English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ T ] / Temel

Temel traducir español

7,198 traducción paralela
Ve şimdi doğrudan hissediyorum, hayat biçimi ve temel.
Y ahora siento que hay un camino, ya sabes, directo y cierto esquema.
Temel olarak iki cinsiyetli bir dünya deneyimin oluyor.
Básicamente experimentas el mundo como ambos géneros.
Hayır, hayır, yani politik olarak, temel olarak bir lezbiyenim.
No, no, a ver, políticamente, básicamente soy lesbiana.
Babam ya da artık annem ve ben kafamın içinde, temel olarak korkuyorum.
Mi padre es mi madre ahora mismo y... estoy...
Engelli bir oğlu var yani temel olarak bununla zaman harcıyor, hayatının geri kalanında yavaş yürüyüşler yapacak ve çamaşır eldiveni kullanacak.
Y tiene un hijo discapacitado, así que básicamente va a pasarse el resto de su vida dando paseos lentos y lavando manoplas.
Bir temel olmalıdır.
Debe haber un sótano.
Temel analizde sıra dışı bir şey çıkmadı.
Un análisis básico. Nada fuera de lo común.
Kutsal teşkilat isyanı bastırmada temel unsurdu.
La Policía Divina fue la llave para detener esta rebelión.
Barry'nin insanlara olan bağı, önemsediği insanlar ona güç kazandırmanın temel noktası.
El cariño de Barry por las personas, la gente a la que protege, es en realidad la clave para aumentar su velocidad.
Oluşturduğumuz bu modelde Jüpiter'in içeri doğru geldiği görüşünü temel aldık. Etrafta dolanıyor ve dışa doğru gidiyor.
como estamos construyendo este modelo, que hemos tenido esta visión de júpiter viniendo hacia el interior, dar la vuelta y yendo hacia el exterior.
Temel olarak bunlar.
Es, básicamente, estas cosas aquí.
Doğal yaşam için gereken tüm temel gereksinimler enerji kaynağı, sıvı su, biyolojik azot kaynağı ve amonyak, organik malzeme ve örnekleri uzaya fışkırıyor.
Todos los requisitos principales de habitabilidad, Fuente de energía, el agua líquida, fuente de nitrógeno biológico Y amoníaco, material orgánico,
Cassini'nin üzerindeki aletlerden biri de temel bir radar cihazı.
Uno de los instrumentos cassini bordo Es básicamente una pistola de radar.
Temel bir şey.
Algo esencial.
Temel matematik.
Matemáticas básicas.
Kurbanın ayağının ölçüsünü, genel görünüşü bulmak için temel olarak kullanabilir misin?
¿ Podrías usar la talla de calzado de la víctima como base para una descripción general?
Sebastian'ın simülasyonunu yaptığı temel teori.
La teoría básica. Sebastian ha hecho la simulación.
Ducky'nin davasını temel alarak Calvin'in yaklaşık olarak ne zaman dövme yaptırdığını hesaplamaya çalıştık. Fark yaklaşık olarak üç saat.
Hemos intentado usar el caso de Ducky como base para saber más o menos cuándo tatuaron a Calvin y la diferencia es de unas tres horas.
Sadece temel ilk yardım.
Primeros auxilios básicos.
Coulson, Belyakov'un arkadaşlarının kimliklerini belirledik. Temel olarak yerel milis sokak çetesi.
Coulson, hemos identificado a los amigos de Belyakov, básicamente son de una milicia local callejera.
Tek istediğimiz temel ihtiyaç malzemeleri ve Güneyde Tappan Zee Köprüsüne gidebileceğimiz bir araç. Orada bir ekiple buluşacağız.
Todo lo que necesitamos es algunas provisiones básicas y transporte al sur, hasta el puente Tappan Zee.
Eğer bununla başa çıkacak temel yeteneklerden- -
Si no tienes las habilidades básicas para...
Sahip olmam gereken temel bileşen.
Ese es el ingrediente clave que debo lograr.
- Temel eğitimini ne zaman rapor edersin?
¿ Cuándo tienes que presentarte para tu preparación básica?
Dikkatimi çeken, tüm insan ilişkilerini etkileyen, bir kızı ve bir erkeği bir araya getiren temel bir sevgi ölçeği olduğu. Bu, hisleri hakkında birbirlerine yalan söyleyip söylemediklerini anlamakta önemli.
Me he enterado de que hay una escala básica de afecto en la que todas las relaciones humanas operan, y cuando un chico y una chica fraternizan, es importante entender dónde de esa escala residen los sentimientos de cada uno.
