Oriental traducir español
1,562 traducción paralela
Bildiklerimizin hepsi, Kongo'nun doğusunda yüksek tepelerde yaşayan bir avuç dağ goriliyle sınırlıdır.
Casi todo cuanto sabemos proviene de un puñado de gorilas de montaña, que viven en colinas y picos por el margen oriental del Congo.
Doğudaki doktora gideceğiz.
Vamos a ir con el doctor oriental.
Bir şekilde ilaçlar işe yaradı ve fibroid kendini tedavi etti.
En fín, de algún modo la medicina oriental dió resultados, y el fibroma se ha disipado.
Yani, Doğu kapısını Batıya...
Digo, la puerta Oriental a la Occidental.
Carson Dyle 1998 de Sarajevo'nun 40 kilometre doğusunda... Yugoslavya sınırı yakınında, Doğu Avrupalı bir asker tarafından... ortadan kaldırıldı.
Carson Dyle fue asesinado en 1998... por la milicia de Europa Oriental cerca de la antigua frontera Yugoslava... 40 kilómetros al este de Sarajevo.
Bayan Lambert, Carson Dyle 1998 de Sarajevo'nun 40 kilometre doğusunda...
Sra. Lambert. Carson Dyle ha sido asesinado... en 1998 por la milicia de Europa Oriental cerca de la frontera con Yugoslavia... cuarenta quilómetros al este de Sarajevo.
Van önleri, Türkiye'nin Doğusu, 1915.
Afueras de la ciudad de Van Turquía oriental, 1915.
Eskiden Ermenistan Türkiye'nin doğusunun Anadolu'nun bir parçasıydı.
Armenia era parte de Turquía oriental. Anatolia.
Türkiye'nin doğusundaki Ermeni nüfusunun tamamı yok edildi.
Eliminaron a todos los armenios de Turquía oriental.
Bir doğulu için.
Para ser oriental.
Oryantal bir genç durumu.
Tipo oriental, chico cabana.
Benim tahminim, Doğu Avrupa dışından.
Supongo que viene de Europa Oriental.
Bizim takım Doğu Afrika Kupası'nı bile kazanmıştı.
Ganamos la Copa del África Oriental.
Sana lamalar üzerinde denenmiş bir doğu tekniği öğreteyim.
( Rufo ) Te voy a enseñar una técnica oriental extraordinaria. La que usan los lamas, mira- -
Doğu Avrupa'dan Pasifiğe kadar en büyük suç şebekesini yönetiyorum.
Dirijo el sindicato criminal más grande desde Europa oriental hasta la costa del Pacífico.
Bazen CIA için çalışıyorum, bazende KGB ve Amerikan Ordusu için, boş vaktim olduğunda da Doğu Bloku için küçük işler yapıyorum.
A veces trabajo para la cia, para la KGB los alguaciles. Cuando me sobra tiempo le vendo a la Stasi de Alemania oriental.
Alman Birlikleri fark edilmeden Doğu cephesinden Macaristan'a girdiler.
"Las tropas alemanas, tras haber perdido en eI frente oriental, " entran en Hungría. "
Ve yanında batı tarzı natürmort!
Y lo próximo esta Naturaleza Muerta Oriental
Model 81,... doğu ipeği.
Modelo 81, pura seda oriental.
Doğu Avrupa'daki en güzel Bizans kiliselerinden biridir.
Una de las iglesias bizantinas más bonitas de Europa Oriental.
Aile ağacımla ilgili başka yerlere vardım. Doğu Avrupa ile ilişkiliyim.
Volví a hacer mi árbol familiar y tengo parientes de Europa oriental
Xander'ın çocuklarını yabancı dil konuşulan bilmem neredelerde yetiştireceğini zannediyorsanız...
si esperais que Xander críe a sus hijos en algún tipo de idioma extranjero y en algun culto oriental...
Doğu düşünce tarzına batının cadılığını ekliyorum.
Añadir el pensamiento oriental al wicca occidental.
Doğu stili bir oda.
¿ El cuarto oriental?
- Doğu tarafında.
En el perímetro oriental.
Kuru hastalığının, sadece Doğu Papua Yeni Gine'deki yamyam bir kabilede görüldüğünü biliyor musun?
¿ Estabas al tanto de que los únicos casos documentados de kuru fueron miembros de una tribu caníbal en Papúa Nueva Guinea oriental?
Ermenilerin doğu ve batı şiveleri varmış.
Los armenios tienen un dialecto oriental-occidental.
Doğu Almanya'ya sırtını dönmüştü.
Desertó para ir a Alemania Oriental.
Bir Oriental çarpmıştı.
Un oriental lo chocó.
Doğu Bloğu'nun yıkılmasından beri ilk defa... her ülkenin en yüksek güvenlik seviyesinde... nükleer silahlarla savaşa hazır olduğunu belirtiyor.
