Nca traducir español
43,664 traducción paralela
Walter iç kapıyı açacak, sıvı oksijen ısınınca gaza dönüşecek... -... ve hayatta kalacak. - Bundan o kadar da emin değilim.
Walter se abre la escotilla interior y el O2 líquido se calienta al gas y que se mantiene vivo, No estoy tan seguro de eso,
Suyun yüzey gerilimi basınca müsaade etmez.
La tensión superficial del agua no permitir la compresión,
Çılgınca.
Es de locos.
İçinde "mali, uyarınca ve devlet yardımı" gibi bir sürü şeyin yazdığı bir mail hatırlıyor gibiyim!
¡ Recuerdo recibir un e-mail con muchas palabras como "fiscal" y "conforme" y "subsidios"!
Bu durum uyarınca bittik biz!
Sí, bueno, "conforme" esta situación, ¡ estamos jodidos!
Buradan çıkınca, ağırlığımca Chocodile yiyeceğim.
Después de esto, voy a hincharme a Chocodiles.
Bu çok çılgınca.
Es demasiado alocado.
O kadın Chris MacNeil olduğu için Casey'yi bize geri getirecekse, çılgınca olsa da, böyle bir şansımız varsa değerlendireceğiz.
Si esa mujer puede ayudarnos a recuperar a Casey porque ella es Chris MacNeil muy loca si hay alguna posibilidad, vamos a tomarla.
Karınla çıkınca şaşkınlık düşünün.
Imagine nuestra sorpresa cuando apareció con su esposa.
Sen ayrılınca Shepherd gerisini halletti.
Y cuando te fuiste, Shepherd terminó el trabajo.
Çılgınca.
Esto es una locura.
Tanrım, çılgınca...
Dios, esto es una locura,...
Ona zarar veremediğinde ve o birini öldürmek üzereyken ona olmasını istemediğim her şey olmaya başlayınca o an anladım.
Cuando no pudiste herir a Henry... estuvo a punto de matar y convertirse en todo lo que no deseo para él. Entonces lo supe.
Köylüler ortaya çıkmayınca kasaba kısmen daha çekilir oluyor.
Este pueblo es casi soportable... - cuando la plebe se oculta.
Leo'ya bakınca gözleri, çenesi... Tek bir şey düşünebildim, o da "Vay be. Bu benim oğlum olabilir."
Y mirando a Leo, los ojos, la barbilla, todo lo que podía pensar era, vaya, "él podría ser mi hijo".
Şimdi sana bakınca görüyorum ki sen de emin değilsin.
Y mirándote ahora, me doy cuenta... Que tampoco estás segura.
Ama dosyasına bakınca ne fark ettin?
Pero cuando revisas su expediente, ¿ qué notas?
Uluslararası satranç oyunundaki tecrübeniz bir ayı aşınca - bu işleri anlarsınız.
Cuando haya estado en el juego del ajedrez internacional durante más de un mes, va a entender estas cosas.
Post bize karşı yazınca ya da Times bizi örtbasla suçlayınca?
¿ Cuando el Post publique un editorial o cuando el Times nos acuse de encubrimiento?
" 14 Kasım 2005'te bir Özel Harekât takımı, birkaç askerin bir Taliban nişancısınca öldürülmesinin ardından sayısız Afgan köylüyü katletti.
" El 14 de noviembre de 2005, una unidad de rangers masacró una serie de aldeas afganas después de que varios de su unidad hubieran sido matados por un francotirador talibán.
Gözlerimi kapatınca binanın yıkılışını görüyorum.
Si cierro los ojos puedo ver desplomarse el edificio.
Savunma Bakanlığı'nca birdenbire elimden alınan bir dosya?
¿ Un fichero que me quita de la mano el Secretario de Defensa con un aviso instantáneo?
Verimlilik oranlarıyla karşılaştırınca pek iyi değiller.
No se destacaron comparados con las tasas de productividad.
İş birliği yapınca bırakırım.
Lo soltaré cuando coopere.
Piazzi Projesi raftan kalkınca değerleri dibe vurdu böylece şirket ideal bir yatırım fırsatına dönüştü.
