Nugget traducir español
204 traducción paralela
Buralarda her yerin adı ya "Golden Nugget" ya da "Silver Dollar" dır ta ki Rosie's Canteena'ya kadar.
¿ Allá hay un lugar llamado "Golden Nugget"? O es "Golden Nugget" o es "Silver Dollar", un lugar entre esto y la cantina de Rosie. ¿ Por qué?
Bu Nugget. Haydi, işte böyle.
Éste es Nugget.
Chicken nugget satmaya başladıklarından beri her şey berbat oldu.
Desde que empezaron con los "chickenitos", todo se arruinó.
Dean Martin Golden Nugget'daymış ve çocukluğumdan beri onu hiç görmedim.
Dean Martin actúa en el Nugget y no lo he visto desde niña.
- Golden Nugget'a gitmek iyi fikir.
- El Golden Nugget estará bien.
Şu an Walkabout Creek'deki barda, Wally, Nugget ve Donk'a bakıyor olabilirdim.
Pienso que ahora podría estar en el bar de Walkabout Creek, cruzando miradas con Wally y Nugget y Donk.
- Tıpkı bizim gibiler, Nugget.
- Hay muchos como nosotros, Nugget.
- Nugget.
- Llámame Nugget.
Güçlü civcivim benim.
Eres un poderoso nugget de pollo.
Golden Nugget'da bir balayı turnuvası var. Tahmin et ne?
Hay un torneo de Lunas de Miel, en Golden Nugged. ¡ Y adivina!
Atlantic City'den Golden Nugget Ballydeki şovumla ilgili güzel şeyler duymuşlar
Era el Golden Nugget que también queda en Atlantic City.
Golden Nugget gibi değildi.
No me pareció que fuera el Golden Nugget.
Beni tanımazsınız. Cyrus Finney, North Bay Nugget.
Cyrus Finney, del "North Bay Nugget".
Cyrus Finney, North Bay Nugget.
Cyrus Finney, del "North Bay Nugget".
- North Bay Nugget.
North Bay Nugget.
Archie'nin yapmaya çalıştığını takdir ederek, North Bay Nugget o yaşadığı sürece hikayemi bekletmeyi kabul etti.
En reconocimiento por lo que Archie intentaba conseguir, el North Bay Nugget acordó no publicar mi reportaje mientras estuviera vivo.
Şahsi görme, Nugget. Bir östrojen sorusu.
- Es una cuestión de estrógeno.
Sonra görüşürüz, Nugget.
- Te veo después.
O bir C.O., Nugget.
Ella es la jefa.
1961'de Howard Hughes, Golden Nugget'tan Sands'e bir kağıt uçak uçurdu.
En 1961, Howard Hughes voló un avión de papel... del Gold Nugget al Sands.
Bay Darion Nugget Oteli kumarhanesinde çalışıyordu. Aktif bir insan olarak... çevresinde sevilir, sayılırdı. 21 masasında krupiyerdi.
Empleado por el Hotel y Casino Nugget, de Reno, Nevada... como croupier.
Bu büyüklükteki bir balık, nugget yapmak için yeterli.
Éste es un pescado tan fino que se puede hacer pudín.
Kahrolası Nugget. Süper, aa, dostum?
Genial no Amigo?
Kim öğretti sana bunu? Nugget?
Quien te enseño eso idiota?
Evet, Nugget.
Sip. Nugget.
Yapma, Nugget bunun yanında sıfır kalır.
Bueno, Nugget es inofensivo.
Ben arabayı alacağım, seni yolun sonundaki Nugget'in önünden alırım.
Yo muevo el auto, te recogeré al final de la cuadra enfrente de Nugget. ¿ Ok?
- Doublemeat Nuggets'ta ne var?
que hay en los nugget Double Meat?
Steve Wynn, Nugget, Mirage ve Bellagio'yu yönetmesi için niye Bobby Baldwin'i tuttu, biliyor musun?
Sabes por qué Steve Wynn contrató a Bobby Baldwin para correr el Nugget, luego el Mirage... el Bellagio?
Tavuklarını Nugget Dünyası'ndan almak için şehrin öbür tarafına gitmek zorunda kaldım.
¡ Creí que habías dicho que querías ayudarme a tener una vida normal!
- Dee, nugget istiyor musun?
- ¿ Dee, quieres croquetas?
Nugget, sadece et ve biraz da sağlam para.
Metamos la carne en croquetas y hagamos buen dinero.
Sanıyor musun ki Ronald McDonald bodrum kata insin... Hey, "Bay Nugget", sen bir numarasın desin.
¿ Crees que Ronald McDonald va a bajar a ese sótano... y decir : "Sr. Croqueta, es lo máximo"?
Tavuklar nugget mı olsun?
- ¿ Quiere unos Mcnuggets con eso?
Bu tavukta nugget görebiliyor musunuz?
¿ Puede encontrar los nuggets en este pollo?
Nugget çok lezzetli.
Yo amo a las gallinas.
Pekâlâ. Golden Nugget adına seni kutluyorum.
Desde la Dirección del Golden Nugget, permítanme felicitarlos.
The Stardust, the Golden Nugget, ve Sam's town.
Polvo de estrellas, la pepita de oro y la ciudad de Sam.
Bir gün Denver Nugget'da oynayacağım.
Quiero jugar en Denver Nuggets un día.
Biz Nugget'ta kalıyoruz.
Nosotros estaremos en el Nugget.
Golden Nugget.
En el golden Nugget.
Ama Golden Nugget'ın sahipleri böyle söylemiyorlar.
Eso no es lo que los dueños del Golden Nugget dijeron.
Golden Nugget'ta gizli görevde olan bir FBI ajanı... dün gece soygunda öldürüldü.
El agente encubierto del FBI que trabaja dentro del golden Nugget fue asesinado anoche durante el robo.
Hayır. Dün geceki Nugget maçını izledin mi?
No. ¿ Viste el partido de los Nuggets anoche?
Ama o kocaman tüylü başlıkla Golden Nugget'in ana sahnesinde.
Pero con este tocado enorme parece como si estuviera en el escenario de un cabaret.
Üzgünüm seyrettiği hangi kanal? Nugget.
Perdona, ¿ qué canal está viendo?
Çocuk kanalı, belki bilirsin.
Nugget. Ya sabes, el canal infantil.
Orada "Golden Nugget" diye bir yer var mı?
No...
Nugget'ı.
A Nugget.
North Bay Nugget.
North Bay Nugget.
- Hey, Nugget. - İyi günler Sue.
- Hey, amigo.