Oynaşın traducir español
427 traducción paralela
Oynaşının aramamı iptal etmesiyle beni atlatacağını zannettin değil mi Shannon.
Se creyó muy listo cuando su barragana canceló mi llamada.
Oynaşın, oynaşın, hödükler.
Sigan jugueteando, compadres.
Bırak oynasın.
Déjela jugar.
Eğlence içinde oynaşırken... tanrının gazabından korunmak için, aşığı olmayanı mı suçlarsınız?
Que censuráis el amor ligero, Dejad vuestras quejas crueles, ¿ Acaso es un crimen cambiar?
Bırakın o oynasın.
- Vamos...
Diğer çiftliğin adamları vur patlasın çal oynasın eğleniyorlardı... Özellikle de reisleri, Red denilen bir herif -
Así que el grupo del rancho estaba armando jaleo... sobre todo el capataz, un tipo al que llaman Red...
Bırak da bıçağınla büyük çocuklar oynasın.
Deja que los chicos mayores jueguen con tu cuchillo.
Sorumluluk sende olsa bile, genç bir adamın halası briç oynasın diye hukuk kariyerini bitirmesini anlayamıyorum.
Soy incapaz de ver, incluso si ella es tu tía que un hombre tenga un deber moral que lo obligue a abandonar una carrera para proporcionar a su tía una ocasión favorable para jugar brigde.
Bırak burada oynasın.
Déjala jugando por aquí.
Ne yapmasını isterdin, İago'yu mu oynasın?
¿ Y qué otra cosa podría hacer él? ¿ De Yago?
Kadeh tokuşturuyor, vur patlasın çal oynasın cümbüş ediyor. Ren şarabını her devirişinde de davullar, borular kıyameti koparıp ne yaman içtiğini anlatıyorlar âleme.
Se embriaga y brinda, fanfarrón arribista, y cada vez que engulle su vino, rebuznan los timbales y trompetas celebrando su brindis.
Bırakın yaralı geyik gitsin ağlasın Diri ceylan oynaşırken
Dejad al ciervo herido sollozar y que retoce el corzo ileso.
Önce oyununu oynasın.
Que juegue el partido.
Cömerdi oynasın, umutlandırsın ve sonra...
Se hace la dadivosa para alimentar tus esperanzas y entonces...
Buzağıların hepsi kısmen büyüdü, şimdi... köpek yavruları gibi oynaşırlar.
Con todos los becerros a medio crecer... jugando como cachorritos.
Vur patlasın çal oynasın, gününü gün eden bir kadın.
Algo así suelto por ahí afuera.
"Tiyatro sezonunda ne oynarsa oynasın, takdim edilen bu oyun..." "... sezonun en büyük düş kırıklığı olarak dikkate alınmalıdır. "
"Da igual lo que depare la temporada teatral este musical debe considerarse su mayor decepción".
Kendi istekasını getiren adamı oynasın diye ayartmam ben.
Nunca timo a la gente que se trae sus propios tacos.
Elbette. Yoksa yetişkin bir adam neden trenlerle oynasın ki?
¿ Por qué si no iba a jugar con trenes un adulto?
- Bırakın da oyununu oynasın.
- ¡ No había razón para eso! ¡ Son insoportables!
" Vur patlasın çal oynasın Ama ölçüsü kaçmasın
'Armad follón, pero no perdáis el compás
Eleyin kumda oynasın.
Limpiad toda la mugre.
# İşi hep aceleye gelsin Kalp durmasın aptalı oynasın #
Por sus ardores pasajeros y el corazón que divaga
Onlarla oynaşırsın, sonra da...
Uno se divierte con ellas, uno no...
Bütün gece Richard'la bu yüzden oynaşıyor, kömür ateşinde yanıyor. Adamın pestilini çıkarıyor.
Por eso pasó la tarde con Richard.
Vur patlasın çal oynasın biri imiş.
Era un crápula.
Uyacak bir kafa bulun, bir saray soytarısı taksın. Ya da kralı oynasın diye bir meddah. Ama benim değil.
Si encuentra una cabeza a medida, que la adorne un bufón de corte o algún cómico ambulante que haga de rey, pero no yo.
Önce çocuklar oynasın, sonra şampiyonlar.
Dejemos jugar primero a los niños, y luego los campeones.
- Oynasın diye topuğunu ver o zaman.
- dale tu tacón para que juegue.
Aramızda kalsın oynaşıyordu.
Entre tú y yo... Se fue a galantear un poco.
Şimdi Goldstrike'de kadınlarla oynaşıp, yaralarını tedavi etmeye çalışıyorlardır.
Estarán en Goldstrike lamiendo sus heridas en compañía femenina.
Delirmiş olmalıyım! Daha tanışalı bir saat olmadı ama gelmiş burada, çalıların arasında seninle oynaşıyorum!
Te conocí hace sólo una hora... y estoy aquí en el bosque jugueteando.
- Bırak biraz oynasın.
- Deja que se divierta.
New York... savaşlar, vb... bu sırada yunusların yaptığı tek şey, suda oynaşıp, güzel zaman geçirmektir.
Nueva York... las guerras, y muchas cosas más... mientras que todo lo que habían hecho los delfines era retozar en el agua pasándoselo bien.
O dışarı çıksın, golf oynasın, spor yapsın.
El debe salir, jugar al golf, hacer ejercicio.
Bırak oynasın. Seyretmek hoşuma gidiyor.
Déjalos discutir..., me encanta verlos pelear.
# Melekler insin çiftetelli oynasın #
bajarán los ángeles a bailar el tsiftetelli
Nasıl oynarsa oynasın Andersson'u önemsemezsin. Ama sahnenin en uzak yerinde, parmağını bile kımıldatmadan dursa Petterson'u seyredersin.
No te importa lo que haga X, pero observas a Y, aunque no mueva un dedo.
Yaşamın ve ölümün sırrını çaldınız ve kalkmış burada koca memeli bir kız öğrenciyle oynaşıyorsunuz.
Roba el secreto de la vida y la muerte. Y está aquí, revolcándose con una cabeza de chorlito.
Mesela futbolda kırk beş oyuncu aynı anda oynasın.
Como el football me encantaría que todos, los 45 tipos jugaran al mismo tiempo.
Evet, oynasın.
Sí, vale.
Bu onların oyunu, bırakalım oynasınlar.
Es su juego. Deja que lo jueguen.
Aptalca oyununu oynasın bakalım.
Déjale hacer su juego.
Bırakın oynasın.
Déjalo jugar.
Kime oynarsa oynasın. Farkında değil misin? Herif seni öldürecek.
¡ Demonios te va a matar no lo entiedes!
Bir kulağın oynasın, bir tırnağın oynasın.
Menea tu orejas. Menea tus dedos.
Kapıları kapatın üstünede... sadece evinde oynasın soytarı rolünü!
¡ Que cierren las puertas... para que no se ponga en ridículo sino en su propia casa!
Pete, bir maç başlat, adamlar bahis oynasın. Hemen dönerim.
Organiza una pelea para que puedan apostar.
- Annen benim yerime oynasın.
Tu mamá jugará por mí, cariño.
Bırakın bu gerizekâlılar minyatür golf oynasınlar.
¡ Que estos ricos chupapollas jueguen al minigolf!
Bu ligde, bu şakayı her kim oynarsa oynasın, hiç hazır değildir.
Quién haya hecho esa broma, juega en una liga para la que no está preparado.