Sözde traducir español
2,725 traducción paralela
Ve karısı, Amanda'nın sözde annesi, bir garip davranıyor.
Y esa esposa suya, llamada madre de Amanda...
Sana önce de söyledim. Senin sözde korumanı istemiyorum ve senin o küçük hileni satmıyorum.
Ya te lo he dicho, no quiero lo que tú llamas protección, y no voy a vender tu basura.
Ve şu anda karşımda oturan, sözde Greendale Yedilisi...
Y sentados aquí enfrente ahora, el grupo denominado Los Siete de Greendale.
Hay Allah, sözde onlari posta kutusuna koyacaktim.
Se suponía que debía ponerlos en el buzón.
Sözde bugün mangamız hep birlikte eğitim yapacaktı.
Nuestras columnas se suponía que practicarían juntas hoy.
Yangın söndükten sonra sözde direnişçilerin aslında Özbekistan'daki köylerine petrol boru hattının yapılma önergesini kabul etmeyen aşiret büyükleri olduğu görüldü.
Cuando el humo se disipó, los llamados insurgentes eran en realidad los ancianos de una tribu que iban a votar en contra de la moción de tender un oleoducto desde su villa hasta Uzbekistán.
- O halde... Hiç kimsenin görmediği sözde bir şahitten gelecek evrakları bekliyoruz, çapraz sorguya daha fazla devam edemeyiz.
- ¿ Entonces... estamos esperando documentación... que nadie ha visto, presuntamente de un testigo... que ya no podemos interrogar?
İnsanlar, Bayan Hammond'ın sözde kadın probleminin - Saçmalık.
La gente ha comenzado a preguntarse si la Sra. Hammond tiene lo que se llama "un problema con las mujeres" - -
Temyiz Mahkemenizin sözde eylemci olmayanlarına içelim mi? Doğru.
¿ Debemos brindar por lo que le parece un tribunal supremo inactivo?
Sözde kocanla nerede tanıştınız?
Tu futuro marido ¿ dónde lo conociste?
Beni, bu sözde teröristlerin lideri olmakla suçluyorlar. Bu bir yalan. Özgürlüğünüzü daha da sınırlandırmak ve halkımıza karşı aşırı kuvvet kullanmak için uydurdular.
Eso es una mentira ideada para restringir aún más su independencia y usar fuerza letal contra nuestro pueblo.
Sözde babam olacak o adamın kendi davranışlarından bahsedelim o zaman.
Entonces hablemos del comportamiento de mi supuesto padre.
Yenisini alacaktım sözde.
Se suponía que yo tenía que conseguirle uno nuevo.
Sözde intihar görevine çıkmış olacaktın.
Se suponía que esto era una misión suicida para tí.
Yani kimsenin görmediği bir sözde insan yerine Bay Kelly'i bir hırsız öldürmüş sizin de rastgele sarhoş sürücü tarafından ezilmenize ramak kalmış olabilir, değil mi?
¿ No es igual de probable que el señor Kelly fuera asesinado por un atracador y que usted fuera atropellado por un conductor borracho cualquiera que los dos hubieran sido atacados por esta supuesta persona que nadie ha visto?
- Sözde etten mi bahsediyorsun
¿ Quieres decir, la supuesta ternera?
Pekala beni sözde beyin yaptın.
Bueno, se supone que eres la mente maestra.
Babam sözde din adamıydı lakin, beni öyle pis döverdi ki, bacaklarım üç ay çürük içinde kalırdı!
¡ Mi padre era un hombre orgulloso de sus hábitos pero me pegó tan fuerte que durante tres meses tuve magulladuras!
Sözde temizlikçime söyleyin- -
Puedes decirle a quien dice ser mi chica de la limpieza...
Şurada duran sözde arkadaşlarını ne kadar tanıyorsun peki?
¿ Cuánto sabes acerca de tus supuestos amigos?
Şurada duran sözde arkadaşlarını ne kadar tanıyorsun peki?
¿ Cuánto sabes de tus propios y supuestos amigos aquí?
Batman'in kendi düşmanlarını yarattığını ve narsist vekilleri olan bu sözde kötü adamlar aracılığıyla suç işlediğini söyleyebiliriz.
Uno podría decir que Batman crea a sus propios enemigos villanos, como representantes narcisistas.
Şu sözde "Batman'in Evlatları'nı" şiddet ve anti sosyal davranışlar için sinsi bahanelerle zehirledi.
Envenenó a estos llamados "hijos de Batman" con una excusa insidiosa para el... ¿ Batman?
Senin gibi dağ eşkiyalığından bozma sözde zabit diil.
¡ Discúlpame, pero no es mitad bandido de montaña como tú!
Sözde sosyalist Ali Bey buradaki hesabı da kapatıyordu işte.
Y el llamado "Sr. Socialista" Ali iba a poner punto final aquí.
Bize bu özgürlük illüzyonunu yutturdular. Sözde kendi kararımızı kendimiz veriyoruz.
Se nos dio la ilusión de la libertad, la ilusión de la elección.
ABD Hükümeti sözde mali istikrar sözü veriyor sebebi de Rezerv'in hiçbir şey olmasa bile para basabilmesi ama ne olursa olsun, hükümet sürekli Rezerv'e borçlu kalacak.
El Gobierno de EE.UU., ha asegurado la supuesta estabilidad financiera, porque solo la Reserva Federal puede imprimir dinero de la nada, pero el Gobierno siempre tendrá una deuda con la Reserva Federal.
Pentagon, şu uçak kazası. Pentagon'daki şu sözde uçak kazasında yüz farklı kameranın çektiği görüntülere el konuldu elimizdeki tek görüntüde de patlama var ama uçak yok.
El Pentágono, el avión que se estrelló... por ese accidente, entre comillas, en el Pentágono... se confiscaron imágenes de más de 100 cámaras, y el único film difundido muestra una explosión, pero ningún avión.
Dünyanın mali piyasalarında, dış ülkelerle ilişkilerde görülen ciddi miktardaki bariz değişmeler hatta sözde tesadüfi olaylar bile bu toplantıların tarihleriyle kesişiyordu.
Cambios muy reales y tangibles en los mercados financieros mundiales, en la política exterior, e incluso en los supuestos eventos aleatorios, han coincidido con estos retiros.
Sözde mazeretini destekleyen kameralar.
Las que apoyan su, llamémosle, "coartada".
Sözde şu ketamin onu dışarı salmıyormuş.
Oh, pensé que la ketamina lo dejaría fuera de juego.
Bizim sözde kayıp şahit nasıl duruyor?
Es maravilloso. ¿ Cómo lo está llevando nuestro testigo perdido?
Topladığın bu büyük sözde delil koleksiyonunu tekrar gözden geçirelim.
Así que repasemos la vasta colección de la supuesta evidencia que has reunido.
Sözde bitmesi gerekiyordu.
Se supone que había acabado.
Bana sözde arkadaşmışız gibi davranma!
No me trates como si te conociera desde ayer!
Sözde yenilmez Şahin Takımı bu muymuş?
¿ Esos son los llamados Halcones invencibles?
Miles Durham, bu sözde cinayetlerin ilki.
Miles Durham, el primero de esos supuestos asesinatos.
Hal ve Guy'ı Rimbor'un sözde "yüksek mahkemesi'ne" barış için geldiğimizden emin olmak için yolladılar ve bizden adil bir yargılama bekliyorlar.
Enviaron a Hal y Guy por delante para asegurarse de que el llamado... "Tribunal Superior" de Rimbor sepa que vamos en paz... y que esperamos un juicio justo.
Pardon, sözde olacak.
Perdón. "Supuestamente".
Sözde tesisinizi işlettiğinize dair kanıt eksikliği vergi kanunundan faydalanma ihtimali ve / veya kar amaçsız gelirinizi şahsi hesabınıza aktardığınız suçlamalarıyla eyalet savcılığı tarafından hakkınızda soruşturma başlatıldı ve bu yüzden soruşturma süresince hesaplarınız donduruldu.
Debido a la completa falta de pruebas de que usted dirige dicha instalación sino que probablemente está aprovechándose del status fiscal y / o desviando fondos no lucrativos a sus cuentas personales se ha solicitado una investigación en la oficina del fiscal quien congeló sus bienes, a la espera del resultado de la misma.
Neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda ona örnek olmalıyız sözde.
Tenemos que ser su ejemplo en lo que está bien y lo que está mal.
Sözde "İttifak Andı" bugün yasamacıların Başkanı desteklemesiyle kongreden çabucak geçti.
El llamado "Juramento de Lealtad" pasó por el congreso hoy mientras los legisladores se alineaban en apoyo al Presidente,
Kimsenin sözde gelişmiş uzaylı ırkının bile Tom Mason'ı kendi oğullarına karşı bir şeye dönüştürebileceğini sanmıyorum.
No creo que nadie, incluso una supuesta raza avanzada de alienígenas, pudieran tomar a Tom Mason y volverlo en contra de sus hijos.
Neredeymiş senin şu sözde savaşçıların?
¿ Dónde están sus "guerreros"?
Sözde...
Es como si...
Kyle'in bu kadar uzun süre sözde ise gitme meselesi kafalarini karistiriyor.
Quiero decir, Kyle se ha ido a este así llamado trabajo por mucho tiempo... es confuso para ellos.
Sözde öyle!
¡ Presuntamente!
Sözde kimse yokken ağzına kadar dolduracaktık.
Se supone que se rellena sola cuando no hay nadie.
Var olmasına var da 15 yıl boyunca kutladığınız sözde Noellere rağmen iki kez boşanmış bir metres olduğunu unutuyorsun galiba.
Ella los tiene. Es cierto que los tiene.
- Sadece sözde.
- Solo en teoría.
Sözde, Peter bir kampanya çalışanı ile yatmış.
Bueno Peter se acostó con una ayudante de campaña.