Skandal traducir español
1,977 traducción paralela
Eğer onu yakalayabilirsek, bir skandalı engellemiş oluruz.
Si le atrapamos, tenemos que evitar un escandalo. Por que queremos un titular
Lasgrove Yatırım fonu feci şekilde bir dolandırıcılık skandalı yaşadı.
El fondo de inversión Lasgrove estaba basado en el sistema del esquema de Ponzi.
Sonra da Nathan'ın skandalı patlak verdi.
Y entonces pasó lo del escándalo de Nathan. Así que la calma, el buen rollo...
- Annem uyuyor. - Skandal çıkarmaya gelmedim.
Mi madre está durmiendo, y yo estoy haciendo la cena.
Utanmadan ve skandal yaşamadan matem tutmayı hak etmiyor muyuz?
Merecemos penar sin la vergüenza y el escándalo. ¿ O no?
CIA ve uyuşturucu konusundan sonra ilk ifşaatim CNN'in tamamıyla yalan söylediğini kanıtladığım 1988 Tailwind skandalı denilen bir olaydı. Bu CNN'in doğru şekilde verdiği, yapımcıları April Oliver'ın bildirdiği,
Una de mis primeras revelaciones después de lo de la CIA y las drogas es que probé que CNN mentía descaradamente sobre algo llamado el Escándalo Tailwind en 1998 del que CNN había informado correctamente ;
Oynadığımız bir oyun için iş arkadaşlarımın geçmişlerinde skandal bilgiler arıyorum.
Estoy buscando información escandalosa sobre mis compañeros de trabajo para un juego al que estamos jugando.
Uzun hikaye ama P.J.'e bir skandalı önlemesinde yardım etti.
¿ Cómo? Es una larga historia, pero... ayudé a P.J. a evitar un fiasco público.
Kötü haber. Güvenlik büyük bir politik skandalı önlemek için tam zamanında onu dışarı attı.
Los de seguridad la llevaron afuera para evitar un escándalo político.
Birlikte görülüp bir skandal daha patlamadan... -... ben gideyim.
Mejor me voy antes de que nos vean juntos y estalle otro escándalo.
Babamın kampanyasını, oğlunun da içinde olduğu bir skandal ile zedelemeyi ve bir çuval inciri berbat etmeyi istememeliydi.
Quizá no quiso causar problemas perjudicar la campaña de mi padre con un escándalo del hijo.
Skandal, kampanyayı mahvedebilirdi.
El escándalo habría arruinado la campaña.
Sadece skandal yaratarak suçunu hafifletmek isteyen bir sabıkalının iddiaları.
Solo la palabra de un criminal que quiere atenuar la gravedad de sus actos provocando un escándalo sin precedentes.
Muhtemelen ona kendini Watergate Skandalı'nı ortaya çıkaran Woodward ve Bernstein gibi hissettiriyordur.
Lo hace sentir más Woodward y Bernstein probablemente.
Yani bu bir rüşvet skandalı.
Es un escándalo de sobornos.
Amol Arte'nin yolsuzluk skandalını, açığa vurulduğunu izle.
Amol Arte expuesto en un escándalo de corrupción
Skandal çıkmasından korkuyorsun, değil mi?
¿ Así que tienes miedo del escándalo?
" Erkek delisi Nellie Nutmeg,... skandal yaratmaya meyilli, neşeli ve sosyal bir dul.
- Nellie "Sacana" Nuthmeg. Joven y animada socialista con tendencia a los escándalos.
Skece dayanarak, kopmak üzere olan yeni skandalı duyduğunu biliyorum.
Bueno, basándonos en ese sketch, se que has escuchado algo del nuevo escándalo que está a punto de salir a la luz.
Bugün Pawnee Sun'da Dexhart seks skandalının merkezinde olan Leslie Knope ile çok özel bir röportajda işin iç yüzünü öğreneceğiz.
Hoy lo descubriremos, en Pawnee Today, tendremos una entrevista en exclusiva con la mujer que está en el centro del escándalo sexual Dexhart : Leslie Knope.
Ama ben yine de ortada tarihe geçecek bir skandal olduğunun farkındayım.
Pero he descubierto un escándalo de proporciones históricas.
Bir skandal, evlatları tabut içinde dönen aileleri rahatlatır mıydı sence?
¿ Un escándalo consolará a las familias cuyos hijos han vuelto a casa en ataúdes?
hiçbir zaman Jack ile ilgili seks skandalı olmaz çünkü o herkesi becerdi. evet, bebeğim.
Oh Si, nene.
Yeni skandal haberi okudum.
