Programlar traducir español
2,413 traducción paralela
Alan Whicker... Adam yıllar önce buna benzer seyahat programları yapmış.
Alan Whicker hizo todos estos viajes mucho antes que yo.
Dün gece televizyon izlerken bir de baktım ki alakasız uydu kanallarından biri Chicago'nun yerel haber programlarından birini yayınlıyor.
Anoche, estaba viendo la televisión, y resulta que, algún canal satélite cualquiera sintonizó un telediario local de Chicago.
Şu eğitici televizyon programlarından biri.
Es uno de esos programas educativos.
Ebeveynlik eğitimi üzerine olan programlar mı var? Hayır... Sadece çocuklar için olanlar.
¿ Hay programas que enseñan habilidades para padres? Oh, no... habilidades para niños.
Evet, onların bir tür yaz programları var, ben de gitmek istiyorum.
Sí, tienen ese... programa de verano del tipo del que quiero asistir
Komedi programları bile korkutucu ve tehditkâr. Bu Casey'nin şarkısı...
Incluso sus comedias son tenebrosas y extrañamente amenazadoras.
Alman televizyon programlarını açıklayan bir şey bulmamız gerek.
Tenemos que encontrar algo que explique el programa de televisión alemán.
Islahevlerini de psikiyatrik programları da yakın zamanda bırakılan ya da kaçan çocuklar için araştırın.
Revisa centros de detención juvenil y programas psiquiátricos para jóvenes que han escapado o han sido liberados recientemente.
Evet, çünkü ne zaman yemek programlarını izlesen bütün gece uyumayıp onların yaptıklarını yapmaya çalışıyorsun!
Si, ¡ porque cada vez que miras esos programas de cocina te quedas despierto toda la noche tratando de copiar todo lo que ellos hacen!
Tüm programlarımı hatırladığını söylemiştin.
Dijiste que recordabas todos mis programas.
Birbirinizin programlarından haberdar olduğunuza göre çok yakın olmalısınız!
Oh, saber el horario de la otra persona, ¡ deben de ser muy cercanos!
Başbakan Kim, NPA'yı ziyaret etmek için sabahki programlarını iptal etti.
El Presidente Kim canceló sus compromisos de la mañana para visitar la ANP...
Gelecek Çarşamba'ya programlarınızı boşaltın lütfen. Çarşamba mı?
El próximo miércoles, todos tendrán ese día libre.
Provalara gelmesini engelliyor ve aynı vakitlere başka programlar ayarlıyor.
Yu Ra. Ha pasado tiempo desde que nos vimos.
Bana, senin için, Saddam'ın Kitle İmha Silahları, programlarıyla ilgi olan bir hikayem var dedi.
Me dijo que tenia una historia sobre la verdad de los programas ADM de Saddam.
Ben, ulusal sosyal programlar hakkındaki makalem nerede?
Está de acuerdo. ¿ Y mi artículo sobre los servicios?
Sosyal programlarınız diğer ulusal politikalarınız kadar destek görmüyor.
Los servicios no van igual de bien que el resto de la política interior.
Aynı programlar, cezaevinde de var.
Un programa de rehabilitación también toma tiempo.
- Tüm sabah programları. CNN, CNBC...
- Todos los programas matutinos.
Askıya alınmış programlar.
El programa espacial ruso.
Bitirilmiş uzay programları.
Programa espacial de los extremos.
Babam ve diğerleri, Amerikan ve Rus uzay programlarını kapatmışlar.
Por lo tanto, él y los demás cierre de la American y los programas espaciales rusos.
Gün boyu kanepede yatarak kadın programları seyrettiği için ona müdahale terapisi yaptılar, şimdi çocuk eczanede çalışıyor ve eve çıktı.
La pasaba tirado en el sofá viendo la televisión todo el día... pero le hicieron una intervención... y ahora trabaja en una farmacia y tiene un apartamento.
Ben ummam Craig. Programlarım.
