English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ O ] / Ojai

Ojai traducir español

427 traducción paralela
Ojai'deki okuldan duydum.
Se que esta en un colegio del estado en Ojai.
- Ojai`deki bir arkadaşımın adresi.
- Un amigo de Ojai.
Ojai'ye gitti arkadaşlarını ziyarete.
- Está en Ojai, visitando a unos amigos. - Oh.
İkisi de California, Ojai'den
Son de Ojai, California...
Biz Ojai'ye taşınacağız, Bir daha Evie'yi görmeyeceksin.
Nos mudaremos a Ojai, no verás más a Evie.
Harika bir şaraphane. Ojai'ın hemen dışında.
Hay un gran viñedo en las afueras de Ojai.
Sonra Ojai'de kendi başına bir tatil yerini işletti.
Después de eso dirigió un resort en Ojal, ella sola.
Tommy, Ojai'de işler nasıl?
¡ Tommy! ¿ Como van las cosas por Ohio?
Şirket işinin son parçası olan, tabii ki, Ojai Gıda'nın başarısı.
La última parte de la compañía es la línea de sucesión.
Yani Ojai Gıda'da ciddi bir zimmete geçirmeden bahsediyoruz.
Así que estamos hablando de problemas serios. - Hido High Foods.
- eğer Ojai şimdiden sorun yaşıyorsa...
Si "Ohi" ya tiene problemas
Ojai'yi kaybetmek ailemi perişan eder.
Perder "Ohi" destrozaría mi familia.
Ama eğer Ojai'nin bölümlerini satacaksak, doğrularını sattığımızdan emin olmak istedim ve... Jonathan işini biliyor, yani...
Pero si vamos a subastar partes de Ojai, quiero estar segura de que vendemos las correctas.
Ojai Gıda'yı bir şirket olarak düşünmekten vazgeçmelisiniz.
Tienen que dejar de pensar en Ojai como una empresa frutícola.
Meyve bahçelerini satarsınız, sözleşmeye Ojai'nin dağıtımcı olarak kullanılması... şartını koyarsınız.
Venden las hortalizas. Lo haces contractual en la venta que utilice Ojai como distribuidor.
Baskıcıya Ojai için tam bir sayfa ayırttım.
Tengo guardada en la impresora una página entera para Ojai.
Aslında, anne, seninle konuşmak istediğim şey Ojai.
En verdad, mamá, es Ojai de lo que quería hablarte.
Ojai Gıda'yı iflastan kurtaran birisi varsa o da kızın.
Bueno, si alguien puede mantener Ojai fuera de la bancarrota...
Ojai hakkında.
¿ Odias el vestido? Es sobre Ojai.
Ojai'yi sadece babanız değil, sizin hepinizi kendi başıma... yetiştirerek, ben de kurdum, böylece babanıza da... öncelikli olarak bir şirket kurma lüksünü sağladım.
Ojai no lo construyó tu padre sólo. Yo también participé. Para empezar, el haberos criado a todos yo sola es lo que le permitió montar una empresa
Ojai, hisseler için 15 milyon dolar ödemiş.
Ojai pagó 15 millones.
Dürüst olmak gerekirse, Ojai'den beri konuşmadık.
Honestamente, no hemos hablado desde lo de Ojai.
Ojai, hisseler için 15 milyon dolar ödedi.
Ojai pagó 15 millones de dólares.
Ojai ile ilgili hatırladığım şey, erkekler, gün batımları... ve oturup "Jane Eyre" yi okuduğum verandadaki eski sandalye.
Lo que recuerdo de Ojai son los chicos. Y los atardeceres. Y la silla vieja en el porche donde leía Jane Eyre.
Hayır, hayır, Ojai'ye gidemeyiz.
No, no podemos ir a Ojai.
Bekaretimi Ojai'de kaybettim.
Perdí mi virginidad en Ojai.
Ojai'deki herkes ona aşıktı.
