English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ P ] / Pagar

Pagar traducir español

25,779 traducción paralela
Yine de buna 80 pound veremem.
No puedo pagar 80 libras.
Bende, ben sadece, şuradaki hanım az önce bana baktı.
- Acabo de pagar.
Hayır, idareci ofisine gitmiyorum.
Acabas de verme pagar.
Hayır çünkü ben az önce, sen az önce gördün...
Me has visto pagar ahora mismo.
Karı sana para ödemedi mi yoksa?
Por qué no? ¿ No se acaba de pagar por sexo?
İş bittikten sonra, ödemeyeceğini söyledi.
Después de que todo había terminado, ella dijo que no era va a pagar.
Hey, belki benim şoförüm olup bana yardım edebilirsin, ve ben de vakit ayırdığın için sana biraz ödeme yapabilirim.
Hey, tal vez podrías conducir y me ayude a cabo, y hasta podría pagar un poco de algo por su tiempo.
"Seks için para öder misin" yerine "bakkal alışverişi yapıyor musun?" diye soruyorum.
"De compras en el supermercado" es lo que digo en lugar de, "¿ Quieres que me pagar por el sexo?"
Sigortalı olmak ve faturalarımı karşılayabilmek için iki işte çalışıyor.
Y tiene dos trabajos para poder pagar mis facturas y un buen seguro.
Ne kadar olursa olsun ödeyebilir.
Lo que sea, él lo puede pagar.
Philadelphia 76ers şapkam var bedavaya takabilirsin.
Tengo una gorra de los Philadelphia 76 que podrías usar sin pagar.
Eğer cezanı çekmek istemiyorsan ilk teklifimi kabul et.
Así que si no quieres pagar, entonces acepta mi oferta original.
Bunu gerçekleştirmek için ödememiz gereken bedel her...
Y cualquiera que sea el precio que tengamos que pagar para que ocurra...
Ethan'ın özel okulu ve terapilerini ödemek için fazladan mesai yapıyormuş annesiyle yalnız bırakıyormuş.
Él estaba haciendo horas extra para pagar un colegio privado y terapias a Ethan, dejándola a solas con él en casa.
Evet, faturaları ödemek için kullanılan bu hesap ayrıca Columbia Heights'taki bir ev almak için de kullanılmış.
Sí, y las cuentas que se utilizaron para pagar esas facturas también pagaron esta encantadora casa de mediados de siglo en Columbia Heights.
- Biraz saygın olsun. - İşi sonlanan kişilerin...
Estás recogiendo sus cosas como si la hubieran desahuciado por no pagar el alquiler.
Sana olan borcumu ödemek için elimdekilerden fazlası gerekir.
Pagar... mi deuda contigo exigiría más de lo que poseo.
Hükümetiniz fidye ödemeyi reddederek fakir insanlara sağlık hizmeti sağlamaktan başka bir şey yapmayan üç genç insana sırtını döndü.
Tu gobierno se negó a pagar el rescate, le dio la espalda a tres jóvenes que fueron capturados simplemente por proporcionar atención médica a los pobres.
Peki birileri tüm bu ödemek gerekir.
Alguien tiene que pagar por todo esto.
Senin ev kredinin peşinatı için arabayı satıyoruz.
No necesitamos estacionamiento de todos modos. Estamos vendiendo nuestro auto para pagar el pago inicial de la hipoteca.
Sana söz veriyorum sana yaptıklarının bedelini ödeyecek.
Y te prometo... Que va a pagar por lo que hizo.
Stiks'ten geçebilmek için bozuk paraya ihtiyacı vardır.
Necesitaba monedas para pagar un pasaje para cruzar el río Estigia.
Makarnamı yemen için göze alman gereken bir şey bu.
Es el precio que tienes que pagar por esos macarrones.
McGuire'ye tekrar şantaj yapacaklardır, sonuçta beş milyon ödemeye hazır olduğunu biliyorlar. milyar dolarlık şirketini kurtarmak isteyecektir.
Grandes hackers luego chantajear McGuire quien conocen con mucho gusto pagar cinco millones para salvar a su compañía de mil millones de dólares.
Ordunun örnek çocuğu, lisede orduya gönüllü kayıt olmuş. Kazandığı her kuruşu evinde yalnız yaşayan annesine faturaları ödemesi için göndermiş.
