Sıktır traducir español
1,842 traducción paralela
Zihin bulandırıcı, bıktırıcı ve sıkıcının ötesinde ne var?
¿ Qué sigue a soporífero, tedioso y aburrido?
Tam bir erkek s.rt.kt.r.
Amigos, era un perro rudo.
Hayat tehlikeli ve karmaşıktır. Ayrıca aşağısı da oldukça uzaktadır.
La vida es peligrosa y complicada y es una caída de muy alto.
Bilirsin, bu şeyler biraz karışıktır.
Las cosas son un poco complicadas.
Bir tayfun ortaya çıktığında sığınılabilecek en emniyetli yerlerden biri Hong Kong limanıdır.
Cuando un tifón golpea, uno de los mejores lugares para estar es el puerto Hong Kong... con su protección de anclaje.
Gerçekten Efsanelere yakışır işler çıktı.
- Se convirtió en material de leyenda.
Bizim için istenmeyen seks dine saygısızlıktır.
Para nosotros, el sexo no deseado es un sacrilegio.
Komiser Tao, benim için resmin çıktısını alır mısın, lütfen?
Teniente Tao, ¿ podría imprimir esta foto para mí, por favor?
Zaten buna alışıktır.
De acuerdo, como quiera.
Sana bunu söylemek istiyordum ama birkaç yıl önce, annem bana birikimini bıraktı ve onunla yatırım yapmak istiyordum ama ortaya çıktı ki, hepsini harcamışım.
llevo tiempo queriendo decírtelo Hace unos años mi madre me dio unos ahorros Yo los quería invertir, pero al final me los gasté
Sonra, o ihtiyar Iraklı gelip, kıyameti kopardı tercümana bağırıp çağırmaya başladı. Onların moralini bozup canlarını sıktığımızı filan söyledi.
De repente, aparece un viejo iraquí gritándole al intérprete que les estábamos corrompiendo la moral o algo así.
Pratikte bu durum son derece karışıktır ve bazı sonuçları da yok değildir.
En realidad, esto sería mucho más complicado y aparentemente, no sin consecuencias.
Kanıtların peşinden inatla giden ve hiç tereddüt etmeden acısını içine gömüp sevdiği adamı ifşa eden biri bizim güvenimize layıktır.
Pensaba en que una mujer que no dudó en seguir la evidencia y exponer al hombre que amaba a costa de un gran dolor personal y desconcierto debe ser seguramente digna de nuestra confianza.
Sıradaki ifade, "Molalarda yarım saatten fazla dışarıda durmak bir çeşit hırsızlıktır." - Evet, zaman hırsızlığı denebilir ve şirketin parasını çalmakla aynıdır. - Ne?
De hecho, pasar media hora en el enfriador de agua en horas de trabajo es una forma de robar.
"Ani bir düşman saldırısında Er Snow hiç duraksamadan siperinden çıktı ve yoğun ateş altında ilerledi." "Tüfeğini kullanarak çok sayıda düşman bertaraf etti." "Yaptıkları piyade arkadaşlarının hayatını kurtardı."
"Durante una repentina emboscada del enemigo el Soldado Snow, sin dudar dejo su trinchera y eludiendo el fuego enemigo y empleando su rifle cause numerosas bajas Sus acciones salvaron las vidas de sus camaradas"
Sorumlu kişinin bir kadın olduğunu düşünüyoruz. Hastaneye yatırılmış olmalı. Ama birkaç hafta önce ilk kaçırmanın hemen öncesinde çıktığını düşünüyoruz.
- Creemos que la persona responsable es una mujer que podría haber estado internada en un psiquiátrico pero pensamos que pudo haber sido dada de alta hace algunos pocos meses justo antes del primer secuestro.
Demek istediğim, bu şeyin çıktısını almak bile epey bir zaman alır.
Es decir, va a tomar bastante sólo imprimir las cosas.
Sana yaptığım tek garip şey odanın dışına çıktığın zaman çırılçıplak soyunmak yerine, tüm kalbimi ve ruhumu açmak oldu.
La única cosa rara que hice fue abrirte mi corazón y mi alma cuando todo lo que tenía que hacer era desnudarme mientras estabas afuera de la habitación.
Mikroskopun altında bakıldığında görülür ki önceden kendi gibilere yapışıktır.
Ponla bajo un microscopio y verás signos que te dirán que estaba adjuntada a otras de su mismo tipo.
Kederlerimizden ve acı çeken bedenlerimizden kurtulup, sevdiğimiz ve kaybettiğimiz ve yine sevmemiz ve asla kaybetmememiz gereken dostlarımızla, yapacağımız mutluluk verici toplantıya fazla bir zaman kalmamış olması her ikimiz için de büyük rahatlıktır.
Es con cierto alivio para ambos que el momento no es muy distante cuando depositemos nuestras penas y cuerpos afligidos para ascender a un encuentro estático con los amigos que hemos amado y perdido y a quienes aún amaremos y no volveremos a perder.
- İnsanın üreme sistemi karışıktır, ve çoğunlukla tahmin edilebilir olmaz.
El sistema reproductor humano es complicado, y a menudo impredecible.
- Evet, sanırım St. Jude futbol takımının yarısı Lauren Goldenberg'le çıktığı için hasta olmuş.
Sí, aparentemente la mitad del equipo de fútbol de St.
Takım olarak çalışırız. Nasıldır bilirsin, kolektif olarak. Bazen fikrin kimden çıktığını söylemek zordur.
Somos un equipo, cooperamos, a veces es difícil decir de quién fue la idea.
Yakın zamanda sıtma virüsü nedeniyle fıstık ezmesini toplatan ConAgra'nın fabrikalarındaki sorundan iki yıldır haberdar olduğu ortaya çıktı.
