Titreme traducir español
354 traducción paralela
Evet, seste bir titreme iyi gider
- Sí, es lo indicado.
Oteli, titreme hezeyanı yaşayan kişilerle doldurmayı mı düşünüyorsun?
¿ Quiere llenar este hotel de delirium tremens?
Titreme yok.
Ni estoy temblando.
- Üzerime titreme. Enkaz değilim.
¡ No me cuide tanto!
- Amiral, lütfen. Üzerime titreme.
- Comodoro, por favor.
Üzerime titreme.
- No me cuide tanto.
Titreme nöbetine tutulmak istemem.
No quiero que me entren Ios temblores.
Böyle titreme.
No tiembles.
Titreme nerede?
¿ Dónde está ese temblor?
Kanama ve titreme olmadan.
Sin pérdida de sangre ni temblores.
Harika ve huzur dolu, sonra bir titreme... Sonra ise aşkın gözyaşı gibi bir düşüş...
Brilla tranquila, después, al poco oscila, y cae como una lágrima de amor.
Titreme, Albay. Titreme.
Quieto Coronel, quieto.
Bıçak düştüğü vakit cesette ani bir titreme oldu.
Al caer la cuchilla... el cuerpo decapitado convulsiono Las mujeres lloraban, pero...
Titreme, küçük peri.
No temas, pequeña ninfa.
Ama Doktor, titreme durdu.
Tengo que ir a un lavado. Ah, pero el doctor, se detuvo el temblor.
Mutlu olduğum zamanlar bana hep bir titreme gelir.
Es que... me da por temblar cuando estoy contento.
- Titreme yüzünden.
- Por la vibración.
LP'de vurma olmasaydı titreme olmazdı.
Si el eje no diera golpes, no habría vibración.
Titreme ve sarsmadaki serbestlik sayesinde... sürüşünüz mükemmelleşecek.
Nada de vibración ni de ruido. Eso hace que el conducir sea un placer constante.
Karım, zayıf bilekleriyle titreme halinde.
M ¡ esposa t ¡ embIa de Io que Ie duelen Ios tob ¡ llos.
- Titreme ve ateş?
- ¿ Escalofríos y fiebre?
"Titreme!" Sesi yumuşak ve netti
"No tiembles" Su voz era suave y clara.
Binlerce kadın ve erkek bir anda titreme ve ağlamaya başladı.
Miles de hombres y mujeres de repente empezaron a temblar... y llorar.
- Titreme mi?
- ¿ Cosquillas?
Daha fazla titreme istediğinizi söylemiştiniz.
Su problema... es que espera del sexo algo mas que cosquillas.
Titreme ve ürkme
Cuando notes que mi mano Repasa tu cabello
Çarpıcılığın bu formu insanlara titreme ve ürperti vermeseydi, şairlerin anlatmak istedikleri şeylerin dinlenmesini sağlamasaydı garip olurdu.
Esta forma nace del deseo de ir justo al epicentro del ser humano, o del estado de ánimo al cual se enfrenta.
Rota sistemlerinde bir titreme var.
Empiezan a alterarse los sistemas de navegación.
Şimdi sallanma, titreme veya aksırma
Ten cuidado con tropezar o estornudar.
- Doktor, titreme geldi.
- Doctor, tengo temblores.
Bu tip ölçümler yıllarca tekrarlandığında Ay'ın hareketindeki en ufak bir titreme bile tespit edilebiliyor.
Con mediciones repetidas durante años se puede determinar un temblor aún muy suave en la Luna.
Güzel bir titreme.
De emoción.
Titreme artık.
Deja de temblar.
Odada başladı soğuma, gıcırdama ve titreme, Ulaşmıştı tepeye korkunç delirme.
El cuarto comenzó a sacudirse, crujía y temblar, y su horrenda locura la cima alcanzó.
Küflü bir solucanın üzerine bu titreme niye?
- ¿ Tanto lio por un gusano mohoso?
Evet, şu pis herifin üzerine titreme sakın.
Sí, no haga caso de ese señortan malo.
Bulantı, titreme ya da konuşma güçlüğü.
mareos, temblores, la lengua trabada?
Titreme, görme sorunları, aşırı iyi hissetme.
Temblores, perdida de visión.
Hayır, bende titreme yapıyor.
No. Me pone nerviosa.
- Titreme?
¿ Nerviosismo?
Titreme yoktu.
No temblaba.
Hafif bir titreme oldu.
El frío me tranquiliza.
Sizce asiri Parkinson titremesi hiç titreme olmamasi seklinde ortaya çikabilir mi?
¿ Cree que un temblor de Parkinson llevado al extremo dejaría de parecer un temblor?
Kuş hayali, istemsiz titreme... ölüm korkusu, dudak uyuşması... el tırnakları hassasiyeti... bel fıtığı.
Vision de pajaro, temblores involuntarios Puntos muertos, labios entumecidos, Sensibilidad de las uñas, molestia de Pelvis,
Omurgadan yayılan bir titreme mi, yoksa daha belirli bir şey mi?
Quiero decir, ¿ es un escalofrío que te sube y baja por la columna
Ciddi titreme var.
Hay una vibración fuerte.
Dr Apollinaire hastanın titreme evresine girdiğini fark etti.
El Dr. Apollinaire cree que ha entrado en la fase final.
Gözlerindeki korku, sesindeki titreme.
Mira el temor en sus ojos, escucha cómo le tiembla la voz.
Bu, çeşitli şekillerde titreme ve sinirsel ataklar olarak sonuçlandı.
Esto provocó ataques nerviosos de diversa índole ".
- KATARAKT DÜZTABANLIK - TİTREME
- TOS TALONES HUNDIDOS
Titreme, küçük kısrak. bak, ben sakinim.
Yegua, no temas.