Todas en Ojai estaban enamoradas de él.
Ağaç evi görmek istiyorum.
- Yo, la casa del árbol. - ¿ Por qué querría ir a Ojai?
Sürprizlerle doluyum. Ve belki Ojai'ye gelirsen sana gösterebileceğim -
Estoy lleno de sorpresas y tal vez si vienes a Ojai, te mostra...
Bugün Ojai'ye gitmeye karar verdim. Büyük çiftlik evini satıyoruz.
Decidí ir a Ojai hoy.
Bunun Ojai için anlamı ne?
¿ Cómo influirá esto en la empresa?
Diğer yarısını Ojai Gıda stokları olarak istiyorum.
Quiero la otra mitad en existencias de Ojai Food.
Yarısı için bir ay içinde bir çek alacaksın ve Ojai Gıda'nın resmi olarak hissedarı olacaksın.
Recibirás un cheque por la mitad en un mes y serás oficialmente accionista de Ojai Food.
Ojai'yi önemsemiyor.
No se preocupa por Ojai.
Ojai Kırlarında bize yarın gece için...
He reservado un paquete en Ojai Springs.
Biliyor musun anne, aslında Sarah için Ojai'de kaplıca randevusu aldım.
Es que mamá, he hecho una reserva en un spa para Sarah en... Ojai.
- Evet. Ojai Kırları Kaplıcaları'nda.
- Sí, el Ojai Springs Spa.
Ojai'deyiz.
Estamos en Ojai.
- Burası... - Tanrı aşkına, burası Ojai.
Esto es Ojai, por Dios.
Kız kardeşlerinle birlikte Ojai Kırları'ndayım.
Andaba por Ojai Springs con tus hermanas.
Ojai Gıda'nın reklamını yapıyormuş gibi oluruz ve bunun yanında, Kitty bundan çok daha gelenekselcidir.
Parecería que estamos haciendo publicidad de Ojai. Kitty es mucho más tradicional.
Ojai Gıda.
Ojai Foods.
Şey, Graham, ün bir kenara,... Ojai bu aralar dışarıdan bir danışman tutmayı düşünmüyor.
Bueno, Graham, reputación aparte, Ojai no está buscando ningún consultor externo en este momento.
Ve Ojai'nin uluslararası ruhsatların, gümrük vergilerinin üstesinden gelebilecek insan kaynakları yok.
Y Ojai no tiene recursos humanos para superar las licencias y tarifas internacionales.
Tam olarak ve sonra Ojai'de yabancı satışları idare etmek için özel bir birim kurarız.
Exacto, y después creamos una división que se encargue de las ventas exteriores.
Yediğimiz her şey Ojai'de ürettiğimiz şeyleri sunuyor.
Todo lo que hemos estado comiendo pone de relieve los productos que cultivamos en Ojai.
Ve Ojai'ye girdiğimde, anlaşmayı yapacağıma ikna olmamıştım.
Y cuando llegué a Ojai no estaba convencido de que cerraría el trato.
Eğer söylediklerimi dinlersen sağlam bir karar olduğunu göreceğini,... Ojai ve ailen için iyi bir şey olduğunu göreceğini düşündüm, o kadar.
Solo pensé que si oías lo que tenía que decir, verías una decisión sensata, algo que es bueno para Ojai y para tu familia, eso es todo.
Ama Ojai böyle bir risk açığını kaldıramaz ve ben de yetiştirme potansiyeli ne olursa olsun babamın kurduğu bir şirketi tehlikeye atamam.
Pero Ojai no puede permitirse este tipo de exposición al riesgo, y no puedo poner el peligro la compañía que mi padre construyó, sin importar el desarrollo potencial.
Neden seninle birlikte Ojai'ye gitmek isteyeyim? Çünkü çok güzel bir yer.
- Es genial allí.
Ojai Gıda ne zaman turta yapımı işine girdi?
¿ Cuando "Comidas Ojai" se metió en el negocio de las tartas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]