Pazarlik traducir español
43 traducción paralela
Adil pazarlik anlayisiniz nedir?
¿ Cuál es su idea de un trato justo?
Tanrilarla bir pazarlik yapabilseydim dünyadan kaçmak için hiçbir kiyiya yanasmadan.
Si pudiéramos hacer un trato con los dioses escaparíamos del mundo sin atracar en ninguna costa.
sendikanin kullanisli olduğunu belirtti, doğru insanlarla pazarlik yapilabilirdi.
Él decía que los sindicatos eran útiles... y que la situación podía degenerar muy rápido... que hacía falta dialogar, pero con interlocutores válidos. El delegado.
Senin gibi serserilerle pazarlik etmem.
No regateo con renacuajos como tú.
Gelecegine dair bir pazarlik yapti.
Así fue como Miranda pactó la entrada a su propio futuro.
Anlasmak isteseydim, sence Sugar'la pazarlik etmez miydim?
Si quiero un trato, porque no lo hago con este tipo.
Hayir, anlamiyorsun. O adamla pazarlik edemezsin. Parayi geri versen bile, canini siktigin için seni öldürür.
No, no entiende... no puede hacer tratos con él, aun cuando le dé el dinero lo matara solo por ser un inconveniente.
Ama senin pazarlik becerinle onu 400'e çikartiriz bence.
Pero creo que con tus habilidades de negociación puedes conseguirme 400.
Pazarlik ederiz.
Es negociable.
Burada pazarlik masasindayim. Bu isi basarmalisin.
Tienes que llevar a cabo la misión.
Sivil kıyafet giyiminde anlaşma PAZARLIK EDİN!
"... de acuerdo con las ropas civiles. NEGOCIAR "
Pazarlik yapmak Rusya seferinin büyük bir basarisizlik oldugunu kabul etmek olacakti.
Negociar significaría reconocer que la campaña en Rusia fue un fracaso enorme.
Pazarlik. Ne oldu?
- Una ganga. ¿ Qué pasó?
Rehineler icin pazarlik eden ben degildim.
No manejé las negociaciones ;
Pazarlik için elimizde üç Stark vardi.
Teníamos tres Stark para negociar.
Babamin seninle pazarlik yapacagini mi saniyorsun?
¿ Crees que mi padre va a negociar contigo?
Starklar'la pazarlik etmeyi seçersek kiz önem kazanacak. Onu kim bulursa...
Si elegimos negociar con los Stark, la chica tendría algún valor.
Çünkü Renly Baraseon ile pazarlik yapmani istiyorum... 100.000 kisilik bir ordu topladi.
Porque necesito que negocies con Renly Baratheon. Ha congregado un ejército de 100.000.
Böyle pazarlik edemezsin hele ki bütün krallik böylesine bir tehlike içindeyken.
No puedes regatear con esto, no cuando el reino entero está en peligro.
Pazarlik gibi düsün.
Es una negociación.
Kuskusuz, beni pazarlik konusu yapmayacagini umarim.
Pero, por supuesto, espero que no comercies conmigo.
- Pazarlik payi yok mu?
- ¿ Sin devolución? - Sin.
Bok yemek için pazarlik etmissin meger.
Masticas un negocio fresco, solo para tragar mierda reseca.
Onunla karnimizi doyurmak için pazarlik yapacagim.
Con él, estableceré un comercio que nos verá alimentados.
Kilikyalilarla yapilan pazarlik istendigi gibi sonuçlanirsa beni sizden çok uzaklara götürecek bir yolculuga çikacagim.
Si tratar con los cilicios acaba como desean me compraré un pasaje muy lejos de su puta presencia.
Shettrick pazarlik yapmayi seviyor.
A Shettick le gusta negociar.
su anda savciyla uyusturucu kralini ele verme konusunda pazarlik yapiyor.
Está cerrando un acuerdo con la fiscal ahora mismo para entregar a su traficante de drogas.
- Saliverilmen için bir pazarlik olmayacak.
No se negociará tu liberación.
Kabul et ya da yok ol, pazarlik yok.
Lo tomas o lo dejas, ¡ no negociable!
Kimseye soyleme. Yoksa bir daha adam gibi pazarlik yapamam.
No le digas a nadie o jamás podré volver a regatear.
Seninle pazarlik edecek durumda degilim.
No tengo nada que ofrecerle, ¿ verdad?
Harika bir pazarlik.
Esto es una ganga.
Sana o kadar kizginim ki zar zor konusuyorum. su anda burada olmamin sebebi seninle pazarlik yapmak ya da seni kinamak degil ne olursa olsun hiçbir kosul altinda o kiza zarar vermiyorsun beni duydun mu?
Estoy tan enojada contigo que apenas puedo hablar pero aquí estoy, y es para decirte no para negociar contigo ni para avergonzarte sino para decirte que bajo ninguna circunstancia lastimarás a esa chica, ¿ me entendiste?
Pazarlik kozu diye bir sey duydunuz mu?
¿ Han oído hablar alguna vez de monedas de cambio?
su an elimizde tüm pazarlik kozlarinin en büyügü duruyor.
Lo que tenemos aquí es la madre de todas las monedas de cambio.
PAZARLIK - ve karşılığında, kızımızı Katolik okuluna göndereceğim.
NEGOCIACIÓN - y a cambio, mandaré a nuestra hija a una escuela católica.
Belki onun için pazarlik edebiliriz, iyi para edebilir.
Tal vez podríamos intercambiarlo, se vendería por un buen precio.
40 yillik fakir gibi pazarlik ediyorsunuz...
Estás negociando como si fueras a comprar vegetales.
EDINBURGH PAZARLIK MAĞAZASI
TIENDA DE DESCUENTO DE EDIMBURGO
Pazarlik numarasiydi.
Fue un truco de negociación.
PAZARLIK Vazgeçme.
No te rindas.
Yani, seni pazarlik konusu yapabilirim?
¿ Quieres decir que puedo comerciar contigo?
pazarlık 23
pazar 161
pazartesi 216
pazar günü 59
pazartesi mi 18
pazartesi görüşürüz 74
pazartesi sabahı 26
pazar mı 17
pazar 161
pazartesi 216
pazar günü 59
pazartesi mi 18
pazartesi görüşürüz 74
pazartesi sabahı 26
pazar mı 17