English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ N ] / Naıl

Naıl traducir español

33,327 traducción paralela
Hükümetlerimiz yukarıda barış başlattığına göre asıl meseleye gelelim mi?
Ahora que nuestros Gobiernos están alcanzando la paz, ¿ qué os parece si vamos a por los asuntos importantes?
- Çünkü tarihin değiştiğine dair uyarı aldık ve koordinatlar da bizi senin asılışına yönlendirdi.
Porque recibimos una alerta de que la historia estaba siendo cambiada y las coordenadas nos llevaron a tu ahorcamiento.
İnsanların binlerce yıl boyunca ateşe tapmış olmasına şaşmamalı.
No es de extrañar que los seres humanos hayan venerado el fuego durante milenios.
Partilere bayılırım. Galibiyet kutlamalarına geldim.
Me agradan las fiestas y además vine para ayudar con la limpieza.
Hızcı bir şekilde Stein'ın kılığına girmiş ve geminin altını üstüne getiriyor.
El velocista se disfrazó de Stein y está destrozando toda la nave.
Yardımın karşılığında kızına dokunmayacaklarını mı söylediler?
¿ Ayudarlos a cambio de no lastimar a tu hija?
Yani grip salgını var ve sargılarına bakılırsa kuru temizlemeciye çok sık gitmiyor gibi görünüyor.
La gripe está por ahí, y por las pintas de esas telas no creo que vaya a menudo a la lavandería.
Anatoly, eğer Bratva yeni üyelerine böyle Muamele ediyorsa, kim bilir düşmanlarına nasıl davranıyorlardır.
Anatoly, si es así como la Bratva trata a sus nuevos miembros, odiaría ver cómo tratan a sus enemigos.
Bu iyi tarafı olduğu anlamına gelebilir ve Felicity bu işin nasıl gideceğini düşündüğünü açıklar mısın?
Creo que eso implicaría que tiene un buen humor, ¿ y sabes qué, Felicity? ¿ Podrías explicarme otra vez cómo pensabas que iba a acabar?
Senin başına gelen, benim başıma gelmiş sayılır.
Lo que te sucede a ti me sucede a mí.
Senin de buna karşılık görgü kurallarına uyacağına inanıyorum.
Confío en que mostrarás los modales apropiados.
Bir Amerikan nasıl bir Bratva şeytanına dönüştü?
¿ Cómo un estadounidense se convierte en este malvado Bratva?
Kumarhane kârlarıma yüzdeyle ortak olma karşılığında Bratva düşmanlığına bir son verecek
La Bratva cesará las hostilidades a cambio de un porcentaje de las ganancias de mi casino.
- Bak, inancına tamamen saygılıyım.
Mira. Respeto tu religión y toda la cosa.
Eğer onları kesmeye katılırsanız... biz de bütçe anlaşmasına katılırız.
Aceptaremos un acuerdo presupuestario si aceptáis eliminarlas.
Politika dili böyle ve sana şuan Red Wheatus'un nasıl Annie'yi Washington anıtına fotoğraf çekimine götürürüz diye çıldırdığını söyleyeceğim.
Es el lenguaje de la política y te diré que, ahora mismo, Red Wheatus se está volviendo loco intentando descubrir cómo llevar a Annie al Monumento a Washington con un equipo fotográfico.
Fakat senin lafına karşılık onun lafı yüzünden, bir grup evsizi ve çocuklarını tutuklayacak değilim.
Pero no estoy a punto de arrestar un par de docenas de personas sin hogar y las personas a sus hijos cuando es su palabra contra la suya.
Tematik olarak hatalısın fakat güvenliğe olan bağlılığına hayran kaldım.
Si bien no has acertado con la temática, aplaudo tu compromiso con la seguridad.
- Onlar seni nasıl zayıflattığına bir bak.
Mírate lo débil que te hicieron.
Marjinal dini hareket bir koruma bölgesi ilan etmede başarılı oldu. Bu da Honduraslı göçmenlerin, çocuklarıyla birlikte ihraç edilmelerinin kesin olmayan bir şekilde ertelendiği anlamına geliyor.
El movimiento religioso marginal logró ser declarado un espacio protegido, lo que implica que la deportación de los inmigrantes hondureños y sus hijos ha sido retrasada indefinidamente.
Tanrım, beni senin barışına vasıta olanlardan kıl.
Señor, haz que sea instrumento de tu paz.
Aslına bakarsan, vücudu fırında şu anda Hemen arkanda, Birkaç kilogram olacak küllere ayrılıyor.
De hecho, su cuerpo está en ese horno, reduciéndose a cenizas.
Arkadaşlarının arasına katılıyor. Sorun yok.
Se reúne con sus amigos, está bien.
SHIELD adına çalışıyorlar. ABD Hükümeti'nin resmi devlet dairesi!
Trabajan para S.H.l.E.L.D., un departamento del gobierno estadounidense.
Aslına bakılırsa ayık değilim.
Dicho de otra forma, no estoy sobrio.
Pekâlâ, tek yapmamız gereken Dan Marino Lisesine gidip 2003 yılına ait verileri ele geçirmek ve birbirimize dövmelerimizi göstermek.
Vale, ahora lo único que tenemos que hacer es ir al Instituto Dan Marino y conseguir toda la información personal de la promoción del 2003 y enseñarnos nuestros tatuajes.
Bunun olmasına nasıl müsaade edersin Baba?