Chico de cartel del Ejército, enrolado directamente de la Secundaria, envió cada centavo a casa a una madre soltera, para ayudar a pagar las facturas.
Bu tesisin maliyeti için bir yol bulmam gerekti ben de müttefikimiz olan Güney Kore'ye çok az bir miktarda sattım.
Necesitaba una manera de pagar por estas instalaciones, por lo que he vendido una cantidad nominal a Corea del Sur, nuestros aliados.
Hesabı alabilir miyim lütfen.
Me gustaría pagar ahora, por favor.
Çok ağır bir bedeli var ama altın değil.
Deberás pagar un precio terrible, pero no en oro.
Vergilerini ödemek ve beyin yemek konusunda endişelenmeK zorundasın.
Usted tiene que preocuparse de pagar los impuestos, comer cerebros.
- Gidip Starlee'yi ziyaret edelim.
- Vamos a pagar Starlee una visita.
Seni içeri sokacağım ama giriş ücretini ödemem, tamam mı?
Te voy a entrar, pero no voy a pagar mi entrada, ¿ cierto?
Onun Niki'ye yaptıklarını ödemesi lazım.
Tiene que pagar por lo que le hizo a Niki.
Görevlerini yerine getirmeye hevesli misin?
- ¿ Quieres pagar tus deudas?
Biri bunun bedelini ödemek zorunda kalır ama.
Alguien tiene que pagar el precio.
Bunların hepsi için parayı nereden bulacaksın?
¿ Cómo vas a pagar todo eso?
Efendim, ödemesini yapmalısınız.
Señorita, tiene que pagar eso.
Zaten vermen gereken parayı vermek seni İsa yapmaz.
Pagar lo que se supone que tienes que pagar no te convierte en Jesucristo.
Frank, haram paranla düğünümüzü ödemiyorsun. Kızı yeni ailesine küstürmüyorsun. Fiona'yı da 500. kez kırmıyorsun!
¡ No vas a pagar nuestra boda con tu dinero fraudulento, y no vas a arruinar su relación con su nueva familia, y no vas a romper el corazón de Fiona otra vez!
Bu yıl hediyelere gücümüzün yetmediğini sanıyordum.
Pensé que no podíamos pagar por regalos este año.
Beni olduğum şey yapan sürtükten bunun acısını çıkaracağımın saf düşüncesi.
¿ Lo que viví? La absoluta certeza que le haría pagar a esa perra por lo que me hizo.
Düzgün gösterecek paraları olmadığından köpek balığını göstermiyorlardı.
No mostraban al tiburón porque no pudieron pagar para hacer que se viera bien.
O serseriler bunu ödeyecek.
Esos gamberros lo van a pagar.
Buz heykellerimin parasını ödemezlerse diye.
En caso de que no me quieran pagar por las esculturas de hielo.
Taşınmayı da kirayı da karşılayamıyorum. - Biraz daha kalmam lazım yani.
No puedo mudarme ni pagar alquiler, así que voy a tener que quedarme un tiempo más.
Beni burada işe alıp geri kalanı için ödeme yapabileceğinizi mi sandınız?
Nos robaron la mitad del algoritmo. ¿ Creen que me van a pagar para que les dé el resto?
Ash Williams çocuklarımı öldürdü şimdi de ona bedelini ödeteceğiz!
Ash Williams ha asesinado a nuestros hijos e hijas, ¡ y ahora vamos a hacerle pagar! ¡ Sí!
Ve... Zulasını tazelemeye parası yetmediğinde bir şey yapardı.
Y solía hacer esta cosa cuando no podía pagar por reabastecerse de drogas.
Sosyal medya bölümü lükse kaçıyor.
La división de medios es un lujo que no podemos pagar.
Bu yüzden zor durumdasınız.
Eso lo tiene que pagar.
Zevkli bir Polinezya havasındaydı ve kültürel olarak kusursuzdu. Senin de beğeneceğinden eminim. Bir suçlu yüzünden ödeyemiyoruz çünkü bizi beş parasız bıraktı.
Un evento polinesio de buen gusto culturalmente preciso, lo cual creo que apreciaría y que ya no podemos pagar porque este criminal nos arruinó.
Görünüşe bakılırsa tam da milyonlar kaybederken karşılayamayacakları kocaman bir parti vermişler.
Parece que mientras perdían millones hicieron una fiesta que no podían pagar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]