Pavel traducir español
364 traducción paralela
Pavel Kadochnikov.
P. Kadochnikov.
Pavel Massalsky.
P. Masalski.
Pavel Pavlovich, sizi kırmak istemem, ama bence çok gençsiniz.
Pavel Pavlovich, en mi opinión y no quiero ofender, es usted muy joven.
Sorgusu boyunca Pavel Antipov'um, dedi. Strelnikov denince bakmadı.
Interrogándole, pidió ser llamado Pavel Antipov y se negaba a ser "Strelnikov".
- Pavel HORAK Sanat Yönetmeni
- Pavel Horák Director Artístico
Bu yüzden de vekili Pavel'i politikasını devam ettirmesi ve başarıya ulaşması için yetiştirdi.
El viceprimer ministro Pavel... va a sucederle y continuará sus políticas.
Ancak öğrendiğimize göre Pavel, diktatörlük kurmayı ve karşısında olanları ülkeden temizlemeyi planlıyor.
Sin embargo, sabemos que una vez en el poder, será un dictador... y eliminará del país a todo opositor.
Fakat Larya, Pavel'in bu planlarının farkında değil.
Pero Larya no hace caso de lo que dicen de Pavel.
Kabul ederseniz göreviniz Pavel'in Başbakan olmasını engellemek.
Su misión, si decide aceptarla, es evitar que Pavel sea primer ministro.
- İnsanlar böyle şeyleri hisseder, Pavel.
- Hay cosas que se saben, Pavel.
Ya Vekil Pavel?
¿ Y el viceprimer ministro Pavel?
Pavel.
Pavel.
" Siz Milos Pavel, Svardia Cumhuriyeti'ni tüm düşmanlarına karşı...
" ¿ Jura usted, Milos Pavel, defender a la República de Svardia...
İstifanı kabul ediyorum, Pavel.
Acepto su dimisión, Pavel.
Rotopkin'e söyle Pavel'i öldürmüş olmasaydı, bu pisliğe hiç bulaşmayacaktım.
Puede decirle a Rotopkin que si no hubiese tenido tantas ganas de matar a Pavel, yo no estaría en este lío.
Adamın adı Pavel'miş.
Se llamaba Pavel.
Pavel'i öldürmeseydin bütün bunlar olmayacaktı.
Nada de esto habría sucedido si no hubiera matado a Pavel.
Pavel'i ben öldürmedim.
Yo no maté a Pavel.
Pavel'i biz öldürmedik.
A Pavel no le matamos nosotros.
Pavel'in cesedini taşıyordunuz ve...
Estaba recogiendo el cuerpo de Pavel y...
Pavel'i İngilizler öldürdüyse, demek her şeyi biliyorlar.
Si fueron los británicos los que mataron a Pavel, entonces lo sabían.
"Pavel bize her akşam yeni şarkılar öğretiyor."
" Cada noche Pavel nos enseña nuevas canciones.
Pavel, neler olduğunu duydun mu?
Pavel, ¿ has oído lo que pasó?
- Pavel.
- Pavel.
Pavel'in yanında duruyordum ve onun farklı bir şekilde bağırdığını farkettim.
Me quedé junto a Pavel... ¡ y me di cuenta de que estaba gritando algo diferente!
İşte bu Pavel'di.
Ese era Pavel.
Bana Pavel'i hatırlatıyorsun.
Me recuerdas a Pavel.
- Pavel, artık yalnız değilim.
- Pavel, ya no estoy sola.
- Pavel Andreievich.
- Pavel Andreievich.
Kendi haline bak, Pavel.
Mírate tú, Pavel.
Birbirimizi bu kadar yıpratmamalıyız Pavel.
No deberíamos pelearnos, Pavel.
O üniformaya rağmen eski tanıdığım Pavel'i görüyorum.
A pesar del uniforme, sigues siendo el mismo Pavel de antes.
Pavel, sen her zaman böyleydin.
Pavel, siempre has sido así.
Seni arıyordum, Pavel.
Te he estado buscando, Pavel.
Bana Pavel'i bul.
Busca a Pavel.
Bu şekilde Genel Sekreter ile tanıştırdığım kişiler burjuva nasyonalisti olan Bederich Geminder Güvenlik Bakanlığı'ndan J. Pavel ve Karel Svab Dışişleri'nden Bakan Yardımcısı...
Así introduje en la Secretaría General del Partido al nacionalista burgués Bedrich Geminder,... en Seguridad, a Josef Pavel y Karel Svab, en Relaciones Exteriores, al Viceministro...
Beni duyuyor musun Pavel?
¿ Oyes, Pavel?
Pavel ile Mischa'ya bak, Boris ile Dimitry ve Illya ile Sergei.
Mire, Cahvel y Misha... Boris y Demitri, e Ilya y Sergei.
Petrukha'yı öldürdüler, Pavel Artemyich!
Han matado a Petrukha, Pavel Artemyich!
Pavel, inan bana, ben sarhoş olmam.
- Pablo, confíía en mí. - No llegaré al aeropuerto.
Pavel'i yolcu etmeye gelmiştim. Ben evime gidiyorum.
Nosotros despedimos a Pablito.
Pavel'i yolcu etmek için hava alanına gitmiştik.
yo recuerdo todo muy bien. Nosotros fuimos al aeródromo, a despedirnos de Pablito.
Demek Pavel'in yerine ben uçtum. - İçkiyi bırakmalısın.
O sea que, ¿ monté en el avión en lugar de Pablito?
Söyle ona, Pavel ile saunadaydık.
A usted no le preguntamos, ¡ cierre el pico! Nosotros nos bañábamos allí.
- Pavel'i yolcu etmek için.
Para despedir a Pablito.
Pavel bunu yapacaklarını söyledi.
Pavel lo dijo.
- Pavel, sen yarın gel.
- ¿ Qué ocurrió?
- Zili çalan kimdi? - Pavel.
¿ Quién tocó varias veces la puerta?
Pavel, sıra sende.
Pablo, pronuncia un brindis.
Pavel olabilir mi?
¿ Puede ser Pablo quién vuela a Leningrado?
Pavel!
¡ Pablito!