Ortada traducir español
11,320 traducción paralela
Podyum modeli gibi olmadığım ortada.
Bueno, sin duda no una modelo de pasarela.
- Bayan Werner ortada yok.
La señora Werner no está.
Ortada bir demokrasi yok.
No hay democracia.
Eğer ortada bilmem gerek bir şey varsa şu an söylemenin tam zamanı Stamm.
Si hay algo que debo saber, ahora es el momento de decírmelo, Stamm.
Ortada söylenecek bir şey yok.
No hay nada que decir.
Ortada konuşulan çok fazla şey yoktu.
No hay mucho que decir.
Bahsettiğini şey buysa ortada garip bir şey vardı.
Ahora que lo menciona, hubo algo que fue extraño.
Onun seni kullandığı kabak gibi ortada.
Sólo fuiste usada.
Ortada "biz" diye bir şey olamaz.
- No no podemos ser "nosotros"..
İstediğini aldı ve şimdi ortada yok!
Tomó lo que quería y luego huyó.
- O zaman ortada bir sorun olabilir.
- Así que tendremos un problema.
Ingrid ortada yok!
Ingrid se ha ido!
Hissettiğim şey beni her zaman olduğu gibi ortada bıraktığı.
Lo que estoy sintiendo es que me dejo desamparado al igual que siempre lo hizo.
Ama parayı bulamayacaklar çünkü ortada para yok.
Bueno, no va a encontrar el dinero, porque no hay ningún dinero.
Ve bana tuzak kurulduğu gün gibi ortada.
Y está claro que me están tendiendo una trampa.
Ya ortada bulunacak bir ceset yoksa?
¿ Y si no hay cuerpo que encontrar?
Kate'in Donnie'yi ortada bırakmasına içten içe sevindiğini.
- Que estás secretamente contento que Kate huyera de Donnie.
Kraliyet ailesinin imparatora yolladığı hediye ortada yok.
Si Hwangdae sabe espada del Seojin no está presente, Font color = "# ff8000" [Hwangdae - emperador de la dinastía Qing]
Ortada fazla kanıt yok.
Y a nosotros. No hay muchas pruebas.
Gündüz vakti bile ortada gezen çok olmuyor.
No hay mucha gente por aquí, ni siquiera de día.
Ortada komplo falan yok. Ayrıca elimizde gerçekten tedavi var.
Bueno, no hay conspiración, y tenemos la cura.
Topluma karşı tehlikeli olduğun apaçık ortada.
Claramente eres un peligro para la sociedad.
Ortada bir yanlış anlaşılma olduğunu söylemeliyim. Biz federal ajanız.
Para que no haya confusiones... somos agentes federales.
Bakın, ortada büyük bir şey yoktu.
Mira, no fue nada del otro mundo.
Durum açıkça ortada.
Bueno, es muy sencillo.
Ama ortada "tanışmak" tan fazlası vardı.
Bueno, más que "conocer".
- Ve ortada hiçbir neden yokken aramıştı.
Y entonces llama así de repente.
Bu arada ortada ne hata var ne de örtbas.
Y por cierto, no hay ningún defecto que encubrir.
Ortada ceset yok.
No hay ningún cuerpo.
Her ne oluyorsa görünüşe göre ortada bir ceset olduğu zaman oluyor.
Pase lo que pase parece que solo ocurre cuando hay un cuerpo.
Ortada bir şey yokken endişeleniyorsun.
Te preocupas por nada.
Ruslarla iyi bir ilişkin olduğu ortada.
¿ Entiendo que tienes una buena relación con las autoridades rusas?
Ortada iddiaları destekleyecek kanıt yok.
No hay ninguna evidencia.
Yaşadığı apartmanı gözlüyoruz. Ama henüz ortada yok.
Vigilan su departamento, pero es poco probable que vaya allí. ¿ Sí?
Önce taşıyıcı anneyi kaçırmış, kadın doğum yapmış ama bebek ortada yok.
Secuestró a la madre de alquiler, ha dado a luz, y el niño no está.
Örnek vatandaş, sicili temiz ama sonra ortada bir sebep yokken Pearl River Ormanında bir grup avcıyı öldürmüş.
Cuidadano modélico, sin pasado criminal, pero luego, sin ninguna razón aparente sin razón alguna, apuñaló hasta la muerte a toda una partida de caza En los bosques de Pearl River.
İstasyon yöneticisiyse bu işi babası Samuel Merriman'den miras yoluyla aldığı apaçık ortada olan Albert Ernest Merriman.
La estación la dirige Albert Ernst Merriman... quien heredó la posición de su padre... Samuel Merriman.
Ortada Donna olayı falan yok. Harvey, hadi ama, çok duygusal bir adam olmadığını biliyorum ama -
Harvey, vamos, sé que no eres sensible, pero...
- Ortada hiçbir neden yokken. - Harika.
Sin ningún motivo.
Ne bir şey duydum ne de gördüm. Ki bu yüzden de aklıma ortada bir şeyin olmadığı geliyor.
No oí nada, no he visto nada... empiezo a pensar que no hay nada.
Hiçbir soruşturma açılmadı. Çünkü ortada soruşturulacak birşey yoktu.
No hubo ninguna investigación porque no había nada que investigar...
- Sayın kongre üyesi, büyük resim... gösteriyor ki ortada intikam almak isteyen bir çok öfkeli baba olabilir.
- Congresista, amplitud de miras... podría haber un montón de padres enfadados por ahí que querían venganza.
Bir yangında, onları çıra gibi yansınlar diye ortada bırakacağını bilmiyorlar.
No saben que tú los usarías como leña para el fuego si hiciera falta.
Ortada bir sır var ve bedeli sevdiğim insanlar oldu.
Hay un secreto y le ha costado a la gente que quiero más de lo que yo quería.
Bob'un davası, sanki çok uzakta ve Durst Holdingle hiç ilgisi yokmuş gibi. Çünkü ortada Bob'la tanışmamış koca bir jenerasyon var.
El caso de Bob es algo que rondaba por ahí, pero totalmente separado de la Organización Durst, porque hay toda una generación de gente que no ha tenido nunca contacto con Bob.
Yani, onu bulursa, ortada bir suçlama da kalmayacaktı.
Si podía encontrar a Kathie Durst, no habría acusaciones.
San Francisco gişesinden bilet almak için ortaya çıkana kadar geçen 3 gün boyunca ortada yok gibi.
Se esfuma durante tres días, hasta que aparece en el mostrador de San Francisco para comprar un billete.
Ortada ceset yokken Sam'in ölümü ile beni nasıl bağdaştırabilirler?
¿ Cómo diablos quieren ligarme a la muerte de Sam sin un cuerpo?
Ortada kanıt yok.
No hay pruebas.
Baştan beri bana yalan söylediğin ortada.
Está claro que me has estado mintiendo desde el principio.
Ama, söylemek isterim ki eğer ortada...
No hay resentimientos.