Protestanlığı yayma olayının temel taşı.
Es la base del teleevangelismo.
Temel olarak mıknatıslar vasıtasıyla insanın içine bakıyor.
Básicamente, usa imanes para ver tu interior.
Davanın temel taşıydı.
Era el pilar del caso.
Taciz veya ensest mağdurlarında görülen temel kararsızlık gibi.
Es el tipo de ambivalencia profunda hallada en víctimas de abuso e incesto.
İnsanları etkileyebilme gücü Beş Kage'nin sahip olması gereken en temel şeylerden biri.
es la habilidad de influir en el corazón de los demás.
- Temel olarak ellerin direksiyonda olacak. - Tamam.
Básicamente tu mano está en el volante... y nunca debes quitarla.
.. tıbbi geçmiş temel nedenlerdir.
Y la historia clínica son las principales razones.
Temel Reis ve Safinaz ya da American Gothic'teki yaşlı çiftçi çift. Hiçbiri.
Popeye y Oliva, o la pareja de ancianos granjeros del cuadro American Gothic.
Bu davanın federal mahkemede bir sonuca bağlanmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden yasama ve yürütme organlarının gözetiminde olması halinde söz konusu şikayetlere temel oluşturan teknik takip iddialarının ülke çapında yarattığı infiale dair daha doğru bir sonuca ulaşacağına inanıyoruz.
Creemos que esta demanda no necesita llegar al tribunal federal... teniendo en cuenta la supervisión de los otros poderes, el legislativo y el ejecutivo, lo cual proporciona una mejor oportunidad para el análisis y la resolución... de las problemas que han surgido a raíz de las leyes nacionales... de presunta vigilancia en estas demandas.
Bu yüzden çıplak şekilde polise yakalanıp, skor yapmam gerek ve temel olarak bana Brit'in değersiz bir sürtük olduğunu hatırlat.
Así que necesito conseguir un máximo de regram, y básicamente, sabes, recordarle a Brit que es una puta.
Bak. Bu bizim geçtiğimiz üç yıl için önerdiğimiz 5 temel besin grubu, 4 değil.
Mire, esto es lo que hemos estado recomendando los últimos tres años.
- Uzunca bir zaman önce insanlar yemesi gereken temel besinler hakkında bir piramit oluşturmuştuk.
- Que es? Para que sirve? - Hicimos una pirámide hace mucho tiempo para mostrarle a la gente cuanto debían comer de cada grupo alimenticio.
Neyse ki hâlâ kurucularımızın temel prensiplerine inanan kişiler var.
Afortunadamente, aún hay gente que cree en los principios básicos establecidos por los Fundadores.
Temel eğitimi geçtiniz, Bayan Florrick.
Has pasado la formación básica, la señora Florrick.
- Ne oldu? - Yalnızca temel bilgiler gerek. Alışkanlıkları, sıkça gittiği yerler.
- Solo necesito información básica... hábitos, lugares que visita frecuentemente... cosas así.
Dominic ve Brotherhood'u kontrol altında tutan temel bir kuvvet.
Y una fuerza importante para mantener a Dominic y a la Hermandad vigilados.
Temel varlıklar offshore hesaplarda, dokunulmaz.
Principales activos en el exterior, intocables.
Son resimleri Cuma yollarız, onaylarsanız da ay sonunda temel atmış oluruz.
Enviaremos las fotos finales el viernes y si lo aprueban estaremos trabajando para finales de mes.
Temel motor fonksiyonları çalışıyor fakat bunun bir refleks mi yoksa bir zekâ filizlenmesi mi olduğunu bilmiyorum.
Funciones motoras básicas funcionan, pero no puedo decir si es reflejo residual o inteligencia en ciernes.
Böyle bir şey nasıl yapılır? İnsan anatomisi üzerine temel bilgileri olan herkes yapabilir.
¿ Qué se necesita para hacer esto? Algunos conocimientos básicos sobre anatomía humana.
Temel elektrik becerileri, devre tahtası, kablolar.
Habilidades básicas sobre electricidad. Una placa de circuitos, Algunos cables.
Temel şeylerle başlayalım. - Deli kaltak!
Empecemos con lo básico. ¡ Zorra loca!
Yani kuantum fiziğinin temel prensibini kabul etti.
Forma parte de la vida.
Ama Callan-Symanzik denkleminin temel prensibini kabul etti :
Él no sabe nada de física.
Sıkıntın ne, anlat bakalım ama sadece temel olgular, fazla uzatmayalım.
Solo los datos básicos
Peki, o zaman temel bilgilerle başlayalım.
Vale, grabando.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]