Toparlan traducir español
1,645 traducción paralela
Toparlan.
Vamos, despierta.
Eve git ve toparlan! Seni yarın arayacağım.
Vete a casa y arréglate, te llamo mañana.
Pekala, toparlanın.
Está bien, vámonos.
Git, toparlan.
Haz las maletas.
Hey! Toparlanın diyorum!
¿ Quién dijo Acabar?
Tamam, toparlanın!
- ¡ Acaba! - ¡ Acabar!
Toparlan, baba!
¡ Padre, acabar! - ¡ Acabar!
Odaya acil ihtiyacım var o yüzden... toparlan.
Necesito la sala en algún momento, así que redondea.
Teklike, tehlike, toparlan, toparlan.
Peligro, peligro, termina, termina.
Görünüşe göre iş sonunda toparlanıyor.
Parece que el negocio está floreciendo, por fin.
Annie ve Chris Solomon, kızınızla birlikte kuzey yerleşkesinde yakalanan delikanlı her ikisinden de derhal toparlanıp okulu terk etmelerini istiyoruz.
Tanto a Annie como a Chris Solomon, el jovencito con quien fue encontrada en el establo norte se les pide que empaquen y desalojen inmediatamente.
Bronja, toparlan sen de.
Bronja, guarda tus cosas.
Sıradaki defilemi Alisha'ya ithaf edeceğim. Ama bu sahnenin toparlanıp Paris uçağına yetişmesi lazım.
Incluso dedicaré mi próximo evento a Alisha pero tengo que desarmar el escenario y mandarlo a Paris.
Toparlanın.
Recogemos.
- Toparlanıyor mu?
¿ Está volviendo su memoria? Así lo espero.
Çok kötü. Ben de toparlanıyordum.
A mí me entró el segundo aire.
Ne kadar kötüydü? Biraz dalgalandık, ama Amerika her zaman toparlanır.
Redujo la lista a cinco banqueros en diferentes partes del mundo.
Toparlan evime gidip ortalığı temizle.
Arréglate. Ve a mi casa y limpia inmediatamente.
Toparlanın.
Monten.
Duruşmaya kadar toparlanır mısın?
¿ Estarás bien para el juicio?
Toparlanın çocuklar.
Acaben, muchachos.
Toparlan.
Levántate.
Toparlan!
Levántate.
Toparlanın, gidelim.
Vámonos.
Sadece toparlanıyorum.
Solo estoy recomenzando.
Toparlanın.
Bien hecho. Termine todo.
Toparlanıp içeri geçelim.
Recojan todo y métanse adentro.
Toparlanıyorlar! Hepsi bir araya toparlanıyor!
Muelle de carga número dos.
Hadi, ahbap. Toparlan.
Vamos, pendejo.
Toparlanıp, bir seferliğine güleryüzlü olsak, olmaz mı?
¿ Por qué no hacemos las paces?
Toparlanın. Hadi.
¡ Lárguense!
- Zahmet olmazsa toparlanır mısın biraz?
- Ordenas un poco?
Son kez söylüyorum : git ve toparlan.
Por última vez, vaya por sus cosas.
Hayata devam etmek baban için kolay olmadı ama sonunda toparlanıyor.
Seguir con su vida no fue fácil para tu papá, pero finalmente lo hace.
Toparlanın beyler!
¡ Terminen, muchachos!
Şimdi de toparlanıp gidiyor muyuz?
Solo guardaremos y nos iremos?
Haydi toparlanın.
Empaquen. Vamos.
Toparlan!
Empaca.
Kontrol ediyorum sadece. Hadi! Toparlan!
Quería ver si sabