Muhabir traducir español
1,663 traducción paralela
Toy bir muhabir olarak patronun odasına fazla geliyorsun.
Sabes, para un reportero sin experiencia sueles meterte en la boca del lobo bastante seguido.
Tree Hill şehrindeki en iyi muhabir bendim.
Era el mejor periodista de la ciudad de Tree Hill.
Gerçekten mi? Bende muhabir olmakla çok ilgileniyorum.
Estoy realmente interesada en convertirme en reportera.
Bir muhabir göndermenizi istiyorum.
Quiero que manden a un periodista
Muhabir külotla gelecek.
Y en calconzillo
O zaman bana bir muhabir göndersinler, her şey biter.
Que me manden un periodista, y terminara
Ve yaralı öğrencinin yanında bir öğrenci daha verir çıkmamı sağlarsanız, o zaman pazarlık edecek gücüm olur. Aksi halde iki muhabir, iki rehine daha demek diyecekler.
Y si me deja salir con el niño herido y un alumno más sera mejor, sino un periodista más yo, sería como 2 rehenes más
Joshua ve onun muhabir grubu sürgün edilmiş bir televizyon istasyonu olan Burma'nın demokratik sesi adına çalışıyorlar.
"Joshua" y su grupo de reporteros trabajan para la Voz Democrática de Myanmar una estación de TV en el exilio.
Burma'nın demokratik sesi diğer adıyla BDS protesto haberlerini tüm dünyaya göndermek için uydu televizyonu ve kısa dalga radyo sistemini kullanıyor. Ve Burma'da ilk defa 30 kadar muhabir sahada gizli olarak çalışıyor.
La Voz Democrática de Myanmar, o DVB usa satélites y radio de onda corta para enviar las noticias de la protesta alrededor del mundo y por primera vez, de regreso a Myanmar.
O bir muhabir!
¡ Es un reportero!
Üç muhabir tutuklandı ve şu an yargılanmayı bekliyor.
Tres reporteros fueron arrestados y esperan juicio.
Pil-joong Bong denen alçak muhabir canına okudu.
Pil-joong Bong, ese reportero escurridizo, realmente lo dejó sin nada.
Muhabir Bong!
¡ Reportero Bong!
Bir muhabir gerçeği ortaya çıkardığında bir kaç sıyrık almalıdır.
Un reportero está obligado a hacer algunos rasguños cuando se trata de la verdad.
Muhabir Bong çoktan etrafı eşelemeye başlamış.
El reportero Bong está investigándolo.
Ben de muhabir değilim.
Yo no soy reportero.
Muhabir olarak geçmek için evraklarımızı kullanabiliriz, sorun olmaz.
Tenemos nuestros papeles, podríamos pasar por otros periodistas más.
Masquerades'de radikal bir yazar, Marksist bir muhabir.
Se hace pasar por un autor radical, periodista marxista.
Times'tan bir muhabir de bizimle birlikteydi.
Un redactor de "The Times", estaba con nosotros.
- O bir muhabir Carter.
- Ella es una reportera, Carter.
- Sen muhabir değilsin.
- No eres una reportera.
Madem ki haber istedin, o halde Tribune neden purosu burnunda gezen çaylak bir muhabir göndermedi?
Sí sólo querían una historia, entonces, ¿ por qué no el Tribune no envió a uno de sus geniecitos... con un cigarro colgado de su boca?
Görüntüde Dana Dobbs... Kıdemli muhabir, Kip Kendall... Ve ödüllü haber sunucusu, Norm Archer.
Con Dana Dobbs... el corresponsal jefe Kip Kendall... y el presentador galardonado, Norm Archer.
Görüntüde Dana Dobbs... Kıdemli muhabir, Kip Kendall... - ve ödüllü haber sunucusu, Norm Archer.
Con Dana Dobbs... el corresponsal jefe Kip Kendall... y el presentador galardonado, Norm Archer.
Bir tür muhabir esprisi falan mı? Yoksa ileride şöyle mi diyeceksin "laf arasında'sakat'dedim, o da güldü."
¿ Algo de periodistas donde más tarde dices :
Eğer şehir merkezine inersek çevrede bir sürü muhabir ve fotoğrafçı olacaktır.
Si vamos a la comisaría habrá periodistas y fotógrafos por todos lados.
Bana gelen bilgilere göre, kavgaya karışan kişi "Sharps" dergisinden muhabir Sidney Young'mış.
Acaban de informarme que el hombre involucrado en el altercado es Sidney Young, un periodista de la revista Sharps.
- Hayır sen, büyükşehrin en büyük gazetesinde muhabir olarak işi kapmak üzere olan John kahrolası Grogan'sın.
No, el increíble John Grogan, que va a conseguir trabajo como reportero... en un periódico metropolitano muy importante.
- Bak muhabir olduğunu biliyorum ama buna benzer bir şeyler daha yapabilir misin?
Sé que eres un reportero, pero ¿ podrías escribir unos cuantos más?
- Muhabir olarak.
- Como reportero.
Bir muhabir olarak mı?
¿ Como reportero?
Buraya bir muhabir olmaya geldiğini sanıyordum.
Creí que habías venido a ser un reportero.
- Luise artık bir foto muhabir.
- Luise ahora es una foto-jornalista.
Bir muhabir olmak istiyordum.
Quería ser periodista.
O bir muhabir olacak.
Será periodista.
Gerçek bir muhabir olma planlarım rafa kalktı.
Mis grandes planes de ser periodista están en segundo plano.
Kardeşimin arkadaşı Register'da önemli bir muhabir.
El amigo de mi hermano es un periodista importante del Register.
- Muhabir konuşması. - Oh, evet.
- Así hablan los periodistas.
- Tebrikler, muhabir.
- Felicidades, periodista.
Kucaklarına böyle bir fırsat düşünce, olay yerine kıdemli bir muhabir gönderdiler.
Y reconociendo la suerte que tuvieron mandaron un reportero veterano al lugar.
Muhabir şanslıydı. Çünkü üzerine Reilly'nin cesedinin düştüğü arabanın sahibi olan iş adamıyla röportaj yapma fırsatını yakalamıştı.
Él logró entrevistar a un hombre de negocios local sobre cuyo Cadillac estacionado cayó Reilly.
- Lanet muhabir!
- Maldito reportero
Benden nefret eden şu muhabir var.
Hay una periodista que me detesta.
Kim? Şu kayıt cihazıyla dolaşan kemik torbası muhabir.
La guarra delgaducha esa de la grabadora.
Şu muhabir.
Y la periodista.
Bir muhabir mi?
¿ Un periodista?
Bir büyük muhabir bir düzine dandikten daha iyidir, Bo.
Un gran periodista vale por una docena de gacetilleros, Bo. - ¿ Cómo se llama?
- Muhabir misiniz?
- - Usted es periodista?
Muhabir ne olacak.
¿ Y el reportero?
Jimmy, içerideki muhabir fotoğraf için bekliyor.
Jimmy, el reportero te espera para ver las fotos.
Polis merkezinde veteran bir muhabir bize bu hikayeyi getiriyor ama biz satın almadık amına koyum.
No, lo que sucede con este veterano de la policía se nos escapa. Nosotros mismos nos ocupamos de nuestro maldito jefe.