Telefon traducir español
35,678 traducción paralela
- Bugün. Gelen telefon onun içindi.
- Esa era la llamada que he recibido.
Hayır, telefon çekmeyen bir kulübeyi işgal etmiş, palto askılığından ananas yetiştirmeye çalışıyor!
¡ No, vive en una cabaña abandonada sin teléfono cultivando una piña en un perchero!
Belki bu Alexander Graham Bell'in "Gel Watson" dediği telefon olduğu için.
Porque es el teléfono en el que Bell gritó : "Watson, ven aquí. Te necesito".
Ben oteldeydim, hesap defterlerine bakıyordum, telefonumda hesap makinesi açıktı. Birden telefon çaldı.
Yo estaba en el hotel, haciendo la contabilidad, usando la calculadora del móvil y sonó.
Ayrıca üç farklı telefon numaran olması da garip bir şey.
Y otra cosa. Es muy raro que tengas tres móviles distintos.
Sen pineklerken bir telefon geldi.
Mientras dormías recibimos una llamada.
Marcus, Bader'ın telefon kayıtlarını Narkotik Şubeye gönderdi.
Marcus acaba de pasar los registros telefónicos de Bader a Narcóticos.
Bader'ın telefon kayıtlarında bir numarayı görür görmez tanıdılar.
Sí. reconocieron un número de registros telefónicos de Bader inmediato.
Bu maili ara verdiğinde yazdı, çünkü işi telefon hattında durmak.
Escribió esto mientras descansaba en el trabajo, que es montar la línea telefónica.
Telefon şirketinde çalışıyorsun, o yüzden telefonlara "birim" diyorsun.
Trabajas para una compañía de teléfonos, así que llamas a los teléfonos "unidades".
Saldırının sorumluluğunu reddeden düşmanlarımızın numaralarından oluşan üç sayfalık bir telefon listem var.
Tengo una lista de tres páginas de llamadas de nuestros enemigos negando la responsabilidad del ataque.
Telefon her zamanki yerinde.
El teléfono está donde siempre.
Telefon seksinde gerçekte olduğumdan daha da iyiyim.
Soy aún mejor en el sexo telefónico que en el sexo de verdad.
Birkaç telefon etmem yeter.
Puedo hacer un par de llamadas telefónicas.
Bugün telefon etti mi?
¿ Ella te llame hoy?
Birkaç yere telefon edeceğim. Belki yetkili bir papaz bulabiliriz.
Voy a hacer algunas llamadas telefónicas, y buscaremos un ministro ordenado.
Telefon çaldı.
Recibí una llamada.
Artık, işte telefon kullanmak yok.
Se acabó el teléfono en el trabajo.
Telefon yok!
¡ FUERA TELÉFONOS!
Telefon faturasının yarısını getirdim.
Aquí. Mi mitad de la factura del teléfono.
- Londra'dan önemli bir telefon var.
- Una llamada importante desde Londres.
Edinburgh polisinden bir telefon aldım.
Yo... he recibido una llamada de la policía de Edimburgo.
OTA'lar ve anlaşmanın hazır olup olmadığı hakkında bir telefon bile alamıyorum.
Sí, ni siquiera me llaman para entrenar y ya mi contrato está listo.
Ofisinizde size bir telefon var, sayın Başkan.
Una llamada telefónica para usted, Sr. Presidente, en su despacho.
Gizli servis içeriye telefon sokmaya izin vermiyor.
El servicio secreto no está permitiendo teléfonos dentro.
Buraya telefon sokmamızın yasak olduğunu sanıyordum.
Pensé que no nos permitían tener teléfonos en aquí.
Ne zaman istersen, telefon burada duruyor.
cuando quieras, a la derecha del teléfono aquí.
Benim birine telefon açmam lazım.
Tengo que hacer una llamada.
Bu aralar çok arayanı var. Telefon emlak şirketi tarafından verildiği için şifresini patrondan aldım.
Su móvil pertenecía a la Inmobiliaria, así que he conseguido la contraseña de su jefe.
Bir ergenin ilk telefon faturasını ödeyene kadar bunu bilemeyeceğiz. Ama şunu biliyoruz ki işi dışında bir şeyleri dert etmeye başlayacak.
Eso no lo sabremos hasta que reciba la primera factura de móvil de un adolescente, pero sabemos que tendrá que ocuparse de otras cosas a parte de su trabajo.
Belki bir telefon edip taziyede bulunmak istersiniz.
Así que quizás le gustaría hacer unas llamada y ofrecerles unas palabras de consuelo.
Sizde telefon numaraları var mı?
¿ Tiene sus números de teléfono?
Komşular çekiciyi haberlerde görüp telefon etmiş.
Un vecino vió el camión en las noticia y llamó por teléfono.
- Bilirsiniz işte... - Mektup, e-posta, isimsiz telefon.
Bueno, usted sabe, um... cartas, e-mails, llamadas telefónicas anónimas.
- Bazı çirkin telefon görüşmeleri oldu.
- Hubo algunas feas llamadas de teléfono - por la borda cuando su nave llega
- Telefon orada çevrimdışı olmuş.
Cuando el teléfono fue desconectado.
Bende sadece telefon numaraları var.
Sólo tengo números de teléfono
- Neden? Telefon hakkım var.
Tengo una llamada de teléfono.
İçinde kızınızın mesajları ve resimleri bulunan telefon.
Teléfono que tenía mensajes de texto y fotos de su hija.
- Telefon hakkımı kullanacağım.
Me gustaría mi llamada telefónica.
- Evinde kırk küsur tane silah bulunan eski bir sabıkalısın. - Telefon hakkı.
Eres un ex-convicto con 40 extrañas armas encontradas en tu casa.
- Telefon hakkı.
- Llamada telefónica
- Evet, burada. - Telefon.
- llamada de teléfono, llamada
Telefon!
¡ Llamada telefónica, llamada telefónica!
Telefon! Telefon!
¡ Llamada telefónica, llamada telefónica!
Telefon verin bana!
¡ Llamada telefónica, dame la llamada telefónica!
Kim hâlâ telefon taşıyor ki?
Quién sigue llevando móviles, ¿ verdad?
Daha yeni Steven'dan galibiyetimizi kutlayan bir telefon aldım. Steven Gallagher'ı tebrik ederim, kampanyada çok iyi mücadele etti.
Steven Gallagher, por una campaña muy peleada.
- Telefon kayıtları elimizde.
Tenemos registros de su celda.
- Telefon hakkı.
- Llamada de teléfono.
- Telefon hakkım bile yok mu?
¿ Ni siquiera tengo una llamada de teléfono?
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefonda 73
telefon et 35
telefonu al 19
telefon sana 113
telefona bak 34
telefon var 19
telefon ettim 16
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefonda 73
telefon et 35
telefonu al 19
telefon sana 113
telefona bak 34
telefon var 19
telefon ettim 16