UU. informan que por primera vez desde la caída del bloque oriental, cada nación con armas nucleares está en su máximo estado de preparación para la guerra.
Doğu Afrika düzlüklerinde otlayan sürülerin büyüklüğü bir yüzyıl öncesi ile kıyaslanamayacak kadar az ama yine de oldukça fazla.
Los rebaños que pastan sobre las llanuras de África Oriental son mucho más pequeños que las de hace un siglo, pero siguen siendo inmensos.
Almanya, imparatorluk oyununa geç katılmıştı ama 1900'lerde Togoland Kamerun, Alman Güneybatı Afrika'sı, şimdi ki adıyla Namibya ve Alman Doğu Afrika'sı şimdi ki Tanzanya, Almanların elindeydi.
Alemania había llegado tarde al juego de los imperios, pero para 1900 tenía Togo, Camerún, el África del Sudoeste Alemana, hoy Namibia, y el África Oriental Alemana, hoy Tanzania.
Königsberg Doğu Afrika'daydı,... Göben ve Breslau Akdeniz'de,
El Königsberg estaba en África Oriental, el Göben y el Breslau en el Mediterráneo,
Kruvazörlerin en yoğun olduğu yer Tsingtao'da konuşlanmış, Amiral Graf von Spee komutasındaki güçlü Doğu Asya donanmasıydı.
Pero la mayor concentración de cruceros, era el poderoso Escuadrón Asiático Oriental del Almirante Graf von Spee, en Tsingtao.
Emden, Hint okyanusunun bir ucunda İngilizlerden kaçarken okyanusun diğer ucunda, 25 Kraliyet savaş gemisi Alman Doğu Afrika sömürgesi kıyılarında, Königsberg kruvazörünü yakaladı.
Mientras el Emden expoliaba a los británicos en un extremo del Océano Índico, 25 barcos de guerra de la Armada Real, perseguían al Crucero Königsberg en el otro, cerca de la costa de las colonias alemanas del África Oriental.
Kamerun, Lettow'un hala at oynattığı Alman Doğu Afrika'sı ve telsiz istasyonları ve limanları ile Alman Güney Batı Afrika'sı.
Camerún, el África Oriental Alemana, donde Lettow seguía libre, y el África del Sudoeste Alemana, con sus puertos y estaciones de radio.
Ama Alman Doğu Afrikası'nda ilerledikçe ikmal hattı daha da uzuyordu.
Pero cuanto más se adentraba en el África Oriental Alemana, más exigía a sus líneas de abastecimiento.
Doğu Prusya'dan geçerek Batı Prusya'daki Brandenburg'a geldik.
Atravesamos Prusia Oriental, Prusia Occidental y Brandeburgo.
Littauer'in alayına Doğu Prusya'nın Santopen köyünde ateş açıldı.
Al regimiento de Littauer le dispararon en el pueblo de Santopen en Prusia Oriental.
Almanlar, Rus 2 nci ordusuna, 500 yıl önce Polonyalıların Almanları yendiği, Doğu Prusya'nın Tanneberg kasabasının yakınlarındaki bu ormanda saldırmaya karar vermişlerdi.
Los alemanes planeaban atacar al 2º Ejército Ruso en estos bosques cerca de la ciudad de Tannenberg en Prusia Oriental, donde, 500 años antes, un ejército polaco había derrotado a una fuerza de teutones.
17 Ekim 1915. Alman Cephe Sıhhiye Komutanı Doğu sınırından geçen tüm demiryollarının kapatılmasını emretti.
El 17 de octubre de 1915, el comandante médico de campo alemán ordenó que todos los cruces de trenes en la frontera oriental fueran sellados.
Almanya, doğu cephesinin tutulması konusunda müttefiki Avusturya-Macaristan'a bel bağlamıştı.
Alemania confiaba en que su aliada contuviera el frente oriental.
Alman Borneo'sundan dağları aşıp geliyorlar.
Vinieron cruzando las montañas de Borneo Oriental.
Kaçmak mı? Alman Borneo'suna geçebiliriz.
Podemos cruzar hacia Borneo Oriental.
Alman Borneo'suna giden dağlara kaçmasını ummuştum.
Esperaba que corriera sobre las montañas a Borneo Oriental.
Alman Borneo'suna doğru kaçıyor.
Ella esta corriendo para Borneo Oriental.
- DAA'yı takip edin.
Sigan la Corriente Australiana Oriental.
Doğu Avustralya Akıntısı.
Ésa es la Corriente Australiana Oriental.
Doğu Avustralya Akıntısı'na ulaşmalıyım.
Mira, necesito llegar a la Corriente Australiana Oriental.
Doğu Avustralya Akıntısı'nda deniz kaplumbağalarıyla ve dediklerine göre Sidney yolunda!
¡ Ahora va en la Corriente Oriental de Australia y dicen que viene acá, rumbo a Sydney!
Doğu'nun Gizemi.
El misterio oriental.