Ribbit traducir español
79 traducción paralela
- Evet. - Zil ile bitir.
# Croak, Ribbit, Scoopty-splash #
İşte ben buna süper sıçrama derim!
Hey, Ribbit, ¡ adelante! El último en un huevo podrido.
Sırılsıklam oldum. Hey, Ribbit, hadi yallah!
Oh, eso es una idea repugnante.
İğrenç bir fikir bence.
Muéstranos cómo se hace. Vamos, Ribbit! ¡ Hazlo!
Eğlence başlasın. Göster kendini, Ribbit.
Usted no va a ahogar, eres una rana.
Değişiklik yapmak iyidir.
Ribbit no le gusta nadar.
Ribbit yüzmeyi sevmez.
Miedo al agua? No lo creo.
Suyu sevmeyen kurbağa mı olurmuş?
Vamos, Ribbit! ¡ Sí!
Ezik! Hadisene, Ribbit!
¡ Hazlo!
Tüylerini mi temizlettin sen?
Hey, Ribbit, no Cecile mirada afilada?
Belli oluyor mu?
Ribbit? Ribbit?
Baksana, Ribbit, Cecile jilet gibi gözüküyor değil mi?
Hey, Ribbit, espera!
Ribbit? Ribbit?
Hey, Ribbit, adónde vas?
Ribbit, beklesene!
¿ Cómo fue la fiesta en el estanque? ¿ Por qué te vas?
Ribbit, nereye böyle?
Ribbit, será que ya parar?
Ribbit, neden vazgeçtin?
Sandy, sólo me miró.
Üstüne üstlük, ben zehirliyim.
Quiero decir, ¿ puede obtener nada mejor que eso? Ribbit, ¿ y qué?
Ribbit, öyleyse ne olmuş?
A quién le importa? Me importa!
Göletteki tek zehirli kurbağa benim. Yapma ama, Ribbit.
El estanque es para los animales que les gusta el agua.
Hepsinin bir amacı var.
Etiquetas, Ribbit...
Başlık : Ribbit... Sudan nefret eden küçük kurbağa.
Una rana que odia el agua y saltando.
Sence bunlar garip gelmiyor mu sana?
Ribbit... ¿ Quién nombres su niño Ribbit?
kim çocuğuna Ribbit ismini takar ki?
Hm... Norman.
Norman mesela.
Quiero ser llamado Norman. Ribbit...
Ribbit...
Por lo menos tienes otros ranas alrededor de usted.
Ribbit?
Ribbit!
Uçak, uçak...
A quién le importa, Ribbit?
Kimin umurunda, Ribbit? Sen iyisin ya, önemli olan bu. İyi miyim?
Acabo de perder la única cosa... la única cosa que me mantiene cuerdo, eso me hace feliz.
Bu hayatta beni ayakta tutan ve sevdiğim tek yer yok oldu.
La única cosa que me mantiene aquí. Ribbit, usted no necesita un montón de fotos que le diga lo que debe ser o hacer.
Ribbit, sana kim ve ne olduğunu söyleyen birkaç fotoğrafa ihtiyacın yok ki.
Entonces, ¿ qué hago ahora? Todo se ha ido.
Bilmiyorum ve umurumda da değil.
Ribbit.
Ondan vazgeçemem.
Ribbit!
Kimse bunu hak etmez.
Ribbit!
Şimdi ne oldu?
Sí, lo entiendo, soy un príncipe. ¿ Necesita un beso... sí, princesa... Ribbit?
Peki anladım, ben bir prensim.
Ribbit?
Ribbit? Ribbit? Ribbit!
Hey, ¿ qué hiciste eso?
Ribbit, biraz durabilir misin?
Yo... yo sólo necesito descansar por un tiempo, ¿ sabes?
En sonunda amacımı bulduğum için çok rahatladım... Hayatım anlam kazandı.
Ya sabes, Ribbit, usted no tiene que ser otra cosa que sólo a ti mismo.
Biliyorsun, Ribbit, kendinden başka biri olmak zorunda değilsin.
Yo sé eso. Bueno, esa cosa que que desee encontrar tan mal... su lugar en el mundo.
Ne demek istediğimi anlatabildim mi?
Ribbit? Ribbit?
Ribbit, sürekli sormasana.
Hemos estado subiendo como siempre.
Öyleyse bulutlarda falan mı yaşacaklardı yani?
Usted sabe que yo no quise decir eso así, Ribbit.
Dalga geçmediğimi biliyorsun, Ribbit.
Quiero decir, debemos ser al menos capaz de ver desde aquí.
Hadisene, Ribbit!
Vamos a conseguir este partido comenzado.
Yap hadi!
No te lo pienses, Ribbit.
Kimin umurunda mı?
Vamos, Ribbit.
Ribbit?
Ribbit, ¿ dónde estás?
Herhangi bir yer buradan daha iyidir. Ribbit.
Sandy, si me quedo aquí, Me voy a volver loco.
Ribbit!
Om.
Öpücüğe ihtiyacım var... prensese...
Ribbit!
Ribbit?
Ah.