Mover traducir español
6,774 traducción paralela
Parmaklarınızı oynatabilir misiniz?
Bueno ¿ puedes mover alguno de los dedos?
Kıpırdayamıyorum.
No me puedo mover.
Bina yıkılacak, buradan çekilin!
Ese edificio colapsará. ¡ Se tienen que mover!
Arabanı ilerletebilirsin şimdi.
Puede mover su coche ahora.
İlerle.
Mover.
Hayır, kıpırdayamadığım için seninle konuşmak zorunda kalıyorum.
No, hablamos sólo porque No se me permite mover.
- Geri mi çekileyim? Neden?
- Mover hacia atrás, ¿ por qué?
Hareket edemiyordum sanki.
Al igual que no me podía mover.
Gece o kadar bitap düşüyorsun ki, kolunu kaldıracak halin kalmıyor.
Acabas tan cansado, que cuando llega... la noche, apenas y te puedes mover.
Tilkiyi öldürmek, ya da kümesin yerini değiştirmek.
Matar al zorro o mover el gallinero.
- Kollarımı oynatmayacağım.
- No voy a mover mis brazos.
Kaç bakalım.
Ve a mover las botas.
- Maçları erteleyemediler.
- No pudieron llegar a mover las fechas.
Kavgayı hiçbirşey yapmadan kazandın.
Ganaste sin mover un dedo.
Şimdiyse arkadaşım arabasını çekiyor ve sen pencere kenarında durup sanki onu bir şeyler çalarken yakalayacakmış gibisin.
Recién ahora, mi amigo quiere mover su auto, y estás de pie junto a la ventana... como si fueras a atraparlo robando o algo.
Ayaklarınızı hareket ettirmeden elini kaldır.
Sin mover los pies.. Levanta la mano.
Aklını başından alabilir.
Él sólo podría hacerte mover bien.
Odamdaki elbise dolabını camın yanına çekmek istiyorum ama tek başıma yapacak kadar güçlü değilim.
Quiero mover el tocador de mi cuarto más cerca de la ventana, pero no tengo la fuerza para hacerlo sola.
Onlardan kurtulmalısın.
No lo puedo mover. ¡ Tienes que perderlo!
Dostunuz asilzadeleri sözlerinizle farklı düşünmeye itebileceğinizi sanıyorsanız fena hâlde yanılıyorsunuz.
Si crees que tus palabras van a mover a tus compañeros nobles a disentir, entonces estás engañándote profundamente.
Bu bir kariyer hamlesi, nesini anlamıyorsun?
Esta es una carrera mover, ¿ cómo has podido no entender eso?
Senin için taşınmak kolay. Bütün düşündüğün sarhoş olmak uçmak, sevişmek, eğlenmek ve ne var biliyor musun Kat?
Y es tan fácil de mover, cuando todo lo que realmente piensa es conseguir borracho y drogarse y echar un polvo y divertirse, y usted sabe lo que Kat?
Yani fiziksel olarak hareket edemiyordum.
No me podía mover.
Sabit dur!
¡ No te muevas! No te vayas a mover.
Hareket edemezsin ve tek bir kuralı bile ihlal edemezsin, yoksa "Onie, bizi yine hayal kırıklığına uğrattın," derler.
No te podías mover y ni romper una regla o era, "Onie, estamos decepcionados de ti... Otra vez".
Bunun sebebi politik mi, terör saldırısımı?
¿ Él no puede mover ninguna de las estrellas ofensivas?
Arkadaşına vize yok.
No aplicar para una visa. Para mover inmediatamente.
Yapamıyorum... Kımıldayamıyorum...
No puedo, no me puedo mover.
Artık kımıldayamıyorum. Kımıldayamıyorum.
Ya no me puedo mover.
Hareket ettiremiyorum.
No me puedo mover.
Neyi hareket ettiremiyorsun?
¿ Mover qué?
Funk müzikle kurtlarınızı dökmeye hazır mısınız?
¿ Todos listos para mover el cuerpo?
Ağzımla bütün kafanı emmek istiyorum. ve dilimi etrafında dolaştırmak. Tıpkı bir...
Quiero meter toda tu cabeza en mi boca y mover mi lengua alrededor tuyo como una... como una condenada piruleta.
Yerel dövüşlerle başlarız, bir ivme yakalarız sonra biz ne istersek onu yaparız diyorum.
Así que me imagino que comenzamos locales, sólo para conseguir nuestro impulso... entonces podemos mover hacia donde queremos mover.
- Ne için? Senin mekana taşınmak için.
- Así Me puedo mover en su lugar.
Hareket et ve hedef al.
Mover y destino, mover y atacar!
Bacaklarını hareket ettir.
Mover las piernas!
Şunu kaldırmama yardım et.
Ayúdame a mover esto.
Ayakların seni götürmeye başlayacak.
Tus pies se empiezan a mover.
- Bebek koltuğunu kaldırmam gerekecek. - Sonra yer açılır.
Tendré que mover la sillita de auto para que haya suficiente espacio.
Cayman Adaları'nda bir hesap açılıp takip edilemeyecek bir ağ kurulabileceğini biliyorum.
una cuenta en las Ca ¡ mán y una red de cuentas donde mover continuamente el d ¡ nero.
Çökük kal. Kımıldamaya ve konuşmaya hâlin yok, tamam mı?
Estate adolorido, no te puedes mover ya que estás muy débil, ¿ entendido?
İşçinin serbest dolaşımı yok, işgücü dolaşamıyor, sermaye dolaşıyor.
Los trabajadores no tienen libertad de movimiento, el trabajo no se puede mover, pero el capital sí.
- Tamam açacaklar.
- ¡ Tienen que mover la barricada!
Parmağını bile hareket ettirmene gerek yok.
No tendrás que mover un dedo.
Kıpırdarsan onun kafasını uçururum.
Te vuelves a mover y te volaré los sesos.
Onu kandırmak için duyular dışı algılama yeteneğimin olduğunu veya objeleri zihin gücümle oynatabildiğimi söyleyip, bana biraz daha ilgi göstermesini umardım.
Recuerdo haberle hecho creer que yo tenía ESP ( percepción extra-sensorial ). O que podía mover las cosas con la mente, esperando que eso lo haría prestarme más atención.
Judith, şimdi de tekeri hiç dokunmadan hareket ettirmeyi dene.
Judith, querría que intentes mover la rueda sin tocarla.
Bir aydır çıkıyorsunuz. Bu üniversite zamanında bir yıl eder. Ve hâlâ k'yle başlayan şeyler yapıyorsunuz.
Salen hace un mes, lo que se traduce a un año en la universidad, y todavía siguen moviendo los labios en lugar de mover las caderas.
Bazı şeylerin yaratılması, kodlanması, düzenlenmesi, taşınması, ele geçirilmesi yalnızca internet üzerinde bir niteliğe sahip.
Sólo hay atribución en Internet de lo que se pueden crear, codificar, editar, mover, hackear.
Chapel Hill'e gidebilirsin.
Mover a Chapel Hill.