Stand traducir español
1,371 traducción paralela
Ben bir Hot Dog standı bulmaya gidiyorum.
Me voy a ir a buscar el puesto de perritos calientes.
Pekala, ama Hot Dog standına saldırıyor gibisin.
Porque estás medio subido en el puesto de perritos calientes.
Oğlum sokakta dondurma standı kurmak istiyor.
Mi hijo quiere abrir un puesto de granizadas en la calle.
Girerken peynirli sosisli standı görmüştüm.
He visto perritos calientes con queso al entrar.
- Evet. - Fakat bazen ona baktığımda, katlanamıyorum.
- Pero a veces me miraria y puedo y apos ; t su stand.
Yarışma standına!
¡ Al estrado de la competencia!
Stanley batırmış onu.
Stand los jodió.
Daha çok oturmayı tercih eden bir stand-up'çıyım.
Soy un cómico de pie que prefiere estar sentado.
Belki standımıza gelmişsinizdir.
Tal vez hayas pasado por nuestro puesto.
, Shaker Evi Stand by.
- Atención, Separador.
Standard'tan Sara Melas.
Sara Melas del Stand.
- Evet, Robin'e söyledim. Eğer bana stand-up yaptırsaydı, 3'ten öğlene kadar çalışacaktım.
- Sí, le dije a Robin que trabajaría de las 3 : 00 al mediodía si me dejaba hacer comedia.
...... Çıkıp stand-up yapmama ne dersin, seni koca işe yaramaz? " diyordum.
? Qué tal si me dejas hacer comedia, gordo puto? "
Hayır, ben sadece stand-up şov yapıyorum.
No, sólo estoy empezando a hacer comedia.
Masaj standımızı da görmek istemiştiniz, bu taraftan lütfen.
Bien, también querían ver nuestras cabinas de masajes. Por aquí.
Tam şurada da gerçekten hoş bir peynir standı var.
Hay un puesto de quesos realmente agradable, aquí mismo.
bu patlamış mısır standı buyrun teşkkürler
Este es el puesto de las palomitas Toma Gracias
# Well, here I stand ( Pekala, işte duruyorum ) #
# # Pues aquí estoy # #
Gideon komedyenleri koruyordu. Ve Natasha da gösterileri seviyordu.
Gideon buscó a todos los comediantes y a Natasha le encantaba "stand-up".
Bir standım var.
Tengo un puesto.
Ben uğrayacağım.
Regresa a tu stand, luego pasaré a verte.
Bir mikropla mücadele standı.
¡ Genial! ¡ Muestras de gérmenes!
Muz standına benim yerime bakabilir misin? - Hayır.
¿ Me reemplazas en el puesto de plátanos?
Muz standına gitmeyeli bayağı olmuştu zaten.
Hace mucho que no voy al puesto.
Şimdi izninizle muz standında çalışmaya gidiyorum.
No es así. Si me disculpan... debo atender el puesto de plátanos.
Sırf vardiya kaçırmayalım diye muz standında çalışıyorum. - Ama- -
Atiendo el puesto de plátanos para no perder un turno.
Muz standında epey vardiya yapman gerekecek, ha?
Tendrás que hacer muchos turnos en el puesto de plátanos.
Sana sadece senin olacak bir muz standı vermek istiyorum ve orada Steve'i çalıştırabilirsin.
Yo quiero que tengas tu propia franquicia de la caseta de la banana, y puedes colocar a Steve a trabajar en ella.
Selam Baba. Gob'un muz standında işe başladığını biliyor muydun?
Hola papa. ¿ Sabes que Gob tiene una caseta de bananas?
Gob, donmuş muz standını eskisinin sadece 6 metre ilerisine açmıştı.
Gob abrió una nueva caseta de banana helada, a 20 pasos de la vieja caseta de banana helada. ¿ Que esta pasando aquí?
Bütün standı kaldır.
Estas acabando con nuestro negocio.
Alo? Dinle beni. Gob'a bir muz standı verdiğini duydum.
Escucha, oí que le diste una caseta de banana a Gob.
Ertesi gün Michael, oğlu muz kostumüyleyken muz standına yardım etmek için işe gitmedi.
Al día siguiente, Michael escapo del trabajo para dirigir la caseta de bananas mientras su hijo controlaba la banana.
- Herkesin dikkatine! Biz "senin" muz standını yapabilecekken, niye muz standına gidiyorsun?
¿ Por que ir a la caseta de banana si nosotros podemos hacer su caseta de banana?
Şu çok açık ki babam Kolombiyalılarla anlaşmayı sürdürüyor ve senin muz standın vasıtasıyla kara para aklıyor.
Seguro que papa sigue adelante con el acuerdo con los colombianos. y esta lavando el dinero con la caseta de bananas.
Ben de yarım saatliğine muz standını kapatmıştım.
Cerré el puesto durante media hora. Puedo atenderlo hasta la noche, si -
Bu sırada, muz standında Maeby filminin gerçekliğini kanıtlamak için zekice bir şaka arıyordu.
En el puesto de bananas, Maeby esperaba oír bromas ingeniosas para darle autenticidad a su película.
Muz standı dondurucusundan.
Del congelador del puesto.
Muz standındaki soğutucuyla değiştirip başımıza açtığım tüm dertlerden sonra...
Luego del trabajo que nos costó cambiar los contenedores.
Muz standında, babanın 250 cc spermi vardı!
¡ Había 250 centímetros cúbicos de tu padre en ese puesto de bananas!
# I'm surprised that you even found me and you don't stand an outside chance. # # don't stand an outside chance # # you don't stand an outside chance but you can try... #
I'm surprised that you even found me and you don't stand an outside chance. don't stand an outside chance you don't stand an outside chance but you can try...
Bana kedi tırmalama standı satmıştın.
Me vendiste un poste arañador.
Size yalvarıyorum.Şimdiden bir doğum günü partisinden reddedildik, gerçekten büyük bir partiydi büyük balondan bir ev ve sıcak sandwich standı ve... Keşke size yardımcı olabilseydim.
Ya nos han retirado la invitación a una fiesta de cumpleaños una grande, con un castillo hinchable, perritos calientes y un payaso...
Chris, PauI Reiser'in stand up yaptığı zamanı gördüğüm kadar ciddiyim.
Chris, tan en serio como cuando dije que vi a Paul Reiser haciendo comedia.
Bugün nefis bir hot dog size 2,5 dolara mal oluyor, fakat 1955'de standın ilk açıldığı zamana geri döndüğünüzde, bir tanesini sadece bir memeye alabilirsiniz.
Hoy, un delicioso perro caliente te costará $ 2.50.. pero cuando este puesto abrió en 1955, solo costaba un pezón.
Yaz çalışması gibi bir şey.Danışma standında çalışmıştım, ama üç haftada bitti
Fue una cosa de verano. Trabajé en la cabina de información, pero sólo duró 3 semanas.
Polise ifademi verdikten sonra gruba telefon açtım.
Después de dar mi declaración a la policía... tomé el teléfono y llamé a Stand Up.
Ona destek olmak için para almıyorum.
Hago trabajo pro bono para Stand Up.
# Here I stand ( İşte duruyorum ) #
# # Aquí estoy # #
Standı buraya koyacağını mı düşünmüştün?
Hice una encuesta
Elbette, standın yerini o seçti.
Bien, el escogió el lugar.