Pişmanım traducir español
2,805 traducción paralela
Hiç olmadığım kadar pişmanım.
Lo he lamentado desde entonces.
Şiddetten ötürü pişmanım.
Lamento la violencia.
Bunun için pişmanım...
Eso es lo que lamento.
Tamam, eğer bu dün akşamla ilgiliyse Yaptıklarımdan dolayı çok pişmanım.
Vale, si esto es por lo de anoche, estoy totalmente arrepentida de mis acciones.
Hayatını kurtardığım gün için pişmanım.
Lamento el día que salvé tu vida.
Yaptıklarım için çok pişmanım.
Y sinceramente lamento mis acciones.
Yaptıklarım yüzünden çok ama çok pişmanım.
Me arrepiento mucho de lo que he hecho.
- Ben olmadım ve hâlâ da pişmanım.
- Yo no lo hice y aún lo lamento.
Daha makul bir çözüm için farklı bir yolu seçmediğim için pişmanım.
Lamento no haber tomado un camino diferente para llegar a una solución más agradable.
- Tamam, sorduğuma pişmanım.
Perdón por haber preguntado.
Sadece saldırıyı ben uygulamadığım için pişmanım.
Solo lamento no haber cometido yo el atentado.
Yaptığım hatalardan dolayı pişmanım.
Siento los errores que cometí.
Bu olağanüstü yetkileri sana verdiğim için pişmanım.
Me arrepiento de haberte dado esos extraordinarios poderes.
Çocuklardan oluşan bu orduyu emrine verdiğim için de pişmanım.
Me arrepiento de haber dejado que este ejército de niños se fuera de las manos.
Ve bi keresinde sana uyurken sırt masajı yaptığım için de pişmanım.
Me arrepiento de haberte dado ese masaje para adultos no solicitado cuando estabas dormido aquella vez.
Pişmanım.
Y me arrepiento.
Gittikten sonra yaşanan olaydan dolayı pişman oldum onun için el ilanlarından birini çöpten çıkarıp bir göz attım. Bilin bakalım ne oldu?
Después que se fue, me sentí mal por todo así que alcé uno de los panfletos de la basura y lo miré.
Bugün hayatımın geri kalanında pişman olacağım bir şey yaptım.
Hoy hice algo que lamentaré por el resto de mi vida.
Hepimiz pişman olacağımız şeyler yaptık.
Todos hicimos cosas que lamentamos.
O yüzden şimdi... Şimdi sana pişman olacağım bir şey söylemek istemiyorum.
Por lo tanto ahora, no quiero no quiero decirte algo de lo que me arrepentiré.
Ona daha iyi davranmadığım için beni pişman etti.
Me arrepiento de no tratarla mejor.
Pişman mısın?
¿ Y lo lamentas?
Yaptıklarınızdan ve bugün burada olmaktan pişman mısınız?
¿ Lamenta algo de lo que hizo?
Şimdi ise Qarth'ın en zengin adamıyım. Pişman da değilim.
Ahora soy el hombre más rico en Qarth sin arrepentimientos.
Pişman olacağımız şeyler yapmayalım.
Antes de que hagamos algo de lo que nos arrepientamos.
Ama pişman olmadığım tek şey seni ve Juliet'i sevmekti.
Pero lo único de lo que no me arrepiento... es de quererte. Y a Juliet.
Yaptım ve pişman oldum.
Lo he hecho, y me arrepiento.
Onlar için pişman mısın?
¿ Los lamentas?
Pişman olacak mısın?
¿ Cómo te arrepentirás de esto?
Yaptığım şeyden artık utandığımı ve pişman olduğumu mu sanıyorsun, rahibe hanım?
¿ Cree que estoy llena de vergüenza y pesar por lo que hice, Hermana?
Hiç pişman olmadım.
Yo no lo he lamentado un minuto.
Büyük ihtimalle buna pişman olacağımın farkındayım tamam.
Me doy cuenta de que lo más probable es que me arrepienta de esto, está bien.
Ve bunun için yaşamımın kalanında pişman olacağım.
Y me arrepentiré por eso el resto de mi vida.
Pişman olacağım çok şey yaptım, ve değişemem nereden geldiğim, ne olduğum Yeni bir hayata başlamak istiyorum.
He hecho muchas cosas de las que me arrepiento, y no puedo cambiar de donde vengo o lo que he hecho, pero estoy intentando empezar una nueva vida.
Dün gece pişman olacak kadar sarhoş oldum ve birisiyle yattım.
Anoche, por desgracia, me emborraché mucho y me acosté con alguien.
- Öldürdüğüne pişman mısın?
¿ Te arrepientes de matarlo?
Ama sonra yorumlar başladı... başına gelenleri nasıl "hakketiğini" ve beni aradıklarına nasıl pişman olduklarını çünkü şimdi seninle "sıkışıp kaldığımı" söylediler.
Pero después empezaron los comentarios... de cómo te "merecías" lo que pasó y lo mucho que lamentaban haberme llamado porque ahora estaba "atrapada" contigo.
Pişman olmayacağımı umduğum bir şey
Algo de lo que espero no arrepentirme.
Pişman olduğum bir şey yaptım zaten.
Ya hice algo de lo que me arrepiento.
Ray Fiske kendini vurduktan sonra, bana pişman olup olmadığımı sormuştun.
terrible suposición falsa. Luego de que Ray Fiske se disparó a sí mismo, me preguntaste si me arrepentía de lo que hicimos.
Seni bu takıma alarak bir risk aldım ama artık bu kararımdan pişman olmaya başladım.
Me esforcé para conseguirte una plaza Tanto este equipo como yo nos empezamos a arrepentir de esta decisión
Bana saldırdığın için pişman mısın hödük?
¿ Ahora te arrepientes de atacarme, pueblerina?
Bir konferans için şehir dışındayım dışarı çıkayım dedim ama şimdiden pişman oldum.
He venido desde fuera para una conferencia, quería salir, y ya me estoy arrepintiendo.
Ash, Bana pişman olacağım şeyler yaptırma!
¡ Ash, no me hagas hacer algo de lo que me arrepienta!
Seni bu takıma alarak kendimi riske attım. Ve bu kararımdan da pişman olmaya başladım.
Me fui por las ramas poniendote en este equipo y me estoy empezando a arrepentir de esa decisión.
Duymamış, görmemiş gibi yaparsam pişman olur normale döner sandım.
Pensé que podía fingir no ver ni oír nada. Que él se arrepentiría y volvería a la normalidad.
Seni pişman etmeyeceğim, bırak yapayım, lütfen
No lo lamentaras, por favor dejame hacerlo.
Sanırım sonradan pişman olacağım, ama. seni sıkan şey her neyse konuşmak ister misin?
Sé que voy a lamentar esto después, pero, ese asunto que te estás guardando, ¿ quieres hablarlo?
Onu dinleyip destek olmadığım için pişman olduğumu söyledim.
debería haberlo escuchado, y cubrirle la espalda.
Yaptığım için pişman da değilim.
No siento lo que hice.
Gerçekten de onun daha sonra pişman olacağı bir karar vermesine engel olmaya çalıştığımı düşünüyordum.
Realmente creí que estaba ayudándola, como si estuviese evitando que ella tomase alguna... decisión de la que se iba a arrepentir.