Ojos traducir español
60,664 traducción paralela
Kocaman pençeleri ve iri boncuk gibi gözleri varsa?
¿ Y garras gigantes? ¿ Y ojos grandes y brillantes?
Gözlerim için bir egzersiz gibi.
Es como ejercicio para mis ojos.
Ve gösterimin finali için, birazdan bu ürkütücü üç fili gözlerinizin önünde yok edeceğim.
Y para mi gran final, ¡ haré que este trío de terríficos elefantes desaparezca ante sus ojos!
- Hareketlen, mavi gözlü.
Muévete, Ojos Azules.
Birine kötü gözlerle bakarak, hiç unutamayacağı bir imaj çiz.
Muéstrale a la persona con los peores ojos una imagen que no pueda olvidar.
Gözlerinizi rakibinizden ayırmayın.
Nunca quites los ojos de tu oponente.
Annesi ve babası gözlerinden hemen önce vurularak öldürüldü.
Le dispararon a sus padres delante de sus ojos.
Chutsky, Out Magazine'in kapağına çıkacaksın, her elinde birer çük ve gözlerinde utanç ifadesi olacak.
Chutsky, saldrás en la tapa de Out Magazine con un pito en cada mano y vergüenza en los ojos. Así.
Gözlerine gelmesin.
No le des en los ojos.
Gözünü yoldan ayırma yeter.
Sólo mantén los ojos en la carretera.
Ellerimi kaybettim, gözlerimi değil.
Perdí las manos, no los ojos.
Güzel gözler.
Bonitos ojos.
"Aşk, gözlerle değil kalple bakar ve bu yüzden de..."
El amor no mira con los ojos sino con el alma y por eso "...
Sadece gözlerimi her kapatışımda Maurice'i tek başına kalmış görüyorum.
Solo que cada vez que cierro los ojos imagino a Maurice varado solo.
Gözler kapalı.
Cierre los ojos.
Kara büyünün etkilerini duymuştum ama daha önce hiç kendi gözlerimle görmemiştim!
Escuché de los efectos de la magia negra ¡ pero nunca los había visto con mis propios ojos!
Gözlerimi sadece birkaç saniyeliğine ondan uzaklaştırdım...
Apartó mis ojos de ella solo por un segundo.
Çocuklarını senin gözünden görmeyi istiyoruz.
Nos encanta conocer a sus hijos a través de sus ojos.
Sadece gözlerini benden ayırma.
Sólo mantén tus ojos en mí.
Bu senin gördüğün.
A tus ojos.
Arkadaşına ihanet edeceksen bunu yaparken gözlerinin içine bak.
Si vas a traicionar a un amigo, míralo a los ojos cuando lo haces.
Ne zaman gözlerimi kapasam onun yüzünü görebiliyorum.
Cuando cierro los ojos, veo su cara.
Ben gözlerimi kapadığımda bir sürü yüz görüyorum.
Cuando cierro los ojos, veo muchas caras.
Hayır, yoldaş, gözleriniz.
No, camarada, son sus ojos.
Işık, gözlerinizi öne çıkarıyor.
La luz, la recogen sus ojos.
Gözlerim iyidir, ama...
Mis ojos están bien, pero...
Gözlerini kapa.
Solo cierra los ojos.
Şuna bak, Gözlerime bak, tamam mı?
Aquí, mira esto, correcto. Mira mis ojos, ¿ sí?
- Sadece gözlerimle, izle şunu.
- con mis ojos, mira
Gözlerini kapat.
Cierra tus ojos.
Kapat gözlerini.
Vamos. Cierra tus ojos.
Yvette, her şeye gözlerini devirerek hiçbir yere varamazsın.
Yvette, no conseguirás nada con poner los ojos en blanco.
Yan gözle bakarken yakaladım.
Lo vi por la comisura de mis ojos.
Gözlerini görmedin.
Tú no viste sus ojos.
Kayıtlara gözleri kırmızı diye geç.
Que conste que tiene los ojos rojos.
- Baksana, dört göz.
- Oye,'cuatro ojos'.
- Bana dört göz deme!
- ¡ No me llames'cuatro ojos'!
- O kalın gözlüklerinin karşısında dört göz diye seslenmeyeyim de ne diyeyim?
- Y esos vidrios gruesos. - ¿ Cómo más te llamaría,'cuatro ojos'?
- Bana dört göz deme demiştim!
- ¡ Te dije que no me llamas'cuatro ojos'!
Dört göz çıldırdı!
¡ Púdrete'cuatro ojos'!
Bana asla dört göz deme!
¡ Nunca me llames'cuatro ojos'! ¿ Entendiste?
- Dört göz.
- ¡ Cuatro ojos!
Dört göz'ün bir de işitme cihazına ihtiyacı var.
- ¡ El'cuatro ojos'necesita un audífono!
Dört göz!
¡ Oye,'cuatro ojos'!
Bana asla dört göz deme!
¡ Nunca me llames'cuatro ojos'!
- Gözlerimde bir sorun var.
Algo anda mal con mis ojos.
Bhai, polis dört gözlüyü yakaladı.
Bhai, la policía culpó al'cuatro ojos'en un caso de asesinato.
~ Birisine doğru gözlerimi kırparsam büyüleneceğinden eminim. ~
"Si pongo mis ojos sobre alguien..." "Éste, seguro quedará embrujado."
~ Gözlerim benimle oyun oynuyor. ~
"Mis ojos..." "No saben a quién elegir."
~ Buradasın gözlerime inanamıyorum. ~
"Estás aquí..." "No lo pueden creer mis ojos."
Gözlerine bir bak.
Miren sus ojos.