Question traducir español
69 traducción paralela
Neredeyiz?
¿ A dónde estamos? That is the question, ¿ Eh?
"And I know he'll have a question or two..." "...
"And I know he'll have a question or two..."
Bilemezdin tabi, ama annen yeni bir diyete başladı. Bunun gibi yağlı yemekler söz konusu değil.
No habia forma de que tu no lo sabias, pero en la nueva dieta de mama, la grasa asi esta fuera de question.
Güzel bir soru, that is a very good question, Arthur Clarke cevaplasın.
Ésa es una muy buena pregunta.
That question is always on your lips
Esa pregunta esta siempre en tus labios.
Sanırım bir tek onları biraraya getirmek kalıyor...
Creo que sólo es question de unirlas...
- Encore une question, s'il vous plaît? ( Bir soru daha sorabilir miyim, lütfen? )
Sólo una pregunta más,
İtiraz ediyorum--question calls for a conclusion... on the part of the tanık.
Objeción — la pregunta llama a una conclusión... por parte del testigo.
The question is : are you?
La pregunta es, ¿ lo estás tú?
Yemek pek umrumuzda değil, aslında.
It's not a question of dinner.
- Benim yaşlı mesanem hakkında bir soru.
- A question about my old bladder.
Önemli olan bu.
"That is the question", ¡ ja!
Büyüdüklerinde çocuklarımın, küçük bencil domuz olmalarını istemiyorum.
# Can you repeat the question?
Artık patronum değilsin
# Can you repeat the question? # You're not the boss of me now
"Otoriteyi Sorgula"
"Question Authority." ( Cuestiona la autoridad )
Asıl soru tüm sorularımızla ve sorularla mücedele edip edemeyeceğimizdi. with the whole question of "Us and Them"
El meollo de la cuestión es si somos o no capaces de tratar el tema del Nosotros y Ellos.
beynine ne kadar kan giderse o da o kadar iyi çalışır.
Mas sangre tienes, mejor va Es una question de estimulacion
Mülteci olmak demek... bir hiç olmak demektir.
Ser un refugiado es lo mismo que no ser nada. that is the question "ser o no ser. " To be or not to be...
Question?
Question.
"64,000 Dolarlık Soru" nun sponsor getirisi 80,000 dolardan fazla ve sizin yaptığınızın üçte birine maloluyor.
Sixty-Four Thousand Dollar Question aporta 80000 en publicidad... y cuesta un tercio de lo que cuestan ustedes.
Görünüşe göre Question haklıydı.
Parece que Question siempre estuvo en lo cierto.
Tüm zamanların en çirkin insanı olmuşsun, Question.
Adiós. Tú debes ser el tipo más feo de todos los tiempos, Question.
Bunu neden yapıyorsun, Question?
- ¿ Por qué haces esto, Question?
Önce Question'a, cebine ne koyduğunu sormalıyız.
Tenemos que preguntarle a Question qué acaba de recoger y guardar en su bolsillo.
Arabayı durdur, Question. Kenara çek.
¡ Detén el auto Question y hazte a un lado!
Soru ve Avcı yüksek güvenlikli bir Cadmus bilgisayarından dosyalar kopyaladı.
Question y Huntress copiaron archivos de un terminal de alta seguridad de Cadmus.
Bana verilen emirler Soru'yu bu tesisten çıkarmanızı önlemek.
Mis órdenes es evitar que saquen a Question de estas instalaciones.
Ne oldu Soru.
¿ Qué pasó, Question?
Giderken Soru ve Yüzbaşı Atom'u da yanında götürdü.
Cuando se fue, se llevó a Question y al Capitán Atom con él.
Güvenliğin sürekli ihlal edilmesi çok kötü bir de Soru elde ettikleri ile yine ortalıklarda ve ne öğrendiğini hala bilmiyoruz.
Las continuas rupturas de seguridad están bastante malas. Pero ahora Question está de vuelta en la Liga... -... y aún no sabemos qué es lo que sabe.
Onlar zorla girip onu kaçırdı ve bir saat sonra gökten ölüm yağdı.
Nosotros capturamos a Question, ellos lo sacaron y una hora después la muerte desde arriba.
Bizler Question'ı yakaladık. Onu kurtardılar ve bir saat sonrada, bize ölüm saçtılar efendim.
Nosotros capturamos a Question, ellos lo sacaron y una hora después la muerte desde arriba.
Adamınız Qestion'ı kaçırdığımız için bir tür misillemeydi.
Fue una represalia por capturar a su hombre, Question.
Ben Question'ın araştırmasını öneriyorum.
Tengo a Question investigándolo y- ¡ No a ese chiflado!
Biraz fazla derinlere daldığını kabul ediyorum ancak Luthor'un, Cadmus'la gizli bağını ortaya çıkarabilecek biri varsa o da Question'dır.
Pero si alguien puede encontrar el vínculo escondido entre Luthor y Cadmus es él.
Bu akşamın Soru Sor programı İslami gücün gezegenin yönetimini ele geçirip geçirmediği ve Batılı hükümetlerin bunun olmasına ne derece izin verdiği sorusunu ele alıyor.
Esta noche en Ask The Question nos preguntamos si el poder islámico se está apoderando del planeta, y hasta dónde los Gobiernos Occidentales están dejando tranquilamente que eso suceda.
İyi akşamlar, tek uluslararası "Soru Sor" programına hoş geldiniz.
Buenas noches y bienvenidos a esta versión internacional de "Ask the Question".
"Soru Sor" programı stüdyosunda, hepsi silahlı iki erkek ve bir kadın...
En el estudio de "Ask the Question", dos hombres y una mujer, armados con pistolas...
Bu akşam, "Soru Sor" programı İslami gücün gezegenin yönetimini ele geçirip geçirmediği ve Batılı hükümetlerin bunun olmasına ne derece izin verdiği sorusunu ele alıyor.
Esta noche "Ask the Question" se enfrenta a la pregunta de si el poder islámico va a apoderarse del planeta, y por qué los gobiernos occidentales están dejando tranquilamente que pase.
- Hayır.. Seninle çıkmayacağım. - That's not my question.
- Esa no es mi pregunta sino la de la niña.
It's not a question whether you approve or disapprove.
No es cuestión de que lo apruebes o lo desapruebes.
... any question you might have. Ve lütfen beni aramaktan veya bana direkt mail atmaktan çekinmeyin.
Y por favor, no duden en llamarme o mandarme un correo electrónico.
Bu soruya bir cevabin var mı?
Do you have an answer to that question?
İster misin soruyorum
"La question c'est voulez-vous".
İster misin soruyorum?
"La question c'est voulez-vous".
İster misin soruyorum?
"La question c'est voulez-vous"
Bu akşam ki Gensoru Zamanında şu "önceden görülemez"'meselesinde geri adım atmanı isteyecektir.
Ahora querrá que te retractes con respecto a lo de imprevisible, esta noche en Question Time.
Gensoru Zamanında, sonda sordukları komik soruyu biliyor musun?
En Question Time, ¿ conoces la pregunta graciosa que siempre hacen al final?
Soru'yu burdan çıkar. Beni beklemeyin.
Saca a Question de aquí.
- Kimse Soru'yu alıp bir yere gitmiyor.
Nadie irá a ningún lado, excepto Question.
Voila la question.
Voila la question.