Timing traducir español
26 traducción paralela
Sadece bir zamanlama meselesiydi. Çünkü Mick ve benim planımız vardı.
Fue sólo una cuestión de timing, porque Mick y yo teníamos este plan.
Kondisyonumu ne hale getirdiğini düşünebiliyor musun?
¿ Te imaginas lo que esto le hizo a mi timing?
Onlar tam zamanında geldi
Those kids have expert timing
Zamanlaman daha iyi olamazdı.
Tu timing no podría ser mejor.
Bu zamanlama. Doğru zamanda almak ve satmak.
Es timing - vender y comprar en el momento justo.
Zamanlama için özür dilerim Henry, sokağın karşısında ne yaptığını biliyorum.
Sí que lamento el mal timing, Henry. Sé que deberías estar enfrente.
O timing'le bütündür.
Está todo en la cadencia.
Bir şey mi dedi?
¿ Acaso dijo algo? 00 : 02 : 09,966 - - 00 : 02 : 11,000 Hakim.cl Traducción, Subtítulos y Timing VacunOS Fansub ( c ) 2005
Belki sonda zamanlamam biraz kötüydü ama...
Fallé un poco en el timing hacia el final, pero...
The timing adds up.
El tiempo corre.
"Zamanlama" isimli bir ilâç var. Uyku ihtiyacını ortadan kaldırıyor.
Existe una droga llamada "Timing" Un supresor del sueño.
- Bir Adım Daha çeviren :
Timing : scrubs-fr.net Traducción : foxtrot, Rabona vegeton
Hayat zamanlamadır.
- La vida es cuestión de timing.
Zamanlama örnekleri.
- Sí, señor. Estructura del timing.
Zamanlaman nerede?
¿ Dónde está tu timing?
Zamanlamasının daha iyi olabileceğini düşünüyordun.
Uno creería que tendría mejor'timing'.
Bu bir Türkçe ( 1 ) Altyazı çevirisidir. Çevirmenler :
Performance dialogues on hearing Timing : * soulmate *
Bu filmi, Türkçe ( 1 ) Altyazı çevirisi ve farkıyla izlediniz.
Performance dialogues on hearing Timing : * soulmate *
Zamanlaman daima kusursuz.
Siempre has tenido un timing impecable
Zamanlaman tam ben Teksas'a taşınmaya hazırlanırken berbat oldu sanki.
Bien, tu timing apestó. Estoy listo para mudarme a Texas y toda la mierda
Casey Jones'da olan bir şey varsa, O da kraker kriko zamanıdır.
Si hay algo que Casey Jones posée, es un fantástico timing.
Dostça ilişki kurmaya çalışıyordun ve zamanlamam biraz yanlıştı.
Sé que intentaba generar una buena relación. Mi "timing" no está bien hoy.
Ve eğer evlenir ve aile kurarsam, bu zamanlama doğru olduğundan olur ikinci sınıfa giden bir grup kızın baskısı yüzünden değil.
Puede que seáis muy jóvenes para entenderlo, pero encontrar un hombre y casarte no es todo lo que la vida tiene que ofrecerte. Y si me caso y tengo una familia, será porque el timing fue el adecuado para mi y no porque fui presionada por un puñado de colegialas.
Eşini aldatan damadının ülkeden atılmasına yardımcı olmuştum.
Ayudé a conseguir sus dos-timing deportado hijo-en-ley.
Çok kötü bir zamanlama oldu.
Vamos fatal con el timing.