He leído sobre tu último escándalo.
Ama etrafta flört ediyor ve skandal çıkarıyor.
Pero, anda por ahí en citas y creando escándalos.
Ama etrafta flört edip skandal çıkarıyor.
Pero, anda por ahí en citas y creando escándalos.
Watergate skandalından beri bu kadar eğlenmemiştim.
Me divertí tanto como con Woodward y Bernstein.
Capitol Hill'de yeni bir skandal daha patlak verdi.
El Congreso podría enfrentar otro escándalo.
RHONDA SlLVER Kongre'de Seks Skandalı
RHONDA silver Escándalo sexual en el Congreso
Seks skandalı iddiasıyla bir garson kız öne çıkıyor.
Aparece una camarera que revela un escándalo sexual.
Köyümde herkes evden kaçtığımı düşündü ve sonra şehirde yeni bir skandal çıktı ve insanlar beni unuttu ama ailem asla benimle konuşmadı.
Por unos dos años el cotilleo era que... la segunda hija del contable Mishra se había escapado de casa. Después apareció otro escándalo y la gente se olvidó de mí. Pero mis padres nunca me llamaron.
İki kez evlenip, iki çocuğu olmuştu. Apresto finansal skandalına karışmasıyla bilinen ünü artık lekelenmeye başlamıştı.
Casado dos veces y padre de dos hijos, su figura pública se difuminó en los últimos años al verse salpicado por el escándalo financiero del "Caso Apresto".
Partim bir skandalı daha kaldıramaz!
¡ A mi partido no le cabe un escándalo más! ¡ No grites, Chon!
Bizi uzak tutmak, yeni hükümdarlıkta bir skandal bulutunun patlak vermesine neden olacak.
Excluirnos envolverá al reino en una nube de escándalo.
Bulgaristan Başbakanı'nı istifaya götüren kayıp deniz harp belgeleri. Ve iki Romanov prensesinin eşlerinin skandal ilişkileri ve nişanları. "
"Documentos navales perdidos que condujeron a la renuncia del Primer Ministro de Bulgaria escandalosos asuntos y el compromiso de quizás, ambas Princesas Romanov."
Skandal.
¡ watergate!
Tampa'da harika haber olacak emeklilik skandalı patlamış. Ama çabuk olmalıyız. Bizimkilerden birini mi gönderelim yoksa yerel birini mi kullanalım?
Escándalo en Tampa. ¿ Mandamos gente o usamos talento local?
Son aldığımız bilgilere göre... Hyde Parkta bugün yaşanılan skandal yeni bir soruşturmanın başlamasına neden oldu.
Según fuentes bien informadas, el escándalo de hoy en Hyde Park ha llevado la investigación a una nueva y exótica dirección.
Geri dönüp buradaki skandalı gözler önüne sereceğim.
Regresar. y volver para volar este lugar
Anakaraya gitseydiniz, buradaki skandalı gözler önüne serebilirdiniz.
Estuvo en el ala principal, Podia haber volado este lugar.
Senden haber alamazsam skandalı gözler önüne sereceğim.
Si no tengo noticias tuyas, yo... voy a destapar la olla. Sabes de qué hablo.
"Watergate skandalı : Başkan Nixon suçlu bulundu."
ESCANDALO WATERGATE PRESIDENTE NIXON CAE
Ted Johnson, mevcut senatör Jackson Wyatt'la arasında geçen son derece çekişmeli senato yarışında, rakibinin son skandalına cevap verip meydan okuyan kişidir.
Así hablaba el candidato opositor Ted Johnson sobre el escándalo que sacude la carrera por la banca en el Senado entre él y Jackson Wyatt, el actual legislador.
Vichy, Elf skandalı... Hangi kısmında rol almıştı?
Vichy, el escándalo de ELF, qué papel jugo?
Tayvan firkateynleri, Papon skandalı Mazarine, Marguerite Duras.
Las fragatas de Taiwán, lo de Papón. Mazarine, Marguerite Duras.
Tam bir skandal.
Es un escándalo.
Sahte senet skandalının... oluşturduğu kayıplarınız için yaptığımız .. telafi planıyla ilgilenebilirsiniz.
Quizá le interese nuestro plan de compensación para pérdidas contraídas por, esto el escándalo de los bonos falsos.
Skandal kokuyor.
¿ "Manoseándose"?
Tamam ama bu bir skandal olur.
Bueno, pero será un escándalo.
Felaket bir skandal hem de!
- Un tremendo escándalo.
Bu tarihteki en büyük skandal. Buna inanamıyorum!
Es increíble.