¿ Cómo dejaste que esto pasara, papá?
Afedersiniz, A.J.'ler de ödev yapıyordum, zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmamışız.
Lo siento, estaba haciendo tareas en casa de A.J., y se nos pasó el tiempo.
Ne yani, her çocuğun iki akıl hocasına mı ihtiyacı var?
¿ Qué, acaso necesitan dos mentores por niño?
Asılı kolu'un vakti geldi. Anchor Bytes'ın kuleyi almasına engel olmamız gerekmez mi?
Es momento de escalar. ¿ No deberíamos alejar a Anchor Bytes de la torre?
- Lakewood altılısına takıntısı var gibi.
Está obsesionado con los Seis de Lakewood.
Piper, sekiz insanı katletti. Ama nedense senin kılına dahi zarar gelmedi.
Piper se cargó a ocho personas, pero a ti, mágicamente, no te tocó un pelo.
Lakewood altılısına kafayı takmış.
Está obsesionado con los Seis de Lakewood.
Yaklaşık 1700 yıl önce,... Roma imparatoru Constantine kiliseyi inşa ettiğinde Golgota kayasındaki bu çatlağın etrafına da bir tapınak yapmış. Adem Şapeli.
hace casi 1.700 años, cuando el emperador romano Constantino hizo construir la iglesia, también hizo un santuario en torno a esta grieta en la roca del Gólgota, la Capilla de Adán.
Arkeolog Amy Bogaard 20 yıldır Çatalhöyük'te kazı çalışmalarına katılıyor.
La arqueóloga Amy Bogaard ha estado excavando con un equipo aquí en Chatalhöyük durante dos décadas.
İslam'da yaratılış anı Dünya'nın yaratılışına dair bilimsel görüşte yan yana yer alıyor.
En el Islam, existe el momento de la creación junto con la visión científica de la formación de la tierra.
Bir noktada, yaratılışın doğasına dair aklınızda bir soru belirmiş olmalı.
En algún momento se le debe haber ocurrido preguntarse acerca de la naturaleza de la creación.
Bu ritüel, Mısır Tanrısı'nın yeraltına girmesi için kandırılıp kafasının kesildiği hikayeyi anlatıyor.
El ritual recuerda la historia del maíz, en la que Dios es engañado para que baje al inframundo, donde es decapitado.
Ölümleri ve yeniden doğuşları en önemli mahsülleri olan mısırla ilişkilendiriliyor. Mayalar her yıl mısır hasadına bel bağlıyordu.
Su historia de muerte y renacimiento estaba atada al crecimiento de su cultivo básico, el maíz, un acto de creación del que los mayas dependían cada año.
Dini yaratılışa ve yaratılışına devam eden yanilenmesine odaklanan bir uygarlık.
Era una civilización cuya religión se centraba en la creación y la continua regeneración de la creación.
Mahkeme Jai Singh Gujjarsuçlu bulmuştur ve beş yıl hapis cezasına karar kılınmıştır.
La corte declara culpable al acusado Jai Singh Gujjar y lo sentencia a cinco años de reclusión.
Ben bu cadının başarılı olmasına izin vermeyeceğim, Shivangi.
No dejaré que esa bruja gane, Shivangi.
Çocuklarınız kızıl hastalığına mı yakalansın yani?
¿ Quieres que tus hijos acaben con escarlatina?
Restorandaki kârı arttırdım ve zam istedim, fakat geleceğimi nasıl güvence altına alabilirim?
He cambiado de opinión con los beneficios de la cafetería, y he pedido un aumento, pero, ¿ cómo puedo asegurar mi futuro?
Daha önce hiç, işindeki en büyük adam olmaya çabalayıp ama evrenin yaptıklarına karşılık bir bok vermediği oldu mu?
¿ Alguna vez intentas ser el gran hombre de negocios, pero el universo solo te da un sándwich de mierda por tu esfuerzo?
Sen de bir gariplik sezmiyor musun? NSFNET işini askıya aldığımız ve Joe'yu kovduğumuz gün o yavşak imana geliyor ve üzerinde şirket kurduğumuz yazılımın Gordon'a yani eski ortağına ve onu dava eden kişiye ait olduğunu söylüyor.
¿ No te parece curioso, el día en que tomamos la NSFNET y jodemos a Joe el se vuelve religioso y dice que Gordon inventó el Software sobre el que está construida esta compañía, dándole a su ex-socio,
- Harold, sana ve adamlarına her zaman belli ettiğimden daha çok minnettar olacağım. - Red, nasıl...
Red, ¿ cómo...?
Şimdi buraya gelip oyunkurucularına ne söyleyeceğini ve nasıl ayarlama yapacağını çizmeni istiyorum senden.
Dibuja qué le dirías a tus linebackers... y cómo ajustarías la línea de fondo.
O halde neden oyuncak mağazalarında alışveriş yapıp küçükler ligine gidiyor ve okul turlarına katılıyor?
Entonces, ¿ por qué compra en jugueterías, va a juegos de ligas infantiles y hace recorridos en escuelas?
Bazen insanlar yalnız başlarına huzurlu bir yaşam için yaratılırlar.
A veces, las personas nacen para vivir vidas tranquilas, con nadie a su lado.
Bullock'a karşılık Strange ile kaçmasına izin verdin.
La dejaste escapar con Strange a cambio de la vida de Bullock.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]