Proto traducir español
89 traducción paralela
proto-proton dağıtıcı aleti?
¿ El aparato dispersador de protones?
Bayanlar ve baylar, Sanırım hepiniz bilimsel telgrafımızdan Dr Radcliffe'ın proto-proton dağıtma deneylerini duydunuz.
Damas y caballeros, seguro que todos han oído hablar en el mundillo científico del dispersador de protones del Dr. Radcliffe.
Bu bir proto-insan.
Un protohumano.
Kabileler, onun iyilik ve ışık saçan gücü etrafında organize oluyorlardı.
El fuego, con su fueza vital, era el núcleo de las comunidades proto-hominidas.
Protoculture.
"Proto cultura"
Protoculture?
¿ "Proto cultura"?
Mikro-Dünyalıların, Proto-Kültürü keşfetmiş olmasından korkuyorum.
Temo que los Micronianos hayan descubierto la Protocultura.
- Proto-Kültür hakkında bildiklerinizi anlatın.
– Dígannos qué saben de la Protocultura.
Bu Proto-kültürün bir sonucu mu?
¿ Este es el resultado de la Protocultura?
- Proto-kültür mü? - O da ne?
– ¿ Protocultura?
Şu bahsedip durdukları Proto-kültür meselesini bilmek isterdim!
Yo querría saber qué es esa Protocultura de la que tanto hablan.
Bize Proto-kültürün ne olduğunu açıklayabilir misiniz?
– ¿ Que ocurre? ¿ Podría explicarnos lo que es la Protocultura?
Proto-kültür, atalarımız tarafından geliştirilen Robo-Teknolojisinin özüdür.
– ¡ Sí, señor! La Protocultura es la esencia de la Robotechnología, desarrollada por nuestros ancestros.
Ama Proto-Kültür sayesinde evrim geçirdik.
– ¿ Éramos como ellos?
Leibnitz bütün dillerin tarihsel olarak belli bir kayıttan değil de tek bir proto dilden geldiklerini ortaya koymuştu.
Leibniz presentó la teoría de que todas las lenguas proceden no de una fuente históricamente documentada, sino del protolenguaje.
Bir proto-yıldız bulutu araştırması.
El estudio de una nube protoestelar.
Bir proto-gezegeni yerlerini daha iyi gizleyebilmek için... yaşanır hale getirmişler.
Crearon un protoplaneta en este sistema para hacer imposible su localización.
Tabi, hemen geliyor şekerim.
¡ Proto estaré ahí con su té!
Jugendstil, Proto-Modern tarz.
Jugendstil, protomoderno.
Şu anda iyi bir kanıtımız var, bu fotonik oluşumlar proto yıldızının içinde yaşıyorlar- - zekaya sahip bir yaşam formu.
Hay pruebas de que seres fotónicos viven en esa estrella. Formas de vida inteligentes.
Duyar duymaz geldim.
Vine tan proto como lo oi.
Endişelenmeyin Prenses, yakında evinizde olacaksınız.
No se preocupe, Princesa, proto estara en casa.
Proto-generation başlatılıyor.
Iniciando generación de la puerta.
Dinleyin, millet. Proto-kan stoklarını kontrol edin.
De acuerdo, escuchen, revisen los bancos de protosangre.
Proto-nebulanın genişleme oranını önceden bilebilmek içi sadece bir saatli zamanım var, yoksa Janeway bu araştırmanın fişini çekecek. Sakıncası var mı?
Tengo una hora para saber la forma de predecir el nivel de expansión de esta protonébula o Janeway va a dar la orden de cancelar toda la investigación.
Protoenerjik yemeğiniz.
Su comida proto-energética.
Bu protoenerjik yemek bana yeniden güç verdi.
¡ Esta como proto-energética me ha dado nuevas fuerzas!
sanki bir erken kurt deliğine yakınlaşmış gibi.
Casi como si hubiesen estado cerca de un.... proto-agujero de gusano.
Erken-kurt deliği?
¿ Proto-agujero de gusano?
Bir kaç yıl önce, Al-Batanide bir bilim adamıyken....... yoğun bir proto nebulayı incelemeye çalıştık. İncelmelerimizi tamamen sonuçsuz bıraktı.
Hace un tiempo, cuando era oficial científico en el Al-Batani, tratamos de navegar por una densa protonébula que nos detuvo por completo.
Ve aynı zamanda bir Vulkan dram ası olan Ateş Ovalarının Çarpışmasını getirdim.
