Nausea traducir español
198 traducción paralela
Bu gördüğün enkaz yığını var ya... İnsanlara ait tüm o pislik, kusmuk, tiksindirici artıklar... Yeraltındaki Styks nehri gibi.
Pienso que esta hermosa montaña de mierda... es la nausea de las ciudades, el vómito de la humanidad, el origen del Styx...
Herkes bir tür sinir gazı gibi içine çekiyor. Yavaş yavaş işleyen zehir kendini sadece hızlı ya da yavaş atan nabız ya da mide bulantısı olarak gösteriyor.
Se soporta como un envenenamiento interno, como un lento envenenamiento, que sólo se siente rápida o lentamente, o como un espasmo de nausea.
M iden çok bulanıyor mu?
¿ Mucha nausea?
- Söylemedik çünkü sürpriz olmasını istedik.
En "La Nausea", Camus escribe sobre un conocedor de libros,
Tek yaptığım tiksinerek korkaklığıma özürler bulmak.
Todo lo que hago es crear excusas por mi cobardía ante la nausea.
Kas kasılması önce ellerde başlar mide bulantısı, çabuk heyecanlanma.
Temblores, primero en las manos. - Nausea, excitación...
Seni rahatsız etmiyorsa, beni de etmez. Şu kötü mide bulantısı hariç.
Si no te molesta, no me molesta Más allá de una leve nausea.
Ama artık göğüslerim ağrımıyor, bulantı, uykusuzluk yok.
Pero ahora, mis senos no me duelen. No tengo más nausea o insomnio.
Başım ağrıyor, midem bulanıyor.
Tengo dolores de cabeza, nausea...
Yakalamaya çalış. Dumanlar rahatsız ediyor.
Inténtalo pasar... el olor a gasolina me da náusea.
Şimdiyse ne iğrenç geliyor bana, yüreğim bulanıyor baktıkça.
Mas ahora, aborrecible, en mi imaginación provoca náusea.
Bir sürü sözcük, sonra mide bulantısı...
Muchas palabras y tal náusea...
Yeni baştan İstanbul'daki gibiydim ve iğrenç his yine içimi kaplamıştı.
Era la historia de Estambul repetida y yo sentía esa sensación de náusea.
Bulantı mı?
¿ Náusea?
İçimiz temizse, kötünün karşısında korkarız ve midemiz bulanır.
Cuando estamos sanos, reaccionamos con miedo y náusea ante la presencia del mal.
Ama aniden hastalığım ortaya çıktı.
Pero rápida como una bala me volvió la náusea.
Mide bulantısı soylu bir hastalıktır.
La náusea es un malestar noble.
Telefonda konuşmasak daha iyi... Çünkü biraz midem bulanıyor... Los Angeles hastalığına tutuluyorum yine.
Oye, no discutamos eso por teléfono, porque creo que tengo fiebre... y me está entrando mi náusea crónica a Los Angeles.
Bir çeşit mide bulantısı hissettim.
Sentí una especie de náusea.
Midem bulanıyor.
Siento una náusea repentina.
Bu parti potansiyel bir mide bulantısı olmaya başladı,
Nos enfrentamos a un riesgo creciente de náusea inminente.
- Evet. Kusma veya ishal gibi şikayetlerin var mı?
¿ Ha experimentado vomito náusea o diarrea?
Gördüğün gibi, oğlum, aşk ve mide bulantısı arasında çok az bir fark vardır.
Ves, hijo mío, hay una diferencia muy sutil entre el amor y la náusea.
- Midem bulandı. - 300 dolara
Me da náusea.
- Mide bulantısı ve dizanteri için var.
. - Tengo para náusea, disentería, vómitos,
Çocuklara hamileyken de..... aynı mide bulantısı ve pankek`e aşerme duygusu vardı.
Tengo la misma náusea y el mismo antojo de masa de panqueques... que tuve con los otros niños.
- Bulantı?
- ¿ Náusea?
Hayır. Dünya pazarında tutunmak için belki de bize daha uluslar arası bir bulantı lazım.
Para competir mundialmente necesitamos más de una náusea internacional.
Aniden bir mide bulanması, dalgası hissettim.
Me ha invadido una sensación de náusea.
Bulantı, ruh hali değişimleri, iştah açılması, alınganlık...
Es decir, náusea, cambios de ánimo y de apetito, enojos- -
Mide bulantısı yediği bir şeyden olmuş.
La náusea es por algo que comió.
Seni hemen iyileştireceğiz canım.
- Y náusea. Te haremos sentir mejor de inmediato.
Tabii kendinizi haşlamaz ya da parmağınızı kesmezseniz yağı yakıp yangın çıkarmazsanız sıçan avlayıp, mafyaya haraç vermezseniz.
Si uno no se quema o se corta un dedo con una cuchilla... la pasa con náusea por el fuego grasiento... matando ratas y peleándose con estafadores laborales.
Ama pis kokulu ter sıvanmış bir yatakta ahlaksızlığa batmış tatlım, balımla sevişirken o iğrenç domuz ahırında. Yeter konuşma artık!
No, vivirán en la náusea y el sudor de una cama pringosa cociéndose con la corrupción, gozando y amando en una pocilga.
Ben... sözcük kalabalığı ve öylesine iğrenç... anlaşılmaz bir sancı...
Muchas palabras y tal náusea... Dolor incomprensible.
"Olası yan etkileri : şişme, bulantı, şiddetli ishal..."
"Posibles efectos secundarios : hinchazón, náusea, diarrea..."
- Kusmamda sakınca var mı? - Drew.
Me va a dar náusea.
Olabilecek yan etkiler ; mide bulantısı, uykusuzluk, baş ağrısı kafa derisinin dökülmesi, bağırsak sancıları kabız, anüs yanması, anüs kaşınması anüs genişlemesi ve sersemlik.
En teoría. Sus efectos colaterales pueden incluir náusea... insomnio, jaqueca, descamación del cuero cabelludo, cólicos... constipación, ardor rectal, picazón rectal... dilatación rectal... Y mareo.
Sanırım kusacağım.
Me va a dar náusea.
Midem bulanıyor.
Tengo náusea.
Kapatmalıyım, başka bir yolcunun midesini bulandırdım.
Tengo que irme, porque ya le dio náusea a otro pasajero.
Mide bulantısı gerilim değildir.
La náusea no es una emoción.
Willie'nin kendisinin de zaman zaman başı döndü.
Willie tiene auténticos momentos de náusea.
- Mide bulantısı.
- Nausea.
- Biraz hasta gibiyim.
Tengo náusea.
Baş dönmesi, mide bulantısı, nefes zorluğu var mı?
¿ Sufres de mareo, náusea? ¡ Te cuesta trabajo respirar?
Bulantı, kusma.
Náusea, vómitos.
En beteri de bu duygu bir çeşit amnezi ile bağlantılıdır ve ona çok kötü bir koku eşlik eder.
Para empeorar las cosas, la sensación es como su náusea... acompañada por un olor asqueroso.
OT + IVORY = BULANTI YOK
- Sin Semilla - Sin Náusea "
Birazcık mari... kenevir ekleyerek... mide bulantısını önlemeyi başardım.
Le añadí un poco de Sin- - cannabis... y así contrarresté la náusea.
Ama önce, perdeleri kapat, sekizinci sınıf parfümünü sil üstünden de, bir de mide bulantısı eklemeyelim.
Pero primero, cierra las persianas y lávate esa colonia de baile de secundaria para no añadir náusea a mis síntomas.