English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ O ] / Ortagı

Ortagı traducir español

15,135 traducción paralela
Ortağım nerede?
¿ Dónde está mi compañero?
Mary Mulhall öldü. Ortağım da ortalıkta yok.
Mary Mulhall está muerta.
Ortağım kayıp.
Mi compañero está desaparecido.
Ortağım dedektif John Riley 22 dakika önce bu kadını öldüren şerefsizin peşindeyken ortalıktan kayboldu.
Mi compañero, el detective John Riley, desapareció de esta ubicación hace 22 minutos en persecución del criminal que mató a esta mujer.
Ortağım kayıp ve onu bulmadığım her dakika hayatın daha kötü bir hal alacak.
Mi compañero está desaparecido. y cada minuto que no lo encuentre, su vida va a empeorar.
Ortağımın nerede olduğunu söylemenin sana büyük faydası olur.
Puedes ayudarte un poco aquí diciéndome dónde está mi compañero.
Elias'ın ortağı Bruce'la bir bağlantısı olduğunu biliyor muydunuz?
¿ Sabías que estaba relacionado con el socio de Elias, Bruce?
Ajan Cole, eski ortağın. Ölü.
El agente Cole, tu antiguo compañero, muerto.
Yeni ortağın nerede?
¿ Dónde está tu nuevo compañero?
Artık ortağın değilim. Bu duruma alışsan iyi olur.
Ya no soy tu compañero, acostúmbrate.
- Ne, ortağı gibi biri mi?
¿ Qué, como un socio?
Keşke aynısını dostların için de söyleyebilseydim çünkü oradaki cesetlerden biri iş ortağın Bruce'a aitti.
No puedo decir lo mismo de tus amigos, porque uno de los cuerpos era el de tu socio, Bruce.
Finch, Paulie bir Root değil ama görünüşe göre güvenilir bir ortağımız var.
Oye, Finch, Paulie no es Root. Pero parece ser un compañero fiable.
Boyacı ortağını hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas tu compañero pintor?
Kendisi tutuklandı. Ama kimliği bilinmeyen bir suç ortağı olay yerinde parmak izlerini bırakmış. Senin parmak izlerinle eşleşebilir de eşleşmeyebilir de.
Fue arrestado, pero un cómplice desconocido dejó huellas en el escenario, que puede que sean tuyas.
Buna ortağım da dahil.
Incluido mi compañero. ¿ Qué ha pasado? Incluido mi co
Ortağımla birlikte çalışanlarınızdan birinin vurulmasıyla ilgili olayı araştırıyoruz.
Mi compañero y yo estamos investigando un tiroteo que involucra a uno de sus empleados.
Sizleri, hepinizi, hep iş ortağım saydım ama en çok da seni ortağım gibi görüyorum.
Siempre os he considerado mis colaboradores. Pero a ti, sobre todo, te considero mi socia.
Laboratuvar ortağın değilim.
No soy tu socia.
Peşimde değil. Biz ortağız.
- No me acosa, somos socios.
Eski kayınbabasından hediye, Bruno'nun babası, onun ortağı.
Es un regalo de su exsuegro, el papá de Bruno, su socio.
- Bu da benim ortağım Zak...
Mi socio, Zak...
Suç ortağı beyaz bir kadın gibi görünüyor.
Su compañera parece ser una mujer blanca.
Kendinizi açıklamamanız sizi suç ortağı gibi gösteriyor.
Su negativa a explicarse hace que parezca cómplice.
Tommy suç ortağı aleyhine ifade verdiğini öğrenirse çok kötü olur.
Sería una lástima que Tommy descubriera que fue usted quien entregó las pruebas al estado su contra.
FBI'da, sadece kendinizi bilmeniz yeterli değil, ortağınızı da tanımalısınız.
♪ No sé lo que yo esperaba encontrar ♪ En el FBI, que no tiene que acaba de conocerse a sí mismo, - Pero sus socios por igual.
Ortağının onun için geri geldiğini söyledi.
Dijo que su compañero volvió a por ella.
Sen de suç ortağısın.
Sunbae, eres cómplice también.
- Ortağım var zaten. Senden daha az güvendiğim biri.
En quien confío mucho menos que en ti.
- Ortağının suçu.
- Fue culpa de tu compañero.
Ben ortağınım, unuttun mu?
Soy tu compañero, ¿ recuerdas?
Biz ortağız.
Somos compañeros.
Ronnie'nin ortağı Shecky, Arthur Sheck, parayı temin eden kişiydi.
El socio de Ronnie, Shecky, Arthur Sheck, era el socio capitalista.
Belki o zaman gün boyu çok iyi olmadığım zamanlarda bir dert ortağım olurdu.
Porque entonces quizás tendría un oído empático cada vez que no estoy de lo mejor las 24 horas del día.
Ortağız demiştin.
Dijiste que éramos socios.
Ortağım da uzaylı.
Mi compañera también es una.
Mack, bahsettiğin suç ortağı bu mu?
Mack, ¿ este es el cómplice que mencionaste?
Çünkü senin ortağınım ve bir davada çalışıyoruz.
Porque soy tu compañero y trabajamos en un caso.
İyi bir ortağım diye mi?
¿ Porque soy buen compañero?
Senin ortağın olmak bir onurdu.
Ha sido un honor ser tu compañero.
Bay Maddox, ortağının orduya yiyecek içecek tedarik ettiğini öğrendi. Ki bu da onun barışçı kişiliğine aykırıydı.
El Sr. Maddox descubrió que su compañero había estado abasteciendo al ejército a través de un holding, lo que estaba reñido con su credo pacifista.
Peki ya birine sırrını söylemişse ya da bir ortağı varsa?
- Pues no. ¿ Pero y si tenía a alguien de confianza o quizá un socio?
- Suç ortağı kimmiş?
- ¿ Quién era su cómplice?
Patlama, suç ortağı tarafından güvenli bir bölgede gerçekleştirildi. Verity'nin güvende olduğunu görmesinden sonra.
La explosión fue detonada desde una distancia segura por su cómplice en cuanto vio que Verity estaba a una distancia segura.
Ancak son zamanlarda bir ortağın ne demek olduğunu anlayabildim.
Fue sólo recientemente cuando realmente entendí lo que es un compañero.
O bizim ortağımızdı ve biz onun ölmesine izin verdik.
Era nuestro compañero... y le dejamos morir.
Ya duvarın öteki tarafında onu tehdit eden biri vardır ya da ortağı.
Sólo lo haría si... tenía un cómplice en el otro lado... o si alguien le estaba forzando a hacerlo.
Ortağı konusundaki teorin doğru olabilir.
Tu teoría sobre el cómplice puede ser cierta.
Bu ortağım Karen Page.
Ella es mi asociada, Karen Page.
Geçerli bir ortağın yok.
No tienes un número dos viable.
Ben her zaman senin yarış ortağındım.
- Siempre he sido tu compañera.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]