Parra traducir español
97 traducción paralela
Yeşil asma yapraklarına sarıldı.
Foie gras en hojas de parra.
Rico Parra adlı bir Kübalı var.
Hay un cubano llamado Rico Parra.
Ama Rico Parra'da bu ticari anlaşma var.
Pero Rico Parra tiene el pacto.
Bu belgelere Rico Parra dışında kimin erişimi var?
¿ Hay otra persona que maneje esos papeles además de Rico Parra?
Luis Uribe, Rico Parra'nın sekreteri.
Luis Uribe, el secretario de Rico Parra.
Küba ve Rusya arasında yazılmakta olan ve görmemiz gereken bir anlaşma var. Rico Parra şu anda...
Hay un acuerdo escrito entre Rusia y Cuba... que debemos ver.
- Rico Parra'yla konuşamam.
- Ahora, Rico Parra está en- - - No puedo hablarle.
Rico Parra'nın Luis Uribe adlı bir sekreteri var.
Rico Parra tiene un secretario que se llama Luis Uribe.
- Senyor Parra'nın sekreteriyle randevum var.
Tengo una cita con el secretario del Sr. Parra.
Eğer Parra'yı röportaj bahanesiyle masasından birkaç dakika uzaklaştırabilirsem çantayı alıp buraya getirebilir misin?
Si alejo a Parra de su escritorio para una entrevista... ¿ puede traer el maletín aquí? - No le dará una entrevista.
- Senyor Parra. - Birkaç dakikanızı alabilir miyim?
Me pregunto si me concedería unos minutos.
Teşekkürler Senyor Parra.
Gracias.
Teşekkür ederim, Senyor Parra.
Gracias.
- Merhaba. - Senyor Parra.
Señor Parra.
Rico Parra hâlen sadık dostun ve koruyucun mu?
Conque Rico Parra sigue siendo tu fiel compañero y protector.
Bunu bir arkadaşımdan duydum. Rico Parra'dan.
Lo supe por tu amigo Rico Parra.
- Tomas, Senyor Parra'ya kahve getirsin.
Dile a Tomás que nos traiga café.
Senyor Parra mı?
La mataron. ¿ El señor Parra?
Bu bana Anchorage'da, Alaska'da ödül olarak verildi.
¿ Ese es mi Premio Hoja de Parra de Oro de Anchorage, Alaska?
Küçük bir öpücükle uçuyorlar.
Les das un beso y se suben a la parra.
Dolma. Zeytinyağı ile yapılır. Yaprağın içinde pirinç konularak sarılır.
Arroz envuelto en hojas de parra y frito en aceite.
Yazık dolmaları lüpletemeyeceksin artık.
No más hojas de parra, no más Dolmades.
Hayır. Ayrı koyacaksın. Asma yaprakları hazır olunca.
No, ponlos por separado cuando tengas listas las hojas de parra.
Müttefik kuvvetlerinin artık sıcak çatışmaya girmeye hazırlandığı o anlarda Chamberlain Kral'a halefi olarak Churchill'i gösteriyordu.
Mientras los Ejércitos Aliados se preparaban para la batalla Chamberlain acudía a Palacio parra dimitir y aconsejar al Rey a que llamara a Churchill.
Biliyor musun Billy verandanın dışına bir asma dikeceğim ve üç tane de sandalye çıkarıp ortadakine oturacağım.
Sabes, Billy pondré una parra una parra de uvas en la veranda y tendré tres sillas y me sentaré en la del medio.
Sarayın bahçesi asma yapraklarıyla ve sarmaşıklarla süslenmişti salkım salkım üzümler, şarap fıçıları.
El jardín de palacio está adornado con hojas de parra y hiedra, y racimos de uvas. Y hay unas cubas de vino.
Dinle, hiç kızıp köpürme.
Cálmate, Marie Christine. No te subas a la parra. - Debo quedarme en Niza.
incir yaprağı çıplak biri için giysi değil midir?
No es una hoja de parra como ropa para el desnudo?
Doldurulmuş asma yaprağı.
Hojas de parra rellenas.
Doldurulmuş asma yaprağı mı?
¿ Hojas de parra rellenas?
Doldurulmuş bir asma yaprağını istiyor muyum?
¿ Qué si quiero meter una hoja de parra rellena a través de mi cara?
Biz Walker'a iyilik olsun diye geldik. Yoksa normalde gecenin bir yarısı gelip paranın yetmediğini öğrenmekten daha keyifli şeyler yaparız, adamım. Çaktın mı?
Mira, la cosa es... que vinimos aquí parra hacer un favor a Walker, ¿ entiendes?
Asmadan kopartılmış taze meyve ve sebze gibisi yoktur.
No hay nada como vegetables frescos y fruta madura de la parra.
Şehirdeki en iyi jogging alanı.
Es el mejor lugar parra correr en Nueva York.
Son incir yaprağı.
Es la última hoja de parra.
Bu binadaki dedikodu kazanını Ernest Julio Gallo kıskanırdı.
¡ Este edificio tiene una parra que Ernest y Julio Galla envidiarían!
Senin için şaraplık üzümlerle yüklenmiş bağlar parıldıyor,
En tu honor, la verde parra da sus purpúreos frutos, el vino espuma y brilla en cubas rebosantes.
Bana mı söylüyorsun? Kurumuş asma yaprağı!
Una insufrible hoja de parra reseca.
Gerçek incir liflerinden yapılmış.
Mi hoja de parra era realmente una hoja de parra.
Birilerini bulduğunuz zaman onlara sarmaşıklı ağacın altında olduğumu söyleyin.
Cuando encuentren a alguien díganle que estoy debajo de esta parra.
Bazen düşünüyorum... "O asma dalını niye çektim?" diye.
A veces me pregunto... por qué jalé esa parra.
Üzüm yaprağı gibi olmuştu.
Era como una hoja de parra estofada.
Yaprak sarması "Ahmet", 3 Euro.
HOJAS DE PARRA "AHMET", 3 euros
Yaprak sarması "Kirianis" 3 Euro.
HOJAS DE PARRA "KIRIANIS", 3 euros
Worldwide Havayolları, 119 sefer sayılı uçuş için son çağrı.
Última llamada parra abordar el vuelo 119 de Worldwide Airlines.
Üzüm toprağını, ve ne deniyordu ona?
La tierra, la parra, ¿ cómo se llama?
Sonra dalından Pinot üzümü yedik.
Y comimos uvas Pinot directamente de la parra.
Bizi barbar zamanlarımıza döndürmek hiç zor olmaz.
no se necesitaría de mucho parra enviarnos hasta los tiempos de los barbaros.
Seth Parra, Bay Ayna
Seth Parra, Bay Mirror.
Pekala, ne yapmamız gereken sırtımızı Seth Parra kurtulmak için deneyin.
Vale, lo que tenemos es que intentar quitarnos a Seth Parra de encima.
Hem de sert darbe ve kötü sürprizler üniversitesinde.
- Mientras tu te bronceabas tu culo peludo en las playas desnudas de Creta, o de donde fuera, bebiendo aguarrás y rellenando hojas de parra con un grupo de pervertidos, yo estaba ahí fuera sacando mi master en la universidad de los tiempos difíciles y las duras sorpresas.