English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ O ] / Observe

Observe traducir español

1,015 traducción paralela
Oynayın ben de izleyeyim.
Bueno, será mejor que juegue usted y yo observe.
Şunun kusursuz yüzeyine, doğal simetrisine bir bakın.
Observe su suave superficie, su natural simetría.
Lawson'u izle.
Observe Lawson.
Kesinlikle, Müfettiş ve bir de şu çamura bak.
Exacto, y observe el barro.
İzle.
Observe.
Hala dolu olduğuna dikkat et.
Observe que aún está llena.
Senin gözlerin keskin. Şimdilik burada kal... ve hareketlerini gözle.
Tiene buena vista, quédese en esta atalaya... de momento y observe sus movimientos.
Kavalyenizle buluşun ve eşlerinizi değiştirin ve onları pistin etrafında çevirin!
Primero observe y luego aprenderá. Encuentren a su pareja y luego giren y giren.
Sırtını parçalayan darbeleri izleyin Bay Gerard.
Observe cómo el látigo le destroza la espalda, señor Gerard.
Ne kadar da huzurlu görünüyor.
Observe lo tranquilo que está.
İzle şunu. Müsaade eder misin?
Observe esto. ¿ Me disculpa?
Bak şimdi.
Observe.
Şimdi şu çiçeklere bir bak.
Ahora observe esas flores.
Şuna bir bakın genç bayan! Buyurun, bakın.
Observe, señorita.
Yüzüne, tenine bir bak.
- No es sólo eso. Observe la cara, la piel.
- Ama bakın efendim.
- Pero, observe, señor.
Gelip bakın.
Sólo observe.
- Evet efendim. İzleyin.
- Si, señor, observe.
Derinlerine bak, bitmek bilmez bir mücadele görürsün.
Mire a las profundidades, y observe la eterna lucha que tiene lugar.
Ülkeyi biraz gezerseniz öyle olmadığını anlarsınız.
Observe si la gente actúa libremente.
Natalia, gökyüzüne bak.
Natalia, observe el cielo.
Yalnızca onunla konuşun ve izleyin.
Hable con ella y observe.
Bakın, efendim, Sibirya.
Observe, Sr.. Siberia.
Şimdi dikkatle seyret, kollarımda hiç bir şey yok.
Observe bien, nada en mis mangas.
İzleyin.
Observe.
Sekiz sayfa reklam koy, kalan gereksiz yerlerin üstünü... dürüstçe çiz. Bakalım geriye ne kalacak.
Meta ocho páginas de publicidad y luego meta las tijeras... en el resto y observe lo que le queda.
Teğmen Kageyama'nın yüzümün halini görmesini istiyorum.
Quiero que el teniente segundo Kageyama... observe bien mi cara hinchada.
Beni bir daha izleyin.
Observe de nuevo.
Bak, Don Ferdinando.
Mire, Don Ferdinando, observe aquel rosetón.
Aşırılıklarının sonunda bir deliye dönüşmesini izledim.
Observé sus excesos convertirse, al final, en locura.
Orga bakmamın bir mahsuru var mı acaba?
- ¿ Le importa que observe el órgano?
Yağmur yağıyordu. Havanın kararmasını seyrettim ve ışıkları bile açmadım.
Se puso a llover y observé el atardecer con la luz apagada.
Sonra kasabadaki bir kaç asker dikkatimi çekti.
Y observé en la ciudad unos cuantos soldados.
Şu derin ayak izlerine bir bakın.
Observe esas huellas.
Dava boyunca onu izledim.
Lo observé durante el juicio. No tenía oportunidad.
Dün gece partide Mark'ı izledim.
Observé a Mark en la fiesta de ayer.
Birkaç hafta başka sabitleme gerekmez.
Yordy, observé los postes de la valla del límite oeste, no necesitan fijación por otro par de semanas todavía.
- Şöyle bak.
Observe.
Uyurken sizi seyrettim. Uykunuzda konuşuyordunuz.
Le observé mientras dormía.
"Nasıl çalıştığını gördüm, bence terfi etmeye hazırsın Bayan Finney."
" Observé tu trabajo y creo que estás lista para un ascenso.
- Polis olmalı. Tabii ya.
Lo observé al salir del ascensor.
Önceki gün bir otopside... doktorun, bir adamın kafatasını testere ile kesip... beynini çıkardığını ve elinde tuttuğunu gördüm.
El otro día en una autopsia... observé como el médico desprendió la parte superior del cráneo, sacó el cerebro y lo sostuvo en la mano.
Yamyamların korkunç törenini görünce dehşete kapıldım.
Toda la noche observé, horrorizado, a los caníbales y su espantoso espectáculo.
Buraya dikkat edin.
Observe aquí.
Uçuşunu izledim.
Observé su vuelo.
- Fark ettiğim ilk şey.
- Lo primero que observé...
Yüz şekline bir bak.
Observe el contorno de la cara.
Seni dans ederken seyrediyordum.
Te observé en el baile.
İzlediğim adamlardan biri 12. kattan düştü.
Observé a un hombre que se cayó de un edificio de 1 2 pisos.
Sana baktım, gözlerin mutluluktan parlıyordu.
Te observé, tus ojos brillaban de alegría.
Çavuş Rutledge, ve karanlıkta kaybolana kadar onu izledim.
Era el sargento Rutledge... y lo observé hasta que desapareció en la oscuridad.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]