Social traducir español
7,145 traducción paralela
Lemon gemisine bindi. Etrafında sadece okyanus ve müsait bekarlar var. Yani artık nihayet batık durumdaki sosyal hayatınla ilgilenebilirim.
Ahora que Lemon está de crucero... rodeada solamente por el océano... y solteros elegibles... podré por fin centrarme en este sumidero que es tu vida social.
Sosyal Ağ'ı izledikten sonra camlara yazmaya başlamaları mesela.
Como que empiece a escribir en ventanas después de ver "La Red Social".
Toplumsal dilbilim mi?
¿ Social? ¿ Lingüística?
Paris'teki gösteri sanatçılarının sosyal dünyası hakkında etnografi yazıyordum.
Estaba escribiendo una etnografía sobre el mundo social de los artistas de performance en París.
Bana ak meşe kazığını bul, ben de bu ufak sosyal deneyini sürdürmene izin vereyim.
Encuéntrame la estaca de roble blanco y dejaré que este experimento social continúe.
Ön yargılarınızı yıkmanız ve gerçekçi olmanız için sosyal bir deney uygulayacağım.
Especialmente porque se me ha ocurrido un insólito experimento social para tirar vuestros muros, para ser real.
Dediğine göre eski kocası eve pek uğramazmış bu yüzden de sosyal hayatı yoktu.
Dijo que al que le gustaba salir era a su ex-marido, así que no tenía mucha vida social.
Dedektif Rizzoli, bu Cathy Graff, Tasha'nın sosyal hizmet uzmanı.
Detective Rizzoli, esta es Cathy Graff, la trabajadora social de Tasha.
Sen bir hakimsin, sosyal hizmet çalışanı değil.
Es una jueza, no una trabajadora social.
Sosyal çalışma görevlini arıyorsun.
Llama a tu trabajadora social.
Açık konuşmak gerekirse burada tarafsız rolü oynama.
Pero para que nos aclaremos, bo puedes ser un tipo de Suiza social ahora.
Üzerinde bir kimlik ve sosyal güvenlik kartı bulduk.
Bueno, encontramos un I.D. Y su tarjeta de seguro social.
Halk baskısından korkuyordu çünkü.
Porque tenía miedo de la presión social.
Ne zamandır sosyoloji okuyorsun?
¿ Desde cuándo lees ciencia social?
Her sınıftan insana verecek tek tavsiyem bu.
Eso es lo que le digo a cualquiera de cualquier nivel social.
Hediye verirken ima edilen sosyal bir anlaşma var.
Al dar un regalo, se produce un contrato social implícito.
Joan sosyal medyada yok.
Joan no hace los medios de comunicación social.
Çok çeşitli ziyaretçilere uygun sosyal etkileşim ve normlara programlıyım.
Estoy completamente programada con normas de interacción social apropiadas al rango de visitantes.
Bu sosyal adalet ve tevazunun çifte zorunluluğu, Columbia'da eğitim görmem için desteklenmiş ve bildirilmiş umudumdur.
Esta dualidad imperativa de justicia y humildad social es lo que espero reforzar e informar de mis estudios en Columbia.
- Sosyal hizmetliyle görüşecek.
Está con una asistente social.
Sosyalleşme fobisi var bende.
Es ansiedad social.
Çantasının çalındığını söyledi. Fakat sosyal güvenlik numarasının son dört hanesi vardı ben de devam edip kodu ona verdim.
Dijo que se la habían robado... pero me dio los últimos dígitos de su seguro social, así que le di el código.
Sosyal kulüp mü burası?
Esto no es un club social.
- Sosyal hizmet görevlinden haber geldi mi?
- ¿ Ya has oído lo de tu trabajador social?
- Görevlinin masasında dosyası duruyordu.
El trabajador social tenía su carpeta en el escritorio.
Görevli ne söyledi?
¿ Qué dijo la trabajadora social?
Keza yemek pişirmek ya da aş evinde sıraya girmek de.
O cocinas, o haces cola en un comedor social.
Geri döndüğümden beri kalabalık bir sosyal etkinliğe gitmedim.
No he estado en un evento social desde que he vuelto.
Keşke hal hatır sormak için arasaydım.
Desearía que esta fuera una visita social.
Bu bir sosyal kulüp.
Esto es un club social.
Bu sosyal bir kulüp.
Esto es un club social.
Ama beni Norveç toplumuna yeniden kazandırma çabalarınız yeterli değil.
- Creo que podrían no haber hecho lo suficiente para mi reinserción social.
OPPLAND İLÇESİ LILLEHAMMER BELEDİYESİ... adamış bir insanım. Yeni eğitim görmüş bir devlet memuru olarak herkesin ikinci bir şansı hak ettiğini öğrendim. NORVEÇ İŞ BULMA VE SOSYAL YARDIMLAŞMA KURUMU
En cuanto acabé mis estudios de Asistente Social aprendí rápidamente que todo el mundo merece una segunda oportunidad.
Devletin sosyal görevlilere verdiği el kitabında "İnsanlara görünmez muamelesi yapmayın" der.
"Garantizar el bienestar de todos" ; eso dice el manual estatal de todo asistente social.
Umarım uçkuruna sahip çıkabilirsin.
Espero que sepas conservar tu puesto como asistente social, ¿ eh?
Kimlik numaranın son dört hanesi neydi?
Quizás. ¿ Cuales son los 4 últimos números de tu social?
Yani, demek istediğim, kimlik numaranı aldıklarında, her şeyine sahip olurlar.
Digo, una vez tienen tu seguro social, tienen todo...
Eski dok işçisi profesyonel sosyal ilişkici olmuş.
Trabajó de estibador y ahora es intermediario social profesional.
Pek hoş beş edemeyeceğiz.
No es precisamente una visita social.
Benim sosyal güvenlik numaramı Kendine dövme yaptırdı. İkili kodla...
Se puso a sí mismo un tatuaje de mi número de la seguridad social en código binario...
Animal Planet kanalındaki en sevdiği programı yayından kaldırdılar. Ve o sohbet odası sosyal hayatının % 90'ını teşkil ediyordu.
Cancelaron su programa preferido de Animal Planet y ese sitio de charlas era el 90 por ciento de su vida social.
Sosyal hizmet görevlinle biraz sohbet ettim.
Tuve una charlita con tu trabajador social.
Anti sosyal bozukluğun diğer bir belirtisi nedir biliyor musun?
¿ Conoce otra señal de comportamiento anti-social?
Falcone da düsük bütçeliler için konut projesine girisecek.
Falcone obtiene un proyecto de viviendas de interés social.
Hatta Aram, Sosyal Güvenlik ile ilgili gerekli tüm evrakı dosyaya eklemiş.
Aram incluso generó una social y W-2 en caso de que ejecute una verificación de antecedentes.
Sosyal Sally'sin.
Sally Social.
Mesai saatleri dışında, işle ilgili olmayan sosyal bir etkinlik mi?
¿ En un evento social no relacionado con el trabajo, fuera de horario?
- Tamamdır.
- de tu seguridad social. - Vale.
Vanessa Gecko, Andrew'a The Social Network'te rol ayarladı ve Staples Center'daki locada koltukları var.
Le consiguió a Andrew el papel en Red Social. Y los mejores asientos en el Staples Center. ¿ Tú qué tienes?
Sosyal cüzzamlı olsan bile, ne var yani?
Eres una leprosa social, ¿ y qué?
bir hafta içinde tek eşliliğimiz için hatırladığım biyolojik yapımızın ihtiyacının olmaması.
En una semana, podríamos recordar que la monogamia es una construcción social libre de necesidades biológicas.