Oynat traducir español
2,752 traducción paralela
Adam herkesi parmağında oynatıyor.
Él tiene a todos en el bolsillo.
Kobranın yılan oynatıcıyı ettiği gibi seni takip ediyorlar.
Te siguen como una cobra sigue al encantador de serpientes.
Yılan oynatıcı.
El Trauma de la serpiente.
Kukusunu tüm dünyaya naklen yayın yapıp erkekleri seksle elinde oynatıp, sonra da onu becermek istediğimizde şerefsiz olduğumuzu düşünen kız.
La chica que tiene sexo como si su vagina fuera un control remoto universal, y que nos considera imbéciles si solo queremos sexo.
Beni her şekilde oynatıyorlar. Ya da beni Hintli ya da çingene ya da yunan kız olarak da oynatıyorlar.
Me podían usar para ambas o me podían usar como india o gitana o griega.
Eğer oynatırsan, çekirdek birkaç ay içinde tükenir.
Si usted se muda, el núcleo se vuelven inestables en unos pocos meses.
Bu eskiden video oynatıyormuş ama çipi bozulmuş.
Esto solía reproducir vidis, pero el chip está corrupto.
Daha güzel olması için ne lazım biliyor musun? Blu-ray oynatıcısı.
Sería incluso mejor con Blu-ray.
Eğer kollarını oynatırsan hızman güzel olmaz.
Si alejas tu brazo no conseguirás tu piercing.
Tamam, şimdi yeniden oynat bakalım.
Aquí va. Reproduciendo.
Barbekü zamanı Craig'e katlanırım. Zorla oynatılmaya çalıştığımda değil.
Puedo tolerarlo en una cena, no como amigo obligado.
Kafamızın içinde sürekli oynatıp durduğumuz kendi en iyi hatıralar listemiz gibi.
Son nuestros "grandes éxitos" de recuerdos que tocamos y volvemos a tocar en nuestras mentes una y otra vez.
- Seni parmağına dolamış oynatıyor.
- Te tiene enrollado a su dedo.
Onu kaçırdığımızda dansöz oynatıyordu.
Estaba ocupado con una chica fácil. Entonces le capturamos.
Ben neyim var neyim yok satayım sen de dansöz oynat, öyle mi? Dansöz mü! Dansöz demek.
Así que disfrutando de las bailarinas..... mientras yo voy a la bancarrota tratando de salvarte.
Yoksa seni dansöz gibi oynatıp rezil ederim, ona göre.
¡ Si decido hacerte bailar te vas a enterar!
Parça yedi oynatılıyor.
Reproduciendo pista número siete.
Video oynatıcısına kaseti koyarken her zaman bana sor.
Te he dicho que me lo pidas a mí.
Video oynatıcıya dokunma! Kes şunu!
¡ Te he dicho que no toques el vídeo!
Oynat ayağını!
Salir de alli!
DVD'i oynatıcıdan çıkar ve konuşmayı kes.
Saca el DVD del reproductor y deja de hablar.
Lanet oynatıcı gitmiş!
Desapareció.
Buraya gelmişken, DVD oynatıcınızı tamir etmemizi ister misiniz?
Ya que estamos aquí, ¿ qué tal si arreglamos el reproductor de DVD?
DVD oynatıcıyı ver!
¡ Dame el reproductor de DVD!
Lütfen, oynat tuşuna basar mısın?
¿ Puedes pasarlo, por favor?
Bu nedenle şu anda, ister sağ kolunu oynat, istersen kafanı salla istersen de bir sonraki perşembe sabahı meyveli şekerleme ya da mısır gevreği yemeye karar ver. Bunların hepsine 17 milyar yıl önce evren var olmak için patladığında karar verildi.
Por lo tanto, el que muevas o no tu brazo derecho o la cabeza o elijas comer un tipo u otro de cereal el próximo jueves de mañana fue decidido en el momento en que el universo explotó en existencia hace 17 mil millones de años.
Oynat.
reproduce
- Oynat bakalım.
- Levántala.
- Kendin oynat.
- Hazlo tú.
Bunca zamandır Inna ruhlara suç buluyor ama bardağı o oynatıyordu. Söyledim sana!
Todo este tiempo Inna ha estado culpando a un espíritu, pero ha estado moviendo el vidrio. ¡ Se los dije!
Yasa dışı kumar oynatıyor.
El gitano que organiza las partidas clandestinas
Kukla oynatıcıları.
Titiriteros
Görüntüyü oynat.
Reproduce la cinta.
Bence Amerika'da doğulu şeyler canlandırılacaksa, demek istediğim, gerçek doğulular oynatılmalı.
Quiero decir, la verdadera Oriental, debe ser mostrado.
Geçmiş nahoş eski günlerde, tıpkı dün gibi orada yasadışı fuhuş yapıldığını ve kumar oynatıldığını işitmiştim. - Doug.
Bueno, antes en los viejos tiempos, como ayer, se oía que había prostitución ilegal y juego por allí.
Polonya restoranının arka kısmında kumar oynatırdı.
Tenía un negocio de juegos de cartas atrás de su restaurante polaco.
Şunu benim için ağır çekimde oynatır mısın?
Reprodúcelo en cámara lenta.
Bu herifler piyasayı elinde oynatıp savaşlar başlatmak amacıyla isyan çıkartan tipler.
Estos chicos manipulan los mercados, y crean insurgencias para iniciar guerras.
Baban bana Pictionary oynatıyor.
Tu papá me está haciendo jugar pictionary.
Video oynatıcımın o'nun yazdığı cinayet filminin son beş dakikasını kesmesi yüzünden katilin kim olduğunu asla bilemeyeceğim.
Mi vídeo solía cortar los últimos cinco minutos de "Se ha escrito un crimen", y nunca sabía quien era el asesino.
- Dünyanı yerinden oynatırdı.
Fliparías en colores.
Ama şimdi sporu yerinden oynatıyorum
* Pero ahora le estoy dando un giro a los deportes, *
Tekrar oynat.
Ponlo otra vez.
Bence kafanda olayları sonuna kadar oynatıp hiçbir sorun çıkmadığını görüyorsun.
Creo que en tu cabeza vees que las cosas salen y que nunca nada va mal.
Ve onların çoğu oynatılamıyor çünkü oynatıcıları artık yok.
Y la mayoría de ellos no pueden ser reproducidos, solo porque las máquinas no existen.
Ve onları arşivlemek için kutuladığımızda yanlarına bir tanede oynatıcı koyuyoruz.
Cuando los almacenas en cajas, tienes que incluir un lector.
Toplarını * zihnimle yerinden oynatıyorum.
Estoy moviendo tus bolas con mi mente.
Bu senin mp3 oynatıcın değil.
Esto no es tu reproductor mp3.
Saçını oynat.
Mueve tu cabello.
CD oynat.
CD.
Harika, oynat ayağını bakalım.
Genial, ¿ puedes mover las piernas?