Skinner traducir español
1,304 traducción paralela
Aramızda kalsın, sanırım Patterson, Skinner'a gitti ve bu vakaya Mulder'ın görevlendirilmesini istedi.
Entre nosotros, creo que Patterson solicitó a Skinner que Mulder investigara este caso.
Senin dahil olmanı Skinner'ın ofisinden o talep etmiş.
Solicitó que se te involucrara a través de Skinner.
Müdür Yardımcısı Skinner seni hemen görmek istiyormuş.
El director adjunto Skinner quiere verla ahora mismo.
Skinner'ın ofisindeyim. Sen neredesin?
En la oficina de Skinner, ¿ y tú?
Eğer bir şey mönüde yoksa Bay Skinner,... herhalde bir nedeni vardır, değil mi?
Si algo no figura en el menú, Sr. Skinner, debe de haber una razón, ¿ no cree?
Tıpkı astlarınız gibi siz de emir alırsınız, Bay Skinner.
Usted cumple órdenes como los que están abajo.
Müdür Yardımcısı Skinner vurulmuş.
Le dispararon a Skinner. - ¿ Cuándo?
Holly, Müdür Yardımcısı Skinner'a neden saldırdığını açıklayabilecek bir şeyler söyleyebilir misin?
Holly, ¿ puede decirnos algo que nos ayude a entender por qué atacó al Sr. Skinner?
Burası Müdür Yardımcısı Skinner'ın ofisi... -... hatta kalır mısınız?
Agente Mulder, éste es el despacho del subdirector Skinner.
Şöyle ki, Dr. Charne-Sayre'ın ölümü, kendisinin uzmanlık alanıyla birlikte düşünüldüğünde gösteriyor ki, Doktor toksin hakkındaki bazı şeyleri, mesela kökenini biliyordu ve bu bilgi, Müdür Yardımcısı Skinner'ın apartmanındaki adamın ölümüyle direkt olarak ilişkilendirilebilir.
Que la muerte de la Dra. Charne-Sayre, dada su especialidad... sugiere que ella sabía algo acerca de la toxina... de sus orígenes... y que ese conocimiento podría relacionarse... con el homicidio del hombre en el edificio del director adjunto Skinner.
Müdür Yardımcısı Skinner az önce bana konumuzla direkt ilişkisi bulunan bir kazayı bildirdi -
El director adjunto Skinner acaba de informarme... que hubo un accidente relacionado directa- -
Bu Müdür Yardımcısı Skinner'ın apartmanından aşağıya atılan adam mı?
¿ Se refiere al hombre que fue lanzado del apartamento del director adjunto? Sí.
Gerçekte neye inandığını Skinner'a söyleyecek cesaretin yok :
No le dijiste a Skinner lo que realmente crees.
Çünkü Skinner bana inanmazdı.
- No me creería.
Bir dost olarak size tavsiyem şu, Bay Skinner ulusal güvenlikle ilgili bilgileri saklamak, bu ülke yasalarınca vatana ihanet suçuyla cezalandırılmaya neden olabilir.
Como amigo, debo aconsejarlo, ocultar información sobre seguridad nacional es punible bajo las leyes de traición y sedición.
O çantaya ihtiyacım var, Bay Skinner.
Necesito ese maletín, Sr. Skinner.
Savaş patlamak üzere, Bay Skinner.
Por mucho menos se desencadenaron guerras, Sr. Skinner.
Walter Skinner.
Walter Skinner.
Apartmanınızın dışında ölen şu adamı araştırıyorduk, Bay Skinner, ve bazı rahatsız edici sorularla karşılaştık.
Investigamos la muerte del arrojado de su apartamento,
Ne gibi?
Sr. Skinner, y eso causó algunos problemas. ¿ Como cuáles?
Sizin balkonunuzdu, değil mi, Bay Skinner?
Era su balcón, ¿ no, Sr. Skinner?
- Selam Bart.
- Hola, director Skinner.
- Selam Müdür Skinner. Burası Ulusal Havacılık ve Uzay Müzesi, değil mi?
