Soruyorum traducir español
6,877 traducción paralela
Sırf kayıt için soruyorum, dün gece neredeydiniz?
Sólo para nuestros registros, ¿ dónde estabas anoche?
Hemen soruyorum. İnsan bir çanta methten nasıl kurtulur?
- Cece, rápida pregunta. ¿ Cómo puedo deshacerme de una bolsa con meta?
Basit bir soru soruyorum, tabii onun LAPD için faydalı olacağını düşünmüyorsanız başka.
Estoy formulando una pregunta simple, a menos que no crean que pueda ser una persona valiosa para el departamento.
- Hayır, ben sana soruyorum.
- No, te estoy preguntando que está pasando.
Kaç keredir bu soruyu soruyorum tahmin bile edemezsin.
No tienes idea cuántas veces me han hecho esa pregunta.
Sırf meraktan soruyorum, bu gece boş musun aca...?
Solo por curiosidad ¿ Cuáles son tus planes para...?
tüm saygımla çavuş ben sana soruyorum.
Con todo el debido respeto, sargento. Le he hecho una pregunta.
Sahiden soruyorum.
Te lo estoy preguntando.
Yani... Çok fazla soruyorum, biliyorum.
Te estoy pidiendo mucho, lo sé.
Sanırım gerçekte olmak istedin yer burası mı diye soruyorum.
Supongo que estoy preguntando si esto es realmente donde querías estar.
Soruyorum sadece.
Solo pregunto.
- O zaman, şimdi soruyorum.
¡ Pues te pregunto ahora!
Diye soruyorum kendime.
me pregunté.
Konuşmaya başla. Son kez soruyorum, David Clarke'a saldırman için seni kiraladı?
Empieza a hablar.
Ve Patrice'le birlikte Los Angeles'ta kalarak harika bir Noel geçirmiş olmamıza rağmen soruyorum bunu.
Y te lo pregunto aunque Patrice y yo... pasamos una gran Navidad aquí en Los Ángeles.
- Peki. Babama soramam çünkü hala işte o yüzden tekrar sana soruyorum, bir kıza nasıl çıkma teklifi edebilirim?
Y no puedo preguntárselo a papá porque aún está de viaje de negocios, así que de nuevo, ¿ cómo le pido salir a una chica?
Meraktan soruyorum, bizi nereden duydunuz?
Por curiosidad, ¿ como nos ha conocido?
Bu yüzden, bir kere daha soruyorum. Nereye gömdün, Michael?
Así que, te pregunto una vez más - - ¿ dónde lo enterraste, Michael?
# Soruyorum kendime, ne yapabilirim? #
_
Pekala, bu soruyu herkese soruyorum. Aslen nerelisiniz?
Ok, la primera pregunta que siempre les hago a todos es, "De dónde sos?"
Bunu soruyorum çünkü o çeşit bir maviyle boyalı bir duvar var. Buradan çok uzakta değil, ve bebeklerden bir tanesi dün gece orada öldürüldü.
Solo... solo lo pregunto porque... con ese tono de azul... hay pintada una pared en un callejón... no muy lejos de aquí... y allí, anoche fue asesinada una de las muñecas.
- Micavi.. Sana resmi olarak soruyorum.
Es una solicitud oficial.
- Ben sadece bir soru soruyorum ve neden senin
- Solo estoy haciendo una pregunta y lo que no entiendo
- Hayır, ciddi olarak soruyorum.
- No, en serio. ¿ Cuántas?
Ben sadece soruyorum çünkü Dena onu getirmemizi talep etti ve Charlie'nin durumunu hastanedeki herkes kadar iyi biliyor.
Solo te lo estoy pidiendo porque Dena pidió que le trajéramos, y ella conoce la condición de Charlie mejor que nadie en este hospital.
Meraktan soruyorum, biz nasıl tanıştık?
Así que, solo por curiosidad, ¿ cómo nos conocimos?
Size tekrar soruyorum... 25 Mart akşamı için bir tanığınız var mı?
Preguntaré otra vez... ¿ Tiene coartada para la noche del 25 de Marzo?
Demek istediğim hayatta ne yapıyorum diye soruyorum kendime.
Estoy hablando, como, ya sabes, tomar un momento para pregunta lo que estoy haciendo con mi vida.
Bay Fratti,... Cary Agos'un ağaç değirmenden yapma balküplerini öperken limonlara zarar verip vermediğini soruyorum.
La pregunta, Sr. Fratti, es si Cary Agos daña a limones transportando los importantes tres molinos de codeína.
Bay Wallach, tekrar soruyorum...
Sr. Wallach, déjeme preguntarle de nuevo...
Ben Cary'nin size kanunu çiğnemesinde... -... yardımcı olamayacağını söyleyip söylemediğini soruyorum.
Pregunto si Cary le dijo que no podía ayudarlo a violar la ley.
Laf olsun diye soruyorum.
Lo digo retóricamente.
O yüzden sana soruyorum, şu anki rezil halin hep böyle mi gidecek?
Lo que me lleva a preguntar : ¿ seguirás con esta mierda sólo esta vez o será para siempre?
Evet, bugünkü son beş dakikamızda Nolan'a, hepimizin sormak isteyip de soramadığı şeyi soruyorum.
Bien, en los últimos cinco minutos de la sesión de hoy me gustaría preguntarle a Nolan algo sobre lo que hemos tenido la amabilidad de no mencionar :
Nerede yaşadıklarını anlamaları için bazen öğrencilerime soruyorum.
yo a veces preguntan mis alumnos identificar donde viven.
- Hastaneye onaylattık. Emin olmak için soruyorum.
Ustedes no tenían ya decidido la respuesta para arruinar a la reportera Song y están arreglando la evidencia para que así sea, ¿ cierto?
Gerçekten merak ettiğimden soruyorum.
Lo pregunto porque estoy muy curiosa.
Senin neden yaptığını soruyorum.
Quiero saber por qué lo hiciste.
Sadece soruyorum.
Solo pregunto.
Bu iğrenç ve tiksindirici bir alışkanlık ve bu yüzden hiç kız arkadaşın yok. Gerçekten soruyorum. Hangi kadın bir kül tablasını öpmek ister ki?
De veras, es un hábito asqueroso y repulsivo... y por eso no tienes una chica.
Meraktan soruyorum.
Sólo tengo curiosidad.
Tabii bunu da Heart'ı bildiğinizi varsayarak soruyorum.
Asumiendo que conocen el catálogo de Heart.
Sana şunu soruyorum :
Ahora te pregunto :
Kayıtlar için soruyorum, o gece Miami'de John Callahan'ı sen öldürdün.
Para que conste, esa noche en Miami mató a John Callahan.
Sana soruyorum burada, hiç konuşmuyorsun.
Te hice una pregunta, y no hablas.
Sana soruyorum burada, hiç konuşmuyorsun.
Te pregunté algo. No hablas.
- Ciddi soruyorum. İyi misin?
- En serio. ¿ Estas bien?
Ve ona soruyorum, suratına baktım ve şöyle dedim...
Y le pregunto, lo miro a la cara y le digo :
Kendi kendime soruyorum,... etnik bir Alman bizim Führer'imizden nasıl olur da böylesine nefret edebilir?
Me pregunto cómo un alemán étnico puede odiar tanto a nuestro Führer...
Tekrar soruyorum...
De nuevo, ¿ él, no yo?
- Soruyorum sadece.
Solo pregunto.