Odio traducir español
32,731 traducción paralela
Sahiden mi? Yeni telefona geçmekten nefret ediyorum.
Odio tener que acostumbrarme a un móvil nuevo.
Tanrım, onlara yalan söylemekten nefret ediyorum.
Por Dios, odio mentirles.
Vedalardan nefret ettiğimi biliyorsun.
Sabes que odio las despedidas.
Tanrım, farelerden nefret ederim.
Dios mío, odio a las ratas.
Bu yerin neresi olduğunu ve Noel'in neden bizi buraya çağırdığını
Odio no saber qué es este lugar.
Bıçağımı kaybetmekten nefret ediyorum.
Odio perder el machete.
Yıllarca bize olan nefretini büyüttü!
¡ Pasó años marinándose en el odio que nos tiene!
- Bundan nefret ediyorum.
Odio esto. Sí.
Jennifer'dan nefret ediyorum.
Odio a Jennifer.
Tanrım, nefret ediyorum o heriften.
Doug tragó mucho. Dios, odio a ese tipo.
Bu kadar güzel bir bayanın üzüldüğünü görmek beni rahatsız ediyor.
Odio ver a una mujer tan hermosa y tan triste.
Nazileri hiç sevmem.
Odio a los nazis.
Bazen senden gerçekten nefret ediyorum, Ray.
De verdad que algunas veces te odio, Ray.
Çocuklar, Sam'in orada bana kızgın olmasından nefret ediyorum.
- Chicos, odio que Sam esté enfadado conmigo.
- O benzetmeden nefret ediyorum.
- Odio esa referencia.
Kaldığı süre boyunca Zane'e olan nefreti büyümüştür.
- Ese tiempo acrecentó su odio por Zane.
Cezaevi psikoloğunun notlarına göz atın. Görünüşe göre, Zane'e karşı içinde çok fazla nefret ve kızgınlık biriktirmiş.
Según el psicólogo de la cárcel, tenía mucho odio contra Zane.
Cezaevi psikoloğun yazmış buraya Zane'e karşı büyük bir nefretin varmış.
Tu psiquiatra dijo que tenías mucho odio contra Zane.
Onlar şiddetten, nefretten endişe ediyor.
Su preocupación es la violencia, y el odio.
Şiddet ve nefret olur.
A la violencia y al odio.
Sen ve senin ırkındaki herkesten nefret edecek.
Llena de odio hacia ti y los de tu especie.
Bu durumlardan anlıyor olmandan nefret ediyorum.
Odio que te salgas con la tuya.
Sana karşı olan nefretimi açıklamaya yetecek bir kelime olduğunu sanmıyorum.
No creo que haya una palabra para describir las profundidades de odio que siento hacia ti ahora mismo.
Nefret ediyorum senden.
Te odio.
Bu piçten nefret ederim.
Odio a ese imbécil.
Öfkeni, nefretini bir kenara bırak.
Deja la rabia. Deja el odio.
Sebastian'ı seviyorum ve ondan nefret de ediyorum.
Amo a Sebastián pero lo odio.
Yabancılarla konuşmaktan da, para harcamaktan da nefret ediyorum.
Odio hablar con extraños y odio gastar dinero.
Bu işten nefret ediyorum.
Odio este trabajo.
- Ondan nefret ediyorum.
- Le odio.
Um, Aiden, eski aşkımız, nişanlanmış.
- Te odio. Aiden, nuestro ex, se ha prometido.
Çünkü doğum günümden nefret ederim.
Porque odio mi cumpleaños.
Onlardan nefret ediyorum.
Los odio.
Her birinin o yalancı yüzünden.
Odio sus caras de malditos mentirosos.
Sessizlikten nefret ederim.
Odio la tranquilidad.
İftira, karalama, nefret suçu hatta dilersen içine ırkçılığı da kat. Hepsi seni, fakülteden atılmaya götürür ya da daha kötüsü hapishaneye!
Calumnia, difamación, crimen de odio si quieres incluir el racismo en esto, y todo termina en expulsión o peor... ¡ la cárcel!
Belki mağdurun kin kusan konuşmasından Dani'nin korktuğunu ve kendisini koruma amacıyla, böyle davrandığını tartışabiliriz.
Podríamos argumentar que Dani se sintió amenazada por el discurso de odio de la víctima así que actuó en defensa propia.
Her şeyi batırdım ve bu yüzden kendimden nefret ediyorum.
La cagué y me odio por ello. Deberías.
O kadar nefret ediyorum ki!
¡ Lo odio muchísimo!
Nefret ediyorum o kişiden.
Vaya, odio a ese tipo.
Teknik olarak kazanmaktan nefret ediyorum ama o suyun altındaydı.
Odio ganar por un tecnicismo, pero estaba debajo del agua.
Nefret, sevgi... Aile budur.
Odio, amor... eso es una familia.
Atışmamızdan nefret ediyorum.
Odio cuando discutimos.
- Tatilinizi rezil etmek istemem ama acilen buraya gelmeniz lazım.
Odio arruinar su fin de semana, pero te necesito de vuelta aquí pronto,
- Kavganızı kesmek istemem yakıtımı boşaltmadan önce kafanızın işinizde olduğundan emin olmam lazım.
Odio interrumpir los combates, pero necesito para asegurarse sus cabezas están en el juego antes de volcar mi combustible,
Sokak torbacılarından daha çok nefret ettiğim bir şey varsa o da işimi zorlaştıranlardır.
Ya sabes, la única cosa que odio más de traficantes de drogas de la calle es uno que hace mi trabajo más difícil,
Ve bundan nefret ediyorum.
Y lo odio,
O addan nefret ederim.
Odio ese nombre.
Han, Asyalı kadın şoförler konusuna hiç girmek istemiyorum ama biraz gaza bas artık!
Han, odio sacar el estereotipo de conductoras asiáticas, ¿ pero podrías acelerar de una puta vez?
Nefret ettim.
¡ No si es muda! Pues lo odio.
Ondan nefret ediyorum.
Lo odio.