Olacak traducir español
203,034 traducción paralela
Bu sayede Bayan Haight'in Leigh sendromsuz bir embriyosu olacak.
De esa forma, la Sra. Haight tiene un embrión sin el síndrome de Leigh.
İlk embriyoya ne olacak?
¿ Qué pasa con el primer embrión?
- İmha edilmeyecek, artık yaşatılamaz olacak.
No se destruye. Ya no es viable.
Bu illa iyi olacak diye bir şey yok.
Eso no siempre es bueno.
O nasıl olacak Diane?
¿ En qué sentido, Diane?
- Haklısın, gitsem iyi olacak.
Sí.
Galiba gruplara ayrılsak iyi olacak.
Bien, probablemente nos deberíamos dividir en grupos.
- Dinleme cihazı takıyor olacak.
- Llevará un micro.
Tamam, buradaki sorunumuz hep'içerik'olacak, değil mi?
Vale, el problema aquí es y siempre será el contexto, ¿ no?
Eğlenceli olacak.
Esto va a ser divertido.
- Öncelikle 23 olacak 21 değil.
- Son 23, no 21.
Pekala biraz ara versek iyi olacak.
Bien... creo que deberíamos hacer una pausa.
Prens James olacak!
¡ Será el Príncipe James!
Ve geri geldiğinde... gerçekten daha iyi olacak mısın?
Y cuando vuelvas, ¿ en serio estarás mejor?
Bizi rakuna dönüştürürsen... kamyonu sürmek biraz zor olacak.
Si nos convierte en mapaches, será un reto conducir la camioneta.
Beş yıl sonra buluşmak için kadeh kaldırıyorum. Ben 80 yaşında olacağım, organlarım 40 yaşında olacaklar. Orangutan yaşını hesaplamayı bilmiyorum ama penisim sekiz yaşında olacak!
Brindo por hacer esto de nuevo en cinco años, cuando cumpla 80 años y mis órganos tengan 40, y no sé hacer la conversión a años de orangután, pero mi pene tendrá ocho años.
Yani artık idare sende değil, Duke'ta olacak, öyle mi?
¿ Entonces no mandarás tú? ¿ Mandará Duke?
Şimdi bize ne olacak peki?
¿ Qué nos va a pasar?
Bunu anlamak senin için biraz zor olacak fakat son zamanlarda cehennem gibi geçiyor hayatım.
Esto va a ser difícil de entender, pero... he pasado por el Infierno recientemente. Ambos, figurada y literalmente.
Dinle, asıl yardımcı olacak sey, hislerini bir silaha dönüstürmek olurdu.
Escuche, lo que sería realmente útil es convertir los sentimientos en algo, como un arma.
Tamam, simdi ne olacak?
Vale, ¿ ahora qué?
Seni dedektiften önce... cennete geri yollayamazsak o zaman, dedektif tam anlamıyla, tost olacak.
Porque si no te hacemos volver al Cielo antes de que la Detective llegue hasta ti, será literalmente una tostada.
Biliyorsun ki eğer cennete dönersek savaş olacak.
¿ Mis hijos? Sabes que si volvemos al Cielo, habrá una guerra.
Sence Charlotte'a ne olacak?
¿ Qué crees que le pasará a Charlotte?
Bunun gerçekten yardımı olacak mı?
¿ Va a ayudar esto?
- İlk olacak. - Benim!
- por primera vez, así que...
Açıkçası bu ameliyattaki rolüm parkta yürümek kadar kolay olacak.
Y, francamente, mi parte de la operación es coser y cantar.
Ameliyatın riskli kısmı Dr. Robbins'in karnını açıp bebeği çıkardığı kısım olacak.
La parte de verdad arriesgada de esta operación es cuando la Dra. Robbins te tiene que abrir para sacarte al bebé.
Bu yüksek riskli fetal ameliyatta işler ters giderse ne olacak?
¿ Y si algo va mal con esta operación fetal de alto riesgo?
Evet, şimdiye kadar ameliyat ettiğin en küçük kalp olacak.
Sí, será el corazón más diminuto que jamás hayas operado.
Ameliyat ettiğim en küçük kalp olacak.
Será el corazón más diminuto que jamás he operado.
İçerideki hastalığı taşıyan ilk hastaya ne olacak?
Vale, ¿ y qué pasa con el paciente cero de aquí?
Hakkımı uçuşun ortalarına saklıyorum. Annenin bir kadeh şaraba ihtiyacı olacak.
Pero me reservo el derecho de cambiar a mitad del vuelo, porque mamá va a necesitar una copa de vino.
Ben yapsam daha iyi olacak sanırım.
Quizá debería ayudar yo con eso.
Bence iğneyi tekrar tekrar saplamaktansa şırıngayı çıkarsam daha iyi olacak.
Es que... meter una y otra vez esto... es... Voy a desmontar la jeringuilla.
Sallantılı bir yolculuk olacak. Emniyet kemerlerinizi takmayı unutmayın.
Será un viaje movido, así que asegúrense de abrocharse los cinturones.
Büyük bir kalabalık, parlak ışıklar olacak ama başaracaksın.
Es una gran multitud, luces brillantes, pero vas a estar genial.
Hastane için büyük reklam olacak.
Esta es buena publicidad para el hospital.
Bunun olabileceğini biliyorduk. Olayların hızlanmasına neden olacak.
Bueno, sabíamos que esto pasaría, pero esto acelera las cosas.
Bebeğin iyi olacak.
El tuyo estará bien.
Bebeğimiz olacak.
Vamos a tener un bebé.
Çok basit bir ameliyat olacak.
La cirugía es bastante sencilla.
İşini yapmana engel olacak kadar büyüleyici olan ne? Onlar solucan mı?
Bien, ¿ qué es tan impresionante que no puedes hacer tu... ¿ Esos son gusanos?
Gitsem iyi olacak sanırım.
Debería irme.
Bebek doğduğu zaman ilk önceliğin o olacak.
Cuando el bebé nazca, él es tu prioridad, ¿ recuerdas?
Çocuklar ne olacak?
¿ Y los niños?
Kim olduğunu biliyorum ve gözüm üzerinde olacak.
Sé quién eres. Y te estoy vigilando.
Şimdi ise hastanede uyanacak. Boğazında bir tüple ve nerede olduğunu bilmeden. Etrafında sadece yabancılar olacak ve büyük ihtimalle deli gibi ağrısı olacak.
Y ahora se va a despertar en un hospital con un tubo en la garganta y sin saber cómo llegó hasta aquí y rodeada por extraños y probablemente sufriendo muchísimo.
Boğazını kesmem komik mi olacak sence?
¿ Crees que será divertido cuando te corte la garganta?
- Ama şey ne olacak...
- Pero, ¿ qué hay de...? - Puede que sea capaz de ayudar.
Ve bizim altın paraşütümüz olacak. İlk günden beri konuştuğumuz kaçış işte bu.
Es la escapatoria que discutimos al principio.