Oh, tambien he pensado que podrías disfrutar de un recital de un drama clasico proto-Vulcano,
En eski kaynak Proto-Bantu.
La más antigua es el protobantú.
Diğer yandan geçen hafta yeni oluşan bir yıldızla karşılaşmıştık hatırladın mı? Evet.
y por otro lado... ¿ Recuerda esa proto-estrella que vimos la semana pasada?
Demek istediğim, bir solucan deliğinin içinde dört kez uçtum ve sadece bir solucan deliği de değil oluşum içerisindeki bir solucan deliğinden de.
El caso es... he volado a través de un agujero cuatro veces y no solo de un agujero... sino de un proto-agujero
Komutan Chakotay'ın paleontoloji dersinden... ilk insanımsı kültürler hakkında bir rapor.
Un reporte en culturas proto-humanoides... para la clase del paleontología del Comandante Chakotay.
Bunun anlamı, insanoğluna proto-kültür müdahalesi hipotezini doğrulamak için burada olduğun mu, Aries-senpai?
Aries Senpai?
Ve eğer bu benim ilaçla sersemletilip bir sürü salakla başbaşa bırakıldığım bir çeşit münasebetsiz son sınıf şakasıysa ailem bütün Sunnydale'e dava açar. Anlaşıldı mı?
Y si ésta es alguna novatada de segundo año donde me drogan y quedo con un montón de proto perdedores, entonces mis padres van a demandar a la población entera de Sunnydale. ¿ Entiendes?
Serebral ve kardiyak aktivitelerimizi askıya alacaksın ve ve bizi koma durumuna sokacaksın.
Vas a suspender la actividad cerebral. cardiaca y pulmonar... para inducir un estado proto-comatoso.
Şimdi ise karşımızda proto-insan sibernetik savaşçılar var.
y ahora tenemos luchadores ciberneticos.
Bu saçmalıkların yarısı eski dilde yazılmış, eski iblis çivi yazısıyla. Ve kaba olmak istemem ama sanırım öteki yarısı da karalamadan ibaret.
La mitad de esta basura está escrita en algún arcaico proto cuneiforme demoníaco, y no quiero ser rudo, pero creo que la otra mitad sólo son garabatos.
Eski Tawarick.
Creo... que es proto-Tawarick.
Böylece bu proto fetüsü gebeliğin başlamasından önce yedi devreye kadar saklayabiliyor.
Ella puede almacenar los proto-fetos unos 7 ciclos antes de producirse la gestación
Daha önce proto-plastik hücre süspansiyonu üzerince çalıştın mı?
¿ Haz experimentado con suspensión de protoplastos?
Bana anlamlı gelen tek izah, proto-bilincin, platonik değerlerin, iyinin ve doğrunun uzay-zaman geometrisinin bu temel düzeyinde varolduğu ve bunlara açık olursak eylemlerimizi etkileyebileceğidir. Bu bizi diğer tüm varlıklara ve de evrene bağlar.
Para mí, la única que tiene sentido es que... la protoconciencia, los valores platónicos, la bondad, la verdad... existen en este nivel fundamental de la geometría del espacio-tiempo... y pueden influir nuestras acciones si estamos abiertos a ellos... y nos interconecta con todos los otros seres... con el universo en general.
Ön gerçekliğe ait bir zemin. İzlediğimiz hikayeden, alnatıcı gerçeklikten daha yoğun bir gerçeklik.
Y ese fondo, de proto-realidad, es un real más denso, más fundamental que la realidad narrativa, que la historia que observamos.
Proto.Gücü aç ve perdeleri kaldır.
Proto. Reactiva la alimentación y abre las persianas.
Kuklacı "... uzun zaman önce tetiği çektirirdi.
El Titiritero. Si quisiera matar a Proto, hubiese hecho que halara el gatillo hace mucho tiempo.
Proto'yu analiz odasına götürün.
Lleven a Proto a la sala de análisis.
Ve Proto-Kültür hakkında bildikleriniz nedir?
– ¿ Qué saben de la Protocultura?
Ve bu, sadece Proto-kültürün yardımıyla yapılabilir.
Eso sólo podría lograrse con Protocultura.
Ama Mikro-Dünyalılarla yapılan savaşlar sırasında Proto-Kültürün sırrı kayboldu.
– Sí, pero con la Protocultura pudimos evolucionar. Pero luego de varias guerras contra los Micronianos... –...