyar, şampanya ve tüm menü.
Caviar, champán y todo el menú.
Menü kalsın.
No, lo voy a leer.
- Özel bir menü istemiyor mu?
- ¿ Alguna carta en especial?
Bu akşam, evinde 20 menü yazacaksın.
- Vaya. Hará 20 cartas... que deberá copiar para esta noche.
Menü sınırlı yemek içeriyor. Yine de çok lezzetli ve çok iyi dengelenmiş bir menü.
El menú es limitado pero muy sabroso y bellamente balanceado.
Demedi demeyin, bir yerde fiyat içermeyen bir menü olduğunda ben hep sinirlenirim
Siempre me pongo nervioso cuando un menú no incluye los precios.
Çok özel bir menü hazırlamalısın.
Deberías pedir el menú especial.
Benim çok harika bir menü fikrim var.
Tengo una gran idea para el menú.
- Bir menü rica edeyim lütfen.
- Quisiera un menú, por favor.
Kocaman menü.
Es un menú grande.
Menü hazırlamanın ne kadar sürdüğünü bilmiyorsun... önemi yok, resmi şimdi asıyorum.
Creo que no te das cuenta de lo que se tarda en hacer el menú. No importa, colgaré el cuadro ahora.
Ekmek ve peynirle, bir de menü gönderirim. Çıkın artık!
Les subiré el menú con un bocata de queso.
Üç adet menü lütfen.
Tres menús, por favor.
Şefin herkese içgüdüleriyle menü oluşturduğu restoran?
El chef elegía por ti, usando su intuición.
Hepsi menü usulü.
Oye, esto es todo à la carte.
okyanus manzarasıyla birlikte... pahalı bir menü.
Algo con vistas del mar y con un menú bastante costoso.
Bana tavuk menü alır, beni yüzmeye götürür, şakalar yapardı.
Me compraba pollo frito, me llevaba a nadar y me contaba chistes.
Ne hoş bir menü.
Un menú delicioso. - ¿ Cómo?
André menü hakkında oldukça bilgi sahibiydi.
Tenía la impresión que André comprendía la carta.
İşte menü.
Aquí está el menú.
Menü kartına bakın. Tekrar geleceğim.
¿ Por qué no mira el menú y yo vuelvo enseguida?
Bugünkü menü burada. Tamam mı?
Éstos son los platos del día, ¿ vale?
Bir çizburger menü.
Una cheeseburger.
- Sana özel bir menü hazırladım, David.
He planeado una comida especial.
Menü seçenekleri sade ramen ve domuz etli ramen olmak üzere iki çeşit olacak.
El menú sólo ofrecerá tallarines sencillos y tallarines con cerdo. ¿ De acuerdo?
Aman Tanrım! Bu bir menü!
Oh dios mío, hay un menú.
Bu menü, Kate'le benim, bir zamanlar keşfettiğimiz eski bir restaurant'a ait.
Mira, es un viejo menú... De ese restaurant que encontramos.
- Menü nasıl?
- ¿ Qué tal el menú?
Menü mü?
¿ Una carta?
Pembe bir menü.
¿ Una carta rosa?
Bugünkü menü... güveçte ton balığı.
El plato de hoy es... estofado de atún y nueces.
Maguire'ın sorularını menü okur gibi yanıtladınız.
Contestaste las preguntas de Maguire como si leyeras del menú.
Bütün menü.
El menú completo. ¿ Cuánto?
Çok çeşitli seçeneklerden oluşan bir menü seçmeye çalıştım Komutan.
He escogido un menú para que pruebe diversas especialidades.
Menü bahsinden başka ne için çağırdınız beni?
¿ Para qué me habéis llamado, además de para saciar el apetito?
- Menü.
- El menú.
Menü.
- ¡ Menú, claro!
Altı numaralı menü lütfen, rokalı olsun birde brüksel lahanası tazeyse yanına koyabilirsiniz?
Lo quiero con lechuga romana, en lugar de ésta... y bretones frescos con vinagreta de mostaza.
Menü efendim.
Su menú, señor.
Menü de ne var?
Bueno, iqué tenemos de menú?
Menü efendim?
- ¿ El menú?
- Hepsi bu değil.menü burada.
- Ni uno más.
- Menü!
¡ Menús!
- Gidip yemek için menü hazırlamam gerek. - Bunun her anına bayılıyorsun.
- Tengo que escoger el menú.