Samarra traducir español
45 traducción paralela
"Samarra'ya gideceğim, Ölüm beni orada bulamayacak."
Cabalgaré hasta Samarra. La Muerte no me encontrará allí ".
At dolu dizgin koşarken, Samarra'ya doğru yol aldılar.
Galopando a todo Io que daba el caballo, cabalgó hacia Samarra.
"Onu Bağdat'ta görünce şaşırdım, " çünkü kendisiyle Samarra'da bu gece randevum vardı. " der.
Me quedé asombrado al verle aquí, en Bagdad, pues tenía una cita con él esta noche... en Samarra ".
Samarra'da buluşacağım kişiler misiniz?
¿ Son los de mi cita de Samarra?
Araştırmacılara göre bu ayın başlarında Sünnilerin yoğun olarak yaşadığı Samara kenti daha çok saldırılara gebe olacak.
Los analistas dicen que ya se prepara una estrategia más general que comenzó con la ofensiva en el Triángulo suní de la ciudad de Samarra a principios de este mes.
Samarra'da 2006'da gerçekleşen bir tecavüzün öncesi, olduğu an ve sonrası hayal edilerek hazırlanmış görsel bir belgedir.
DOCUMENTA VISUALMENTE EVENTOS IMAGINADOS ANTES, DURANTE Y DESPUÉS DE UNA VIOLACIÓN Y MUERTE EN EL 2006, EN SAMARRA.
Birliğimiz Samarra'nın hemen dışında bir kontrol noktasında.
Nuestro escuadrón hace un control dos veces al día.
Gerçekten mi?
CITA EN SAMARRA JOHN O'HARA ¿ En serio?
Tamam, peki Samarra ile ne alakası var?
¿ Qué tiene que ver con Samarra?
Girişte Samarra adı geçiyor ama gerisi klasik kitap kabı durumu.
Nada, al comienzo habla sobre Samarra, pero aparte de eso es un clásico, el tema de la tapa de un libro.
Bizler burada geçici olarak Samarra'da kontrol noktaları ve... trafiği denetlemeye devam edeceğiz.
La compañía Alfa permanecerá aquí en Samarra al mando de los puestos de control para ordenar el tránsito.
"Onu Bağdat'da gördüğüme şaşırmıştım, çünkü onunla bu akşam Samarra'da randevum vardı."'
"Estaba asombrada de verlo en Bagdad ya que tenía una cita con él, esta noche en Samarra."'
İşte buradayım, anne, güzel Samara'nın merkezi,... sana eve dönüş hediyesi alıyorum.
Acá estoy mamá en el centro de Samarra para comprarte un regalo.
Amerikalı askerin kaçırıldığı Samara askeri kampının hemen dışında yer alıyor.
Este campamento beduino donde fue encontrado hace instantes está en las afueras de la base de Samarra, donde fue secuestrado.
Samarra'da bir baskına gittim.
Fui a una redada en Samarra.
Hemen atına atlayıp, çölü geçerek Samarra'ya gider.
Corre al galope con su caballo, cruzando el desierto hasta Samarra.
Ben de şaşırdım. Seni Şam'da görmeyi beklemiyordum. Çünkü seninle olan randevum, her zaman için burada, Samarra'daydı.
"A mí también me sorprendió verte... verte en Damasco... puesto que mi cita contigo siempre fue aquí, en Samarra".
SAMARRA, IRAK
SAMARRA, IRAK
Bize gelen bir Iraklı var. Samarra yakınlarında.
Tengo un soplón iraquí cerca de Samarra.
Samarra'nın güneyinde O-1'deyiz.
¡ Estamos en la Carretera 1!
Teneke Adam adı bir Amerikan projesi. Samarra'daki bir hastaneden yönetiliyor.
Un programa militar norteamericano llamado Hombre de Hojalata está operando fuera de un hospital en Samarra.
Çeviri :
* * * Supernatural 6x11 * * * * * * * Cita en Samarra * * * *
Samarra'da kız kardeşimde kalıyor.
Está con mi hermana en Samarra.
Samara yolunda Şii militanlarca pusuya düşürülmüşsünüz.
Emboscados por militantes Chiíes en la carretera a Samarra.
Samarra'ya gideceğim. Ölüm orada beni bulamaz " demiş.
"Voy a Samarra, donde la muerte no me pueda encontrar."
Bunun üstüne tacir, adama atını vermiş ve uşak, atıyla dörtnala yüz kilometre uzaktaki Samarra'ya gitmiş.
El comerciante le dio al criado su caballo. El sirviente cabalgó hacia Samarra lo más rápido que pudo.
Onu Bağdat'ta gördüğüme şaşırdım çünkü onunla bu akşam Samarra'da görüşecektik " demiş.
"Me sorprendió verlo en Bagdad cuando tenía una cita conmigo esa noche en Samarra."
Samarra, Kabhir Malhotra'nın yönetici asistanı olmuştu..
Samara Shroff se unió al imperio de Kabir Malhotra como su asistente ejecutiva.
Samarra çok zekiydi
Samara le conocía a él muy bien.
Leydi kim?
Lady Samarra, ¿ conoce esta gente?
Leydi Samara, daha önce tanıştığımızdan adım gibi eminim.
Lady Samarra, juraría que nos conocimos antes.
Leydi Samara, geminiz bekliyor. Hadi.
Lady samarra, tu barco espera vamos
Ben sadece Samarra'nın Opalı için burdayım.
Estoy aquí por el Ópalo de Samarrah.
Samarra. 3.HaçIı seferinde Töton Şövalyeleri onu Kudüsten kurtardı.
Los caballeros teutones lo recuperaron de Jerusalén durante la Tercer Cruzada.
Berlinde Samarra'nın Opalı'nı kurtarıyordu.
Él estaba en Berlín recuperando el Ópalo de Samarrah.
Kız kardeşini ziyaret için Samarra'ya gidecek.
Pero se va a Samarra a ver a su hermana.
Solgun ve titreyen tüccar pazardan kaçıp çok çok uzaklara Samara şehrine varmış.
Pálido and tembloroso, el comerciante huyó del mercado y orientó su camino lejos, muy lejos, a la ciudad Samarra.
Ama sonunda Samara'ya vardığında tüccar Ölüm'ün dehşet verici silüetini onu beklerken bulmuş.
Pero cuándo, finalmente, llegó a Samarra, el comerciante lo vio, esperando por el, la sombría figura de la muerte.
"Çünkü," demiş Ölüm "... seninle bu geceki randevum Samara'daydı. "
"Porque," dijo la muerte, "Tenía una cita contigo esta noche... en Samarra."
- Samara'da randevu.
- Una cita en Samarra.
Ölüm, hepimizi Samarra'da bekliyor.
'La muerte espera por todos en Samarra.'
Peki, Samarra'dan kaçınılabilir mi?
'¿ Pero puede Samarra ser evitada?
Tamam.
¿ Qué dice sobre Samarra?
- Peki Samarra hakkında ne diyor?
- Nada.
" Samarra'ya giderim.
" Iré a Samarra.