Sıtma traducir español
915 traducción paralela
Babam o korkunç yaylayı keşfe çıktığında kampta şiddetli bir sıtma geçiriyordum.
"Estaba en el campamento con fiebre de la jungla cuando mi padre subió a explorar esa terrible meseta."
fabrika... elektrik... su tesisatı sistemi... ve buhar ısıtma sistemleri çalışıyor.
La fábrica... Con electricidad. Con agua en cañerías.
- Sıtma mı? - Dinle Carson sen ne...
Tiene un ataque de fiebre.
Sıtma nöbeti.
Es la fiebre.
" Hemşirelik yaptığım hastanedeki askerlerin çoğu buraya Burma'dan getirilmişler ve yaraları olduğu gibi bir de sıtma hastalığı çekiyorlar.
"Muchos soldados del hospital donde soy enfermera... " han vuelto a casa desde Birmania... " y, además de las heridas, padecen fiebre selvática.
"Çocuk çok hastayken onu iyileştiren sıtma ilacından bana biraz gönderebilirsen çok iyi olur ilacın askerlerimize de faydası olacağına eminim."
"Sería maravilloso si pudieseis enviarme un poco de la medicina... " que curó a Boy cuando estuvo tan enfermo, " pues estoy segura de que también curaría a nuestros soldados.
Çöle giden yol sıtma ilacı ormanından geçiyor.
La selva donde se encuentra la medicina está al otro lado del desierto.
Ama sıtma ilacı ormanından kilometrelerce uzakta.
Pero está a muchos kilómetros de la selva donde está la medicina.
- Sıtma ilacı ormanı tehlikeli.
- Selva de medicina peligrosa.
Sıtma ilacını almana yardım etmek istiyoruz.
Queremos ayudarte a coger la medicina.
Bir çocuk, bir maymun, bir at hırsızı ve bir kadın katil hepsi sıtma ilacı arıyor.
Un niño, una mona, un ladrón y una acusada de asesinato, todos en busca de la medicina.
Tarzan sıtma ilacı için geliyor.
Tarzán venir por medicina para fiebre.
Tarzan, eski izci Jane'e sıtma ilacını götürmekten başka Londra'da senin için ne yapabilirim?
Bueno, mi buen amigo Tarzán, ¿ hago algo más en Londres además de llevarle la medicina a Jane?
Hoş, modern bir bina. Güneş ışığı, iyi ısıtma tesisatı.
Es un edificio moderno con todas las comodidades.
- Merkezi ısıtma ve her tür konfora sahip.
- Tiene todo el confort moderno.
Çünkü almazsanız ve hastalanıp sıtma olursanız... bu diğerleri için de işleri zorlaştırır.
De lo contrario, si caéis enfermos con fiebre, será mucho más duro para los demás compañeros.
Sanırım sıtma olmuşsunuz efendim.
Creo que tiene paludismo.
O ve sıtma. 15 yıldır.
¡ Maldita sea!
Aşağıdaki salgın hastalık yuvasında 12 bin adamımız jandarmalık yapıyor ve raporlara göre, bir tür "ahlaki" sıtma mikrobu kapmışlar.
Doce mil muchachos americanos están destinados allí abajo y según nuestros informes han sido infectados por una especie de malaria moral.
Öldür onu İngiltere. Sıtma gibi yakıyor kanımı, kurtar beni bu dertten.
Hazlo, Inglaterra,... pues él como una fiebre la sangre me enardece.
- Sıtma, ha?
¿ Malaria? ¿ Es contagiosa?
- Hayır, hafif sıtma.
Sólo es fiebre.
- Sıtma...
- Fiebre.
Belki sıtma gibi bir şeye maruz kalmıştır.
Quizá tenga paludismo o algo así.
Muhtemelen sadece sıtma ateşi.
Debe ser una malaria muy leve.
Caius Ligarius, Sezar hiçbir zaman düşman olmadı sana seni böyle kurutan zehirli sıtma kadar.
Cayo Ligario, César nunca ha sido tu enemigo... tanto como la fiebre que te hizo adelgazar.
Sıtma nöbeti.
- Me habrá vuelto el paludismo.
Esas düşmanımız ormandı. Sivrisinekler ve yengeçler. Sıtma.
La selva se convirtió en nuestro principal enemigo, con la malaria, ictericia el sol y las lluvias tropicales.
Tahmin etmiştim. Sıtma nöbeti.
Me lo temía, es la malaria.
Ayrıca ısıtma ücretleri -
Y el alquiler que cobran. Pensaría...
Öldüler sıtma, dizanteri, beriberi ve kangrenden.
Murieron de malaria, disentería, beri-beri, gangrena.
Sadece sıtma. Kinin alsın.
De todos modos es malaria ; dale quinina.
Bu sıtma.
Es malaria.
Uçak doktorumuz sivrisinekler sıtma taşır diyor. Onlar da uçuyor.
El médico dice que los mosquitos tienen malaria y siguen volando.
Aptal hastalık. Sıtma.
La malaria es una enfermedad estúpida.
Ya sarhoşsun, ya da çok kötü sıtma olmuşsun.
Es eso o estas con malaria.
Isıtma ve sıcak suyu kes.
Cierre la calefacción y el agua caliente.
Yaşadığı müddetçe burada ; suyu, elektriği, merkezi ısıtma sistemi olan kafesinde kalacak.
Y se quedará aquí en su jaula con agua, electricidad y calefacción... mientras viva.
Beyinsel sıtma.
Malaria cerebral.
O sıtma.
Él tiene malaria.
Sıtma hastasısın.
Has cogido la malaria.
Aşırı kinin ( sıtma ilacı ).
Mucha quinina.
Sizden kronik ve gizli sıtma arasındaki farkın ölümcül özel klinik türleri... bakımından özetini dinlemek istiyoruz.
Nos gustaría oír un resumen de los tipos clínicos letales... diferenciados de malaria crónica o latente.
Sıtma hastaları için uygun?
Si, servirá para los enfermos de paludismo.
Küçükleri ışık ve ısıtma için kullanılıyor.
Los pequeños son usados para dar calor y luz.
Sanırım sıtma.
- La bebida, yo creo.
Onların sıtma, çiçek ve kızamıktan öldüklerine şahit oldunuz.
Les has visto morir a causa de la viruela, el sarampión y la malaria ;
Güçlü bir sıtma krizinin başlangıcındasın.
- Sí.
Burada yeterince uzun dursakda arpa ezmemi ısıtıp damıtma aletimi çalıştırsam.
Si al menos nos quedáramos quietos el tiempo suficiente para usar el alambique.
Sırıtma!
- ¡ Niños!
Ve sıtma nöbeti.
Bebía demasiado.