Tofu traducir español
593 traducción paralela
O sırada kadın içeri girdi.
En ese momento entró la mujer Traía tofu
Elindeki peyniri uçurdum.
Literalmente hice que el tofu volara
Biraz somon aldım.
Compré algo de salmón Hay algo de tofu
Bununla tofu bile kesilmez.
Con una espada así, no cortarías ni un rábano.
Adama soya peynirini unutmamasını tembihliyor.
Espera que el vendedor de tofu no se olvide de venir.
Niida ailesiyle çalışıyor, soya peyniri satıyorlar.
Nida trabaja para su familia, vendiendo tofu.
Küçük yaşlarda koya tofu yiyerek alıştırma yaparlarmış.
Empieza a practicar con tofu de soja cuando es joven.
En sulu tofu oymuş çünkü. Tofuyu, rujunu ıslatmadan yiyebilirse hazır olduğu anlamına gelirmiş.
Como es el tofu más húmedo... si puede comerlo sin borrarse el pintalabios... ya está preparada.
Bol tofu ve hiç et yok.
Hoy más puré y nada de carne.
Ya soya peyniri?
¿ Y un poco de tofu?
Ispanak ve soya fasulyesi.
Quiero espinacas y tofu.
Biraz ıspanak ve soya fasulyesi getirin.
Trae espinacas y tofu.
Niçin ıspanak ve soya fasulyesi yok?
¿ Por qué no hay espinacas ni tofu?
Hâlâ ıspanak konusunda bana kızgın mısın?
¿ Sigues enfadada por las espinacas y el tofu?
Dördüncü Hanımın yemeği hazır.
Las espinacas y el tofu de la Cuarta Señora están preparados.
Şimdi tüm türkiye biftek ve tofu sosis.
Ahora es sólo filete de pavo y salchichas de tofu.
O tofu şeyler zaten nedir?
¿ Qué es ese tofu?
Onlar entelektüel konuşmalar yapıyor, sen soya peynirinden söz ediyorsun.
Ellos hablan como intelectuales y tu les sales con el tofu.
- Tofu Kusmuğu.
- El vómito Tofu.
Her gün koştum, tofu dışında bir şey yemedim, öldüm.
"Corría todos los días, no comía nada salvo tofu, y estoy muerto."
- "Bir gece ben çok fazla Tofu yedim ve sonra yürüyüşe çıktım." - "Evet harika, hım, her neyse.."
- Bueno, una noche comí mucho tofu y salí a correr...
Soya peyniri siyah fasulye sosu ister misin tatlım? ...... ya da haşlanmış somon?
Amor, ¿ quieres el tofu con salsa de frijol negro... o el salmón cocido a fuego lento?
Baba, tofunun tadına bak. Bakalım beğenecek misin.
Papá, prueba el tofu en tiras, a ver si te gusta.
Hadi ama, tofu kafalı bize içmeyeceksen bile en azından Tayvan'ın şerefine içmelisin.
Vamos, "Cabeza de Tofu",... si no bebes por nosotros,... al menos debes beber por Taiwán.
Al işte, aptal tofun.
¡ Tofu!
Bu, Tsu-An Tofusu.
Y aquí el tofu.
- Tofu nerde?
- ¿ Y el tofu?
- Evde tofu yapamıyor musun?
¿ No puedes preparar tofu?
Pis kokan sebzeler yediği için, ağzının çok pis koktuğunu duymuştum.
sí, he escuchado mucho acerca de ella. se crio en tofu fermentado y tiene un aliento terrible.
Yemeklerimiz güzel, numaraya gerek yok.
nuestro tofu es excelente, no necesitamos trucos.
Hizmet konusunda bayan Tofu'yu eğittim.
por eso he entrenado a la señorita tofu para entretener a los clientes. puedes salir!
Yarın serviste yardım edeceksin.
tu nos ayudaras a vender tofu mañana.
Yemek istiyorsanız, sıraya girin.
si quieres tofu, por favor haz la fila.
Harika. Böyle giderse senden fazla satış yapacak.
maravilloso. creo que venderemos mas tofu del que solíamos vender.
Teşekkür ederim. - Yemek değil, şarap istiyorum.
no quiero tofu, quiero tofu fermentado.
- Yim'in yemekleri gerçekten harika.
el tofu de Yim es realmente muy suave.
Sende mi garson kızı görmeye geldin?
viniste a ver a la chica del tofu, verdad?
O kadar yolu yemek alamak için mi geldin?
¿ Has venido hasta aquí sólo para comprar el tofu?
- Tofu güzeli banada.
chica del tofu, puedo usar mis manos también?
- Tofu güzeli banada.
ok. quítate del camino, es mi turno.
Tofu Güzeli misin?
eres realmente la chica del tofu?
Ağzı kötü kokuyordu, ama yine de, çok cilveliydi.
Lamentablemente comió tofu fermentado, sin embargo. Sin embargo, ella sabía bien.
Büyük Efendi, lokanta nerede?
maestro, donde está la tienda de tofu?
O 17 yaşındaydı. Köylüler ona Tofu Güzeli diyorlardı.
cuando tenía 17, los aldeanos la llamaban la belleza del tofu.
Bir kase yemek alabilir miyim?
me puede dar un bowl de tofu?
Nasıl, güzel bir haber değil mi?
¿ Cómo es eso? ¿ No es el mensaje más dulce que el postre de tofu?
Önden buyurun.
Hijiki y zanahorias, shiitake y rábanos secos, tofu fresco y frito.
Biracı bir tip değilsin. Fasulye-pilav yiyenlerdensin.
No bebes cerveza y eres de los que comen tofú y arroz blanco.
Hadi fasulyeli loru dene.
Toma, come tofú. O no tendrás nada qué comer.
Har-iku?
Beau-tofu?
Herkesin gözdesi olmalısın.
serás la belleza del tofu ok.