Salonda traducir español
1,750 traducción paralela
Madam, kardeşiniz imparator salonda sizi bekliyor.
Señora, su hermano, el emperador, está aguardándola en el salón.
O halde erkek giysilerini kuşanıp, salonda buluşalım.
Vamos a poner algo encima de su cuerpo, lo llevaremos todos juntos.
Franny'yi çalıştırdığın salonda çalışabilir miyim?
¿ Puedo trabajar en donde entrenabas a Franny?
Şimdi salonda bir işim var.
Tengo algo pendiente en el gimnasio.
Hayır Dan, çünkü senin egonu biliyorum. Bu salonda kendini neredeyse yüzlerce kez öldürüyordun ve bunun gerçekleşmesini görmeye hazır değilim.
No, Dan, porque he visto como tu ego casi te mata 100 veces usando esas anillas y no quiero ver que eso se vuelva realidad.
Salonda kesim, fön, boya oluyor. Burada yıkama.
En la habitación corto, seco y tiño, y aquí lavo las cabezas.
Peki öyleyse bilardo masasının salonda ne işi var?
Y ¿ qué diablos hace la mesa de billar en el comedor?
Şimdi salonda başka dansçılar var, yapamayız.
Ahora hay otros bailarines en el estudio.
Yarın gece yarısı bütün saray halkı altın salonda verilecek olan şölene davetlidir.
Mañana a media noche todos los cortesanos están invitados al banquete real que será acogido en el Hall de oro.
Bir gece işten eve geldim ve onu salonda ölü buldum.
Una noche llegué de trabajar y lo encontré muerto en la sala.
Belgeler büyük salonda.
Esta vez, en el Salón Este.
Tatlılarımızı da diğer salonda alalım isterseniz.
¿ Por qué no vamos a la sala de dibujo para el postre?
Yani salonda.
Sólo me gustaría hacer una recorrida.
- Neden salonda çalışıyorsunuz? - Abby, merhaba.
¿ Por qué trabajas en un gimnasio si odias...?
Bunu salonda 3 kere daha seyretmeliyiz ve DVD'sinin çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorum.
La iré a ver dos o tres veces más. Y esperaré que salga en DVD.
Salonda onunla dans etmemi istiyordu.
Me hizo bailar con él en el salón.
Britney her zaman bizi salonda çalıştırırdı.
Britney nos hacía trabajar en el gimnasio.
Eşyaların salonda hazır.
Tus cosas están listas en el hall.
Ana salonda çoklu yangın alarmımız var.
Tengo múltiples alarmas de incendio en el auditorio principal.
On numaralı salonda!
¡ En el Bar Número 10!
Dokuz gün önce aynı salonda, iki gardiyanımın, hiçbir kışkırtma olmaksızın boğazı kesildi, ve başka iki gardiyanım da buna şahit oldu.
Mientras que, en el mismo salón, nueve días atrás dos guardias míos, sin provocación fueron degollados con otros dos guardias míos como testigos.
Kesin salonda tüm kızlara yumurtlamıştır.
Seguro que se fue de la lengua con todas las chicas en la peluquería.
İkincisi ise güzellik salonunda söylenen, salonda kalır.
y número dos, lo que dices en la peluqueria, se queda en la peluqueria.
Bay Gilmore salonda.
El Sr. Gilmore está en la sala.
Salonda çocuk olur diye akşam 22.00'den önce sinemaya gitmezdik.
- Yo no. No podíamos ver películas antes de las 10 de la noche si había niños en el cine.
Bu düğün hem salonda, hem de müthiş.
Esta boda es en interior e impresionante.
Salonda uyuyakalmayı öğrenmen lazım.
Tienes que aprender a quedarte dormida.
Karl, seni gözünü kırpmadan bıçaklayan, Paranı alıp kaçan kişi bugün bu salonda mı?
Carl, ¿ está la persona que le apuñaló, en el área de descanso, tomó su dinero y se escapó, en esta corte hoy?
Hayır, hayır, Koç. Çok önemli bir gözlemci salonda.
Hay un importante cazatalentos.
İlk iki maçınızı kaybettiniz ve şimdi de insanı terleten bu köhne salonda oynuyorsunuz.
0-2 jugando en este apestoso gimnasio.
Şimdi yıkık dökük başka bir salonda oynuyoruz.
Ahora debemos jugar en ese viejo gimnasio.
Koç Henry tüm öğrencilerin ana salonda toplantıya katılmalarını bekliyor.
El Entrenador Henry le gustaría que todos los estudiantes asistan... a la promoción del rally en el auditorio principal hoy.
Tamam. Salonda görüşürüz, hoşça kal.
Nos vemos en el gimnasio, adiós!
Salonda takılır, çoğu zaman arkadaşı Michael'ı bekler.
Anda por el gimnasio m � s que nada espera a su amigo Michael.
Pekala, şimdi bu salonda başlıyoruz, .. ve herkes çıkıp kendini ifade edecek.
Bien, cada uno de nosotros tendrá un turno para proponer un brindis.
Salonda dersini almadın mı? Corbett yığını
¿ No aprendiste la lección en el gimnasio, Corbett-hole?
Daha sonra sizinle salonda görüşürüz
Después les acompañaré en al salón.
Salonda oturan bütün bu insanlar... benden tiksinselerdi... ne yapardın?
Si toda esta gente del salón... me despreciaran y me escupieran... ¿ Qué haría usted?
- Baban salonda martini yapıyor.
Nos apetece una copa. Tu padre está haciendo martinis en la sala.
Salonda görüşürüz.
Sí.
Kendilerini yere atıp salonda işi bitireceklerini mi?
Qué pensabas? Qué se iban a lanzar y consumarlo aquí mismo en el recibidor?
- Hayır, kendilerini yere atıp salonda işi bitireceklerini sanmadım ama en azından bir kahve içmeye falan giderler diye bekliyordum.
No, no pensaba que se iban a lanzar y consumarlo en el recibidor. Pensaba que podrían haberse ido a tomar un café.
Çarşamba günü idmana gelenlerin hepsi aynı gün adet görüyor ve salonda hiç hijyenik bez kalmamış.
Hay un grupo de mujeres en el baño a punto de hacer un disturbio. Todas las que trabajan en miércoles tienen el mismo ciclo y se te terminaron las toallas.
Putnam, salonda hizmet edemem.
Putnam, no puedo irme a estudiar.
Kocaman ve serin bir salonda ayakta durmanın beni sakinleştiren bir yönü var.
Es que cuando estoy en un lugar grande y helado, lo encuentro muy relajante.
Bu salonda öptüğünü söylüyorsun.
Dice que la besó en ese pasillo.
Bir salonda yürürken, Halının çizgilerini kontrol et.
Cuando andas agachado en un lugar, comprueba los restos en la alfombra.
Hem de burada, büyük salonda.
Pero aquí mismo, en el Salón Principal.
Salonda.
- En la recámara.
Salonda asılı duran takımı neden giymiyorsun?
¿ Por qué no usas ese traje que tienes colgado en el pasillo?
Artık salonda çalışmaya hazır, Kelli.
Kelli, está lista para atender en el salón.