English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ O ] / Omelette

Omelette traducir español

121 traducción paralela
Henri, sana omelette à la confiture yapacağım.
Henri, te haré una omelette à la confiture.
Son sözü "omelette à la glace." oldu. Bu aramızda bir şakaydı.
Yo todavía estaba en la cama.
Artık tek mirasçım sensin Henri.
Sus últimas palabras fueron "omelette à la glace". Estaba bromeando.
Aşağıya inip sana omlet yapabilirim.
Puedo ir abajo y prepararte un omelette.
Üzgünüm. Şu omleti yapamadım sana.
Lamento no haberte cocinado ese omelette.
Hafifçe dokunun... omlet olur değil mi?
Un poco... y tienes una omelette, ¿ no?
Titanic omleti!
¡ El omelette titánico!
- Ne yemek istiyorsunuz?
- ¿ Qué comen? - Un omelette.
Onun o koca kıçına tekmeyi basmak isterdim.
Una patada en la barriga... y les garantizo que se convierte en omelette.
Omlet.
Un omelette.
Bütün dünya ayakkabı cilası Yumurta Foo Yung'ı bekliyordur.
El mundo está esperando saber del lustra zapatos de omelette de cebolla.
Bu gece benim evime gel. Sana omlet yaparım.
Regresa esta noche, te cocinaré una omelette.
Sana en son yaptığım omleti unuttun mu?
¿ Te olvidaste de mi omelette? No, no me olvidé.
Omlet!
¡ "Omelette"!
Köpeğin adı Hamlet, Omlet değil.
Creo que el perro se llama Hamlet, no "Omelette".
- Omlet yapabiliriz. İşte bu harika.
- Un omelette perfecto.
- Peynirli omlet nasıldır?
- ¿ Qué tal el omelette de queso?
Ne yapacağım biliyor musun? Sana omlet yapacağım.
Te haré un omelette.
Sana banyo hazırlar ve kendimize harika bir omlet yaparım.
Te prepararé un baño caliente y haré un soberbio omelette.
O zaman kendimize biraz harika bir omlet hazırlarım.
Bueno, entonces prepararé un soberbio omelette con cualquier cosa.
Sıcak banyo ve omlet hazırlamak 5 yaşında bir çocuğun hayatını kurtarmakla karşılaştırılabilir mi?
¿ Quieres decir preparando un baño y un omelette se compara eso con salvar la vida de un niño de cinco años?
Nasıl oluyor da, konu bizken kürtaj deniyor ancak konu bir tavuksa, omlet deniyor?
¿ Por qué si se trata de nosotros, es un aborto... pero si se trata de un pollo, es un omelette?
Bu bizim özellikli omletimizdir.
Es nuestro omelette del día.
Gatsby'in Batı yumurtası omleti var.
O si no el "Omelette Gatsby".
Gözleme ve yumurta akından omlet lütfen.
Panqueques y un omelette de huevo blanco, por favor.
- Omletinizde ne istersiniz?
- ¿ Qué le pones a tu omelette?
- Omlete hiç bir şey koymayın.
- Nada en el omelette.
- Teknik olarak bu omlet değil.
- Eso no es técnicamente un omelette.
- Merhaba. - Nada omlet sizin miydi?
- Hola. - ¿ Usted quería el omelette sin nada?
Ah, evet, kuru soğan ve sustalı omlet.
Ah sí, eras como el chico de los omelette.
- Sonra da üzerinde omlet yedirelim.
Luego le haremos comer un omelette de ahí mismo. ¡ No!
3 yumurtalı jambon ve çedar peyniri, soğan olmasın, çavdar.
Omelette, jamón y queso, sin cebolla, tocino, pan.
Önce mükemmel omletle başlayalım.
Primero, la "omelette" perfecta, se hace con dos huevos, no tres.
Bana üç yumurtalı omlet, içinde jambon, domates, yeşilbiber ve soğan olsun.
Voy a comer un omelette de tres huevos con jamón, jitomate, pimiento verde y cebolla.
Buğday ekmeğine ıspanaklı omlet istiyorum.
Quiero un omelette de espinacas con pan de trigo
Fransa Kralı'nın ziyaretini kutlarken ona omlet veremem!
No puedo servir omelette para el Rey de Francia.
Evet, tabi ondan bir omlet yapmamışlarsa.
- A menos que ya lo hayan hecho omelette.
Burada oturup, yine sizlerle akı fazla olan omletler yemek garip geliyor.
Es tan extraño estar aquí otra vez, comiendo omelette...
Peynirsiz, domatesli ve mantarlı yumurta akından yapılmış omlet.
Para mí, el omelette sin queso, con tomates y hongos.
- Omletin nasıl?
- ¿ Cómo estaba tu omelette? - Estaba bien.
Umarım sorun yoktur. Bir bakalım, kendine omlet börek ve kek almışsın.
Veamos, tiene omelette, panquecas y un waffle.
Evet, bir de Lexus galerisininkini görmelisin Pazar günleri omlet masası var.
Deberías ver esto en los domingos, acá tienen una estación de Omelette
Tekrar düşündüm de omleti yiyebilirsin.
Pensándolo bien, cómete la omelette.
Omlet, seninle anlaştık.
Omelette, me has caído muy bien.
- Yumurta akı omleti ister misin?
- ¿ Una omelette de claras?
Üzgünüm, omlet gibi görünerek mi çıkmak istiyorsun.
Lo siento, quieres salir luciendo como un omelette.
- Sorun çıkartmak istemem ama ben sulu yumurta istemiştim.
Lamento ser pesado, pero pedí el omelette suave.
- Gerçekten eşsiz bir yemek hazırladık.
Hemos preparado un exquisito omelette...
Sıcak kahvaltımız var.
- con omelette, panecillos y fruta.
Birkaç yumurta kırmadan omlet yapamazsın.
No puedes hacer un omelette sin romper unos cuantos huevos.
Omlet.
Omelette

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]