English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ T ] / Televizyonda

Televizyonda traducir español

3,972 traducción paralela
Paralı televizyonda yayınlanmalı bu.
Debería estar en "pago por evento".
Patlamış mısırım, ve televizyonda Emma üniversiteye gidene kadar realite şov programı var.
Tengo suficientes palomitas y reality shows para que me duren hasta que Emma vaya a la universidad.
"Cesur ve Güzel" i bu televizyonda hayal bile edemiyorum!
Imagina, "Amor, Gloria y Belleza" en un televisor como éste.
Hiçbir erkek seni ulusal televizyonda ağlatamaz.
Ningún hombre que esté vivo pudo hacerte llorar por TV.
Hepsi televizyonda söylenen süslü laflar.
¿ Te apetecería decir todo eso en televisión?
Televizyonda...?
¿ En televisión?
Evet, şimdi televizyonda bir adamla öpüşüyorum sen de çak bir beşlik Besos diyeceksin ya!
Sí, y ahora puedo besar a un tío raro en la tele y estás, como, "¡ choca esos cinco, Besos!".
Çünkü televizyonda çıkıyorsunuz.
Porque usted está en televisión.
O kadın beni televizyonda görüp bana tekrar âşık olana kadar içeri gelmiyorum.
No iré adentro hasta que me vea en la TV y muera de amor por mi otra vez.
Televizyonda doğru düzgün bir şey olmayan sıradan bir salı günü olacağını düşünüyorsun ama birden ortaya gizemli bir kaset çıkıveriyor.
Cuando crees que va a ser un martes normal... sin nada bueno en la tele, ¡ bam! ¡ Casete misterioso!
Bu doğal bir şey, televizyonda görmüştüm.
Lo he visto en la tele.
Televizyonda E.T. var.
Está dando E.T.
Televizyonda bipli konuşuyorum o yüzden burada milyon kişinin izliyor olması gerekir.
Cometí un puto error, por el que tengo que pagar... Bueno, la cagué por televisión así que debe tener al menos un millón de visitas.
Televizyonda "Kurt Penisi" diyemeyiz ki.
No podemos decir "polla de lobo" en TV.
- Burada televizyonda yarak diyemiyorsun.
- Aquí, no puedes decir "polla" en la tele. ¿ No?
Televizyonda söyleyebileceğimiz bir şey var mı?
Algo que podamos decir en televisión.
Daha fazla vakit geçirebileceğimiz düşünmüştüm,... ama sanırım seni televizyonda göreceğim.
Me gustaría que hubiéramos pasado más tiempo juntas, Pero supongo que te veré en la tele.
O akşam televizyonda neler varmış diye baktım.
Sabe, investigué lo que dieron esa noche en TV.
Televizyonda yayınlanmaya başladı.
Esto acaba de transmitirse en televisión.
Televizyonda ve konu yardımlı intihar tartışması olduğunda.
En la televisión y cuando se trata de debatir sobre el suicidio asistido.
Keçi televizyonda.
La cabra está en la televisión.
Eğer televizyonda yakanızı iliklerseniz, hanımefendisinizdir.
Si se lo cerrara en televisión, sería una dama.
Televizyonda hakkımda ne dediğini hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas lo que dijo de mi en televisión?
Televizyonda duymuştum radyasyon seviyesi aynı röntgen ışını gibiymiş.
Escuché en la televisión que... eso es la misma cantidad de radiación que una radiografía.
Televizyonda Krang'le ilgili bahsetmek boşuna vakit kaybı oluyor.
Sería una pérdida de tiempo hablar de Krang en la televisión.
Uzun zamandır, akşamları televizyonda haberleri izlemeyi öyle çok özlemişim ki.
Desde hace mucho quiero ver el noticiero en mi televisión a la noche.
Kanalda şimdiye kadar yapılan her şeyin işe yaramaz olduğunu söylerken televizyonda olduğunun farkında mıydı?
¿ Se dio cuenta de que salió en televisión diciendo que todo lo que había hecho el canal hasta ahora era basura?
Bence söylediği her şeyin de, söylerken televizyonda olduğunun da tamamen farkındaydı. Aynı zamanda tüm sorumluluğu üzerine aldı ne kanala, ne de firmaya laf etti.
