Nefret ettim traducir español
1,274 traducción paralela
Nefret ettim.
Lo detesté.
Gelip, sormaktan bile nefret ettim.
Odio venir aquí a pedírtelo...
Bunu duymaktan nefret ettim.
Odio oír eso.
Tembelin tekiydim ve okuldan hep nefret ettim.
Yo era un pésimo estudiante y odiaba la escuela.
Bundan nefret ettim.
Lo aborrecí.
Senden o kadar çok nefret ettim ki, yüzünü bile görmek istemedim.
Te odiaba tanto, que no quería ver tu cara nunca.
Çükü ben babamdan nefret ettim... ve senden de.
Quise mezclar su línea de sangre con la Casa de Namgung.
En çok neden nefret ettim biliyor musun?
¿ Sabes qué es lo qué más odio?
Noel'den hep nefret ettim.
Siempre he odiado la navidad.
- Ondan nefret ettim.
- La odio.
Ondan nefret ettim, adamım.
La odio, viejo.
- Nefret ettim.
- Lo detesto.
- Sahi mi? Evet, nefret ettim.
Sí, lo detesto.
Nefret ettim.
No me gusta.
Bu şeyi gördükten sonra, Eric bu boktan çiçeklerden nefret ettim.
- Donna... - Bueno, Eric, después de ver esto... Creo que, ¡ Odio esta basura de flores.
Bu Puding adamından nefret ettim.
Odio a este chico budín.
Nefret ettim.
Los odié.
Hoşçakalın ezikler, sizden hep nefret ettim!
Adiós, perdedores, ¡ siempre os he odiado!
Bu sabah uyandım ve her şeyden nefret ettim.
Esta mañana me he despertado con bastante mal humor.
Bu yüzden senden nefret ettim!
¡ Y te odiaba por eso!
Wayne'den nefret ettim.
Odio a Wayne. ¿ Tú no?
Annenle aramda olanlar yüzünden sana yaşattıklarımızdan nefret ettim.
Odiaba el efecto que tuvo en ti, tu madre y yo
Annenle benim, ikimizin arasında kaldığını görmekten nefret ettim.
Odiaba que estuvieras atrapada entre nosotros,
Senden... nefret ettim, Fitzgerald,... bu büroya adımını attığın günden itibaren.
La odio desde que puso los pies en esta oficina.
Bu yüzden Marie'den nefret ettim.
La odié por eso.
Burada 6 yıl yaşadım ve sadece ikisinden nefret ettim.
Viví aquí seis años... y sólo odié dos.
Babam bu evi üstüme geçirdiğinden beri buradan nefret ettim.
He odiado esta casa... desde el momento que mi padre la puso a nombre mío.
Oradan nefret ettim. Ya sen?
La odiaba. ¿ Y tú?
Nefret ettim.
Lo odio.
Sonuncusu sayesinde de bütün kadınlardan nefret ettim.
La última incluso consiguió que odiara... a todas las mujeres.
- Senden her zaman nefret ettim.
- ¿ Por qué a mi? - Siempre te odié.
- Ben seninkinden nefret ettim.
Yo odio el tuyo.
Ailem öldüğünde ben de onlardan nefret ettim.
Cuando mis padres murieron les odié por ello.
Yalnızdım ve onlardan nefret ettim.
Estaba sola y les odié.
Bunları yaşadığı için nefret ettim.
Odio que deba pasar por esto.
Bir an hayattan koptum ve her şeyden nefret ettim.
Solo explote... y me canse de todo.
O çocuktan ilk görüşte nefret ettim.
Nunca me gustó ese chico desde que lo vi.
- Ve bundan nefret ettim.
- y me disgustó. - Eso me parece bien.
Ryan O'Reily'den uzun zaman nefret ettim, derinden.
He odiado a Ryan O'Reily tanto tiempo... tan profundamente.
O anda ondan nefret ettim.
Lo odié en ese momento.
O zamanIar nefret ettim ondan, ama gerçekten beni kendime getirdi.
La detesté por hacerme eso, pero me ayudó a reponerme.
Sonra nefret ettim o köpekten. Ve catının üstüne attım.
Después de eso, lo odiaba y lo lancé al techo.
- Senden nefret ediyorum, hep ettim.
¿ Cree que no se, que Richie es un inmoral?
İnatçı olmaktan nefret ederim ama sen bana parayı Birleşik Devletler'de bozduğunu söylüyorsun ben de senin Avustralya'da bozdurduğunu tespit ettim.
Odio ser un pesado. Pero me dices que cambiaste el dinero en Estados Unidos, y luego descubro que lo hiciste en Australia.
Sana katılıyorum, Hakidu'dan nefret ediyorum, ettim ve edeceğim ama kızın veya sürüngenin sana o gözlerle baktığı zaman nasıl hayır dersin?
Odio al tal "Hackidu". Y odié lo anterior a eso, ¿ y sabes qué? Voy a odiar la próxima cosa, pero cuando tu hija o tu reptil te miran con esos ojos ¿ cómo vas a decir que no?
Sen. Devam et. Kitaptan nefret ettim, tamam mı?
Odié el libro, ¿ vale?
Ondan nefret ettim!
¡ La odiaba!
" Sevgili John son mektubun üzerinden altı hafta geçti her ne kadar kabul etmekten nefret etsem de, sanırım seni merak ettim.
Querido John, ya pasaron seis semanas desde tú última carta, y por más que odie admitirlo, me tienes preocupada.
Hep nefret ettim.
Siempre lo hice.
Büyük yemeğimden dönerken, kulübede olmaktan nefret etmiyormuşum gibi davranmaktan, Büyük'ün Willow'u anlatışından nefret etmiyormuş gibi davrandığımı fark ettim.
Mientras volvía de mi cena con Big, vi que había pasado de simular que no odiaba el campo a simular que no odiaba escuchar a Big hablando de Willow.
Nefret ettim.
La odio.