Orası traducir español
21,331 traducción paralela
Ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgi işte orası en çok hayatta gibi hissettiğimiz yer.
El espacio entre la vida y la muerte, es donde estamos más vivos.
Tabii orası gerçekse.
Si es que existe.
Tuvalete gitmem gerekiyordu ve en yakın bar orasıydı.
Quería ir al baño, y fue el primer bar que encontré.
Orası şehre tepeden bakıyor.
- Tiene vista a la ciudad. - ¿ Has dispuesto una oficina para mí?
'Keisha, orası bizim dükkânımız.
Keisha, es nuestro salón.
Evlerinden nefret ediyorlar. Orası emniyetleri değil.
En su casa no se sienten seguros.
Sahip Anson'ın sığırları gibi görünüyor ama orası buradan 6 kilometre kadar uzakta.
Parecen ser las vacas del amo Anson, pero está a seis kilómetros de aquí.
Olmak istediğin yer gerçekten orası mı?
¿ De verdad quieres ser ese tipo de persona?
- Orası kesin.
Seguro que no.
İşte orası da senin vücudunu koyacağın yer. Geceleyin.
Así que ahí es donde pones tu... cuerpo por las noches.
Bir şey olmaz, orası Hollywood.
Estás bien. Es Hollywood.
Sorunlu bölgen orası senin.
Esta es tu área problemática.
Atış kaskı yok, gittiği yer orası.
Su casco de bateo. Debería estar ahí.
Onlar bütün kentlerde o dişi kurdu avlayacak Sonunda kurt Cehennem'in içinde kalacak Orası ki, haset ilk oradan çıkmıştır
Este sabueso cazará a esta critaura por todas partes, hasta que ponga su espalda contra el Infierno.
İlaç bulabileceğin tek yer de orası.
Bueno, también es el lugar al que vas por medicinas.
Orası bir çöplük.
Esa casa es un vertedero.
Ne bileyim orasını burasını parmakla.
Meter un poco el dedillo por aquí, retorcer un poco el pezón por allí.
- Orası nere oluyor peki?
- ¿ Y dónde es eso?
- Orası...
Ese lugar...
Orası çok güzeldi ve yok ettik.
Todo era precioso y luego lo destruyeron.
- Bacağı mı orası be?
Eso no es su pierna.
Orası Kady'yi gördüğü en son yer.
Este es el último lugar en el que vió a Kady.
Orası Venice'de değil.
Este lugar no está en Venice.
Orası Marina del Rey'de!
¡ Eso es en Marina del Rey!
Eğer orası vurulursa, 900 kilometrelik boru hattı yok olur.
Si la atacan, se perderán 900 kilómetros de gasoducto.
Şehrin diğer ucu orası.
Está al otro lado de Lincoln.
Yani, uzun zamandır o dükkandasın ve orası senin için önemli, değil mi?
Llevas mucho tiempo en la tienda y para ti es importante, ¿ no?
Orası bildiğin çöplük.
- Ese lugar era un basural.
Orası tartışmaya açık.
Es discutible.
Orası tanıştığımız yer, ama ben onu derman ve derman gurubunda yazdığını gördüm ve sonra...
Ahi fue donde nos conocimos, pero vi lo que escribiste en el grupo de apoyo y soporte y luego...
Orası helva ve şekerlemelerle dolu olurdu.
Habría un mostrador de postres allí, cargado de golosinas.
Orası benim evim.
Es mi hogar.
Biraz ağır oldu ama işi hallettiler orası kesin.
Un poco severo, pero hizo el trabajo, eso seguro.
- Orası sizin alanınız dostlar.
Ese es vuestro territorio, muchachos.
Eğer bu Huntington mezarlığını belirtiyorsa orası başlangıç noktamız olabilir. Bu da demektir ki bu dört bölge sonraki kurban etme bölgeleri değil mi?
Bueno, entonces, si esta hace referencia a Huntington Graveyard, entonces eso podría ser nuestro punto de referencia, lo que significaría que estos cuatro puntos son el siguiente lugar del sacrificio, ¿ verdad?
- Orası öyle.
- Ya, obvio.
- Orası kapandı sanıyordum.
Pensaba que lo habían cerrado.
Orası doğru.
Es mi padre, es un hecho.
Evet, orası doğru.
Sí, es verdad. Es un hecho.
Ama orası da size kalmış artık.
Eso depende de ustedes.
Bahar tatilinde ana baba günü olur orası.
Las vacaciones de primavera serían un caos.
Evet, orasını çözeli bayağı oluyor.
Ya, hace mucho tiempo que me di cuenta de eso.
- Orasını kesin bilmiyoruz.
Eso no lo sabemos.
Orası otel ya da hostel değil.
No es ni un hostal ni un hotel.
Orası bayağı endüstriyel bir alan.
Es una zona muy industrial.
- Tam orası.
- Oh, sí.
Ava giden avlandı, orası kesin.
Coloca el "horror" en "horrorífico", eso es la maldición del dios de seguro.
Orası kilitli, oraya girmiş olamaz.
Está con llave eso. No pudo haber entrado ahí.
Orasını biliyoruz.
Ya sé, boludo.
Belki de yerim orasıdır.
Quizá pertenezco ahí.
- Orası çok uzak.
- Es una manzana muy larga.