Creo que estaba al tanto de todo lo que dijo y que estaba al aire cuando lo dijo y también se hizo responsable por sus acciones y no culpó al canal ni a la compañía.
Yaklaşık üç saat sonra, seninle yemek yerken aynı zamanda batı kıyısında televizyonda olacak.
Como en tres horas va a estar en televisión en la costa oeste y al mismo tiempo va a estar contigo en una cita.
Kendimi ulusal televizyonda aptal durumuna düşürmeyeceğim.
No quiero parecer estúpido en televisión nacional.
Simulasyon egzersizi vardı, televizyonda video oyunuyla araba kullanmayı deniyordu.
Estaba este ejercicio de simulación que él tenía en la TV con el video juego para practicar la conducción.
Asıl şans kardeşindi. Babanla televizyonda Cubs maçını izliyorduk. Yağmur oyunu aksatmıştı.
la verdadera causalidad fue tu hermana tu padre y yo estabamos viendo Cubs en la TV y hubo un retraso por la lluvia.
Televizyonda gördüğüm diğer kör müzisyenler kadar da iyi çalamıyor.
Y no es tan bueno como la mayoría de los músicos ciegos que he visto en la tele.
Ama şunu söylemem lazım, televizyonda kendini izlerken çavuşunun tokatlanması için aktörler hayatı boyunca çalışıyorlar.
No. Pero tengo que decirlo, ¿ que te masturben mientras te ves a ti mismo en televisión? Los actores trabajan su vida entera para eso.
Benim şu televizyonda ki dizimi biliyorsun değil mi,
Así que, escucha, sabes que tengo una pequeña serie de televisión, ¿ no?
Televizyonda ki dizimi biliyorsun, değil mi?
Así que, escucha, sabes que tengo esta pequeña serie, ¿ verdad?
Televizyonda olmaz.
¡ No en la televisión!
16 aydır buradayım, ondan önce buraya geldim ve geçen o kadar zamanda Hunt ile Kasmir bana televizyonda saati bile söyletmediler.
He estado aquí 16 meses antes que ella llegara y todo ese tiempo, Hunt y Kasmir nunca me dieron ni la hora.
Televizyonda harcandı.
Estaba desperdiciada en la televisión.
Televizyonda Obama'yı gördüğüm anda, tüm işleri bırakıp onu izliyorum...
Cada vez que él sale en la televisión, yo dejo todo mi trabajo y me siento
Televizyonda çizgi film izlemeyi kes, ve gel gerçek olanıyla tanış.
Deja de ver dibujos animados en la televisión, y ven a conocer a uno de verdad.
Televizyonda teklif etmek istemiyorum.
Mira. No quiero declararme en televisión.
Televizyonda senin kıpkırmızı oluşunu seyrediyordum çağrıyı düşürdüğüm oydu ve o kırmızı surat insanı adama bağlıyordu.
Viendo cómo te ponías rojo en televisión, esa fue la noche que descubrí mi vocación... Darle caña a los hombres.
Yerleşim yerine ateş ettiler, belki televizyonda görmüşsündür.
Atacaron la colonia. ¿ Escuchaste en la radio?
İzlemek istersen televizyonda Berlin'deki şu olay var.
Esa cosa de Berlin está en la tele, por si quieres verla.
Dün gece, kurbanlarını öldürme hızıyla ebeveynlerin televizyonda görünme süresi arasında doğrudan bir ilişki keşfettim.
Anoche, descubrí una relación directa entre la rapidez con la que el asesino se deshace de sus víctimas y la amplitud de la exposición en los medios de sus padres.
Televizyonda görmem gereken kişiler onlardı ağlayıp, çocuklarını kaçıran canavara çocuklarını bırakması için yalvarıyorlardı.
Eran ellos a los que veía en televisión, llorando, suplicando al monstruo que se llevó a su hijo o hija que lo devolviese.
- Şu anda televizyonda.
- Está en televisión ahora.
Şu anda televizyonda.
- Está ahora en la televisión. - Es un dos por uno.
Şu anda televizyonda! Amanda ile 2 yıl önce bir kampanyada tanıştık. Birbirimize aşık olduk.
- Amanda y yo nos conocimos en la caravana electoral hace dos años.
Televizyonda mı?
¿ En la tele?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]