Entonces usted puede apagar... si no como se esperaba.
Biliyorsun ki, sana yardımcı olabilecek programlar var.
¿ Sabes? Hay programas que te pueden ayudar.
Ra.One'ın son programları ana bilgisayarda olması gerekiyor..
Ra.One es el último de los programas que debe estar en el ordenador central.
Rahatsızlık yaratıcı programların kralıyım.
El rey de la telebasura.
İzleyicilerin herhangi bir diyet ya da egzersiz programına başlarken ya da programlarını değiştirirken kendi sağlık koşullarına göre profesyonel tavsiye almaları gerekir.
Los espectadores deben solicitar una opinión profesional... para cualquier condición médica... o antes de iniciar o modificar cualquier ejercicio o plan de dieta.
Ama harika programları var.
Pero tienen un gran programa.
Devletin deneysel yazılım programlarını hackliyorum, tamam mı?
Viejo, estoy metiéndome en los programas de software experimentales del gobierno, ¿ sí?
Egzersiz programlarına bakıyordum da...
- Qué bueno. - Estaba viendo sus ofertas... - Si...
Depremler, seller, realite programları.
Terremotos, inundaciones, reality shows.
Radyo programları ve çizgi romanların hazırlanmasına katkıda bulunuyorsunuz.
Pero participó en la realización de programas de radio y cómics.
Üç haftalık yatılı programları var. Sonrasında da ne zaman ihtiyacım olsa yardımcı olacaklarmış.
Tienen un programa de hospitalización de tres meses seguido de cuidados continuos tanto tiempo como necesite.
Peki, o iş biraz riskli. Federal ve yerel yüz tanıma programlarını taratın.
- La posibilidad es mínima pero cotejen su rostro con las bases de datos nacionales.
Çeşitli radyo programlarının kayıtlı olduğu 200 kaset için aldım.
Porque me traje 200 cassettes con distintos programas de radio que tuve.
Bence içlerinde hiç duymadığın programlar vardır, Luciana.
Hay programas que creo ni siquiera escuchaste, Luciana.
HBO kanalını ve getirdiği müthiş, orijinal programları kaybedebilir.
Podría perder HBO y su encantadora programación original.
Kalinda çeteden korunma programlarını araştırsın ve beni haberdar edin. Evet...
Sí.
Gündüz programlarını sevmeye başladım.
Ya me gusta la TV matutina.
Öyle programlar bu sektörün can damarıdır.
Los programas como ese son el alma de esta industria.
Ben senaryolu programların yeni altın çağında olduğumuzu düşünüyorum.
Bueno, me gusta pensar que estamos en una nueva edad de oro de la televisión guionizada.
Doğal felaketler için ünlülerin yardım toplama programları.
Galas benéficas por desastres naturales.
O yardım toplama programlarını tüm kanallar aynı anda yayınlarlar, bu yüzden kimsenin avantajı olmaz.
Todas las cadenas emiten esas galas al mismo tiempo, así que nadie consigue ventaja.
Evlilik programlarındaki bekar gibi hissediyorum.
Mirense todos ustedes tratando de impresionarme. Me siento como "el soltero".
Bildiğim tüm şifre kırıcı programları denedim ama nafile.
Le he metido todos los descifradores de código que conozco, pero hasta ahora no he podido descodificarlo.
Ofisimin önünde bütün programları niye iptal edildi diye şikayet eden bir sürü insan var.
Vino un montón de gente a mi oficina a quejarse de que le cortaron los programas.
Park ve Sağlık Departmanları egsersiz programları için sürekli birlikte çalışıyor.
Parques y Salud trabajan juntos en programas en exteriores... -... y de ejercicio. - Ann podría hacerlo.
Sen radyo ve televizyon programları yaptın.
Tú tenías un programa de radio y de televisión.
Programlar çakıştı!
¡ Las agendas se sobreponen!
Sabah programlarına çıkacaksınız, falan filan.
Saldrán por "Good Morning LA".