¿ Este es el Museo Nacional del Espacio, verdad?
Müdür Skinner onu kendi gözleriyle görmüş.
El director Skinner lo vio con sus propios ojos. Es verdad.
- Skinner!
- ¡ Skinner!
Radyo taşıyıcımız, Sheldon Skinner.
Nuestro operador de radio : Sheldon Skinner.
Bizimle Skinler'ın evini basmaya gel.
- Ven a atacar la casa de Skinner.
Evet ve onları Skinner'ın evine atmaya gideceğiz.
Sí. Y vamos a arrojársela a su casa.
Harika, Skinner'la ödeşmeye bayılırım.
Genial. Me encantaría vengarme de Skinner.
- Lahana ye Skinner!
- ¡ Cómase la ensalada, Skinner!
- Skinner ne olduğunu görmek istiyorum.
- ¡ Quiero ver qué está pasando!
Skinner direk benim peşime düştü.
Es la verdad. Skinner me culpa de todo.
Hey bak. Skinner evindeki pisliği paspaslıyor!
Skinner está limpiando la cochinada de su casa.
Skinner, bu çocuklar neden kafamın üstünden geçiyor?
Skinner, ¿ por qué hay niños caminando sobre mi cabeza?
Müdür Skinner, bekleyin!
Director Skinner, espere.
Motorlu kravat askısını almayı düşünür müsünüz, Müdür Skinner?
YO NO FUI ¿ Le interesa el corbatero motorizado, director Skinner?
Psikoloji dersinde B.F. Skinner üzerinde çalışıyoruz ve Skinner'ın söylediklerinin doğru olduğunu düşünmeye başladım. Hepimiz bir parça peynir arayan bir kutunun içine sıkışmış fareleriz.
En mí... clase de psicología estamos estudiando a BF Skinner, y empecé a darme cuenta de que lo que dice Skinner es cierto... todos somos ratas atrabadas en una jaula, buscando un trozo de queso.
En son Skinner'ın yerinde, çikolatalı pasta yerken gördüm.
La vi por última vez en "Skinner's", tomándose unos pastelillos.
- Peder, ben Müdür Skinner.
- Soy el director Skinner.
Müdür Skinner, elma püremde akrep bulduğumda dava açmadığımı hatırlıyor musunuz?
Director Skinner, ¿ recuerda que no lo demandé cuando hallé un escorpión en mi compota de manzanas?
Skinner gelmeden önce gizli bir duyuru yapmak istiyorum.
Pero antes de que aparezca Skinner, les diré algo en secreto.
Anma töreninde Müdür Skinner'ın hayatını anlatan konuşmayı hazırlayacak bir gönüllüye ihtiyacım var.
En el homenaje, necesito un voluntario que presente un resumen oral sobre la vida del director Skinner.
Bizim sınıf Skinner'ın partisi için yiyecek-içecek hazırlıyor.
Son refrigerios para la fiesta de Skinner.
- Teorime göre Skinner köpek mamasını seviyor.
- Mi teoría es que a Skinner le gusta.
1966'da Seymour Skinner adındaki genç ve cesur bir adam askere gönüllü yazıldı ve Vietnam'a gönderildi. Orada müfreze çavuşu oldu.
"Y así, en 1966, un valiente joven llamado Seymour Skinner se alistó y fue enviado a Vietnam, donde llegó a ser sargento de pelotón".
- Müdür Skinner bizim okulda yaşayan ihtiyar bir adamdır.
El director Skinner es un anciano que vive en la escuela.
- Çavuş Skinner bir kahramandı.
- " El sargento Skinner fue un héroe.
Skinner kimsenin elde bir delille gelmediğini söyledi.
Skinner dijo que nadie tiene nada nuevo.
Ah, Ajan Scully, Bay Skinner.
Agente Scully, Sr. Skinner.
Ömer Ekmekçi İyi Seyirler... - Skinner!
- ¡ Skinner!
Ah! Ah! Ah!
Skinner, ¿ por qué destiñen los uniformes?