Su valor se desplomó como resultado de la postergación del proyecto Piazzi, creando una oportunidad ideal de inversión.
Ralph'ı getirmende sakınca yok.
Es seguro traer a Ralph.
Sam, Walter ve Tim'in İç Güvenlik'ten olduğunu anlatınca tutuklanmamak için bir hikâye uydurdu.
Cuando Sam se dio cuenta de que Walter y Tim trabajaban con Seguridad Nacional inventó una historia para evitar ser arrestado.
ATS'den tanıdığım birini tanıyınca da ona inandım.
Y, como conocía a alguien de la ATF que yo conozco, le creí.
Dallardan biri kırılınca yere düşmüştün.
Y una de las ramas se rompió y te caíste.
Bütün hayatımdan tekrar uzaklaşmak çılgınca geliyor.
Es que parece una locura que esté huyendo de toda mi vida, otra vez.
Lanet mantarlarımı alınca iyi olacağım.
Lo estaré cuando tenga mis malditos hongos.
Belli ki, açamayınca vazgeçmişler.
Parece que se rindió cuando no se abrió.
Çalışınca oluyor.
El trabajo duro da frutos.
Kulağa çılgınca geliyor olabilir, ama Jack'in telefon numarasını tekrar tekrar Mors koduyla gönderebilirsem, ordudan olan birilerinin sinyalimi yakalamasını sağlayıp arama yapmasını sağlayabilirim.
Bueno, esto sonará loco, pero si uso código morse para marcar el teléfono de Jack una y otra vez, quizás pueda captar la atención de algún ex militar o policía fuera de servicio que pueda leer mi señal y esté dispuesto a hacer la llamada.
Bu çılgınca çatışmanın ortasına
A involucrarme en esa lucha sin sentido.
Dolap boşalınca para harca
Gastas cuando la alacena está vacía.
Biraz çılgınca, ama işe yarayacağını düşünüyorum.
Es un poco locura, pero creo que podría funcionar.
Senin fikirlerinin hepsi çılgınca, dostum.
Todas tus ideas son una locura, tío.
Başka kimin böyle çılgınca önsezileri vardı biliyor musun?
¿ Sabes quién más tenía corazonadas disparatadas?
Peki varınca ne buldular?
¿ Qué encontraron al llegar?
Genel göreliliği, Yahudi basınının desteklediği çılgınca bir spekülasyon olarak kınıyor.
Condenando la relatividad general como una especulación alocada, apoyada por la prensa judía.
Marconi, bizimkiler oraya varınca ikinci yarısını isteyecektir ama yok. O yüzden sağlam destek lazım.
Marconi estará esperando la segunda mitad en cuanto lleguen allí y no la tienen, así que van a necesitar un respaldo importante.
Dedektif Sullivan, Eva Salinas'ın Nightingale tarafından kaçırılışını taklit ettiği göze alınınca, ona karşı suçlamada bulunulacak mı?
Detective Sullivan, ¿ sabiendo que Eva Salinas fingió su secuestro por el Nightingale se han presentado cargos en su contra?
Şimdi sen konusunu açınca gördüm ki beğendiğim bir tip varmış cidden.
Supongo que, ahora que lo dices, tengo un prototipo.
Kuru duvar ıslanmış. Islak kuru duvar istemezsin. Çünkü kuru duvar ıslanınca daha çok şey olur...
Bueno, el panel en seco se mojó, y nadie quiere un panel en seco mojado porque cuando el panel seco se moja, es más como...
Çılgınca notlar tutar.
Él guarda notas disparatadas.
Hey, Nightingale'i yakalayınca... her şey değişecek.
Oye, ¿ pillamos al Nightingale? Todo es diferente.
Yani dediğine göre aklınca...
Entonces estás diciendo que en su mente...
Sorun değil, temizlikçin olmasında sakınca yok.
No pasa nada, tienes permiso para tener una señora de la limpieza.
Şu fuar kararı ortaya çıkınca...
Es solo que con todo esto de la decisión de la Expo...
Tek ümidi mahkemeye gitmeden anlaşma yapmaya zorlamaktı. Sonra o video ortaya çıkınca, anlaşma sağladı.
Su única esperanza era forzar un acuerdo previo al juicio.