ConAgra, que recientemente tuvo que recobrar su mantequilla de maní contaminadas con salmonela estaba consciente de los problemas en la planta desde hace dos años.
Büyük usta börek çadırına doğru yol alırken karşısına bir eşkıya goril çıktı.
El gran maestro se dirigía al puesto de won ton cuando ¡ un gorila bandolero!
Bir hanımefendi olarak görülmeniz çok uygunsuzdu. Artık dolandırıcı olduğunuz açığa çıktığına göre söyleyebilirim, bu çok saygısızcaydı.
Era indecoroso cuando era confundida por una dama pero ahora que ha sido desenmascarada como una impostora es una tremenda impertinencia.
Bütün süvariler ortaya çıktı. Bugün buraya toplanmış olan adamlar... Britanya'nın en iyi savaşçılarıdır.
Toda la caballería al descubierto Los hombres reunidos aquí hoy son los mejores guerreros de Britania.
- Isırık, ısırıktır, Bob.
- Una mordida es una mordida, Bob.
Bir gece geç saatlerde, Osterman Rıhtımı yakınlarında karanlığın içinden bir yaratık çıktı.
Una noche, estaba en Osterman's Wharf, esta... criatura apareció de entre las sombras.
Uluyan Canavar, Eski Dinin güçleriyle yaratılmış bir yaratıktır.
La Questing Beast es una criatura conjurada por los poderes de la Antigua Religión.
Berbattı. Hatun aşırı sado-mazo çıktı.
Lame, que era la manera también en S M.
Askısı da ayarlanabiliyor mu? Evet, yürüyüşe çıktığımda yanıma alırım, güzel durur.
Gracias, me queda muy bien, no.
Matematik çok karışıktır, hatta çirkin.
Las "mates" son demasiado complejas, incluso feas.
Celal, Ajmir sınırında bazı kargaşalar çıktı bazı Rajput'lular bu türbeden dönen hacıların yolunu kesmiş görünüşe göre kargaşa yayılıyor.
hubo al menos una revuelta en mi camino a Ajmer cuando unos indios Rajputs... impidieron que algunos musulmanes en peregrinación llegaran a este santuario. el malestar se está extendiendo.
- Sır açığa çıktı.
- Ya salió a la luz.
Yarım gram koko, birkaç şırınga, iki paket eroin çıktı el çantasından.
Tenía coca, jeringas, dos paquetes de heroína.
- Tamam. - Şu orman çok karışıktır.
Es una jungla espesa.
Domuzlar böylesine alışıktır.
Son cerdos, están acostumbrados a esto.
Bill zaten böyle durumlara alışıktır.
Bill, está acostumbrado a vivir sin lujos.
Belki size sırılsıklam aşıktı.
Tal vez ella se enamoró perdidamente de ti.
Yaptığın zorbalıktır, para sızdırmaktır.
¡ Esto es extorsión, chantaje!
Sanırım biraz konunun dışına çıktım.
Creo que estoy un poco fuera de tema.
Elisabeth'e sırılsıklam âşıktım.
¡ Estaba tan enamorado de Elisabeth!
Hiç düşündün mü, belki de o gerçekten Stephan'dır ve kaza yüzünden kafan hala biraz karışıktır?
¿ Crees que quizá sea Stephan realmente y tú sólo estás confundida por los eventos relacionados con el accidente?
Hayır, aslında Nathan insanın etrafını saran parlak beyaz bir ışıktır.
No, en realidad, Nathan, es una luz blanca brillante que rodea a la persona.
Bu saygısızlıktır.
Es irrespetuoso.
- Orada oturmuş, o yaşlı insanlara dünyanın çivisini çıktığını sokaklarda yaşayan kişilerin sorunlarının çözülemediğini açıklıyorum. Ama Tanrı biliyor ya, ellerinden geleni yaptılar. Onları boşalmak için kullanan orospu çocuğu tarafından ırzlarına geçilip ısırılmasına neyin sebep olduğunu anlamaya çalışıyordum.
- Tuve que explicar a gente más buena que el pan cómo su hijo que vivía en la calle porque sus padres ya no sabían qué hacer para ayudarlo aunque sabe Dios que lo intentaron fue encontrado muerto después de que un pervertido lo mordiera y lo violara para dar pie a sus fantasías sexuales.
Bu ısırılma izleri gazeteye nasıl çıktı ki?
¿ Cómo mierda se les ocurrió publicar lo de los mordiscos?
Savaş karmakarışıktır.
La guerra es un desastre.
Dört yıl boyunca anne babamla Paris'teki kafelerde görüştüm çünkü nedendir bilinmez katlanılamayacak bir varlıktım. Mazlum kardeşim tarafından bir kanun kaçağıymışım gibi muamele gördüm. Ablamın beni reddetmekle kalmayıp bana karşı yapılan kaba saldırıların arkasındaki itici güç olduğunu da öğrendim.
Cuatro años viendo a mis padres en cafeterías de París porque mi presencia apestaba y yo no sabía por qué. como un preso en fuga. era una fuerza impulsora de los vergonzosos ataques emprendidos contra mí. a través del estúpido prisma de mi soledad.
Eve dönüş yolumu aydınlatan ışıktır o.
Ella es la luz que me guía a casa.
siktir 1230
siktir git 596
siktir et 118
siktir lan 31
siktirin gidin 41
siktir git buradan 24
siktir ya 24
siktir ordan 17
siktir et onu 25
siktirin 30
siktir git 596
siktir et 118
siktir lan 31
siktirin gidin 41
siktir git buradan 24
siktir ya 24
siktir ordan 17
siktir et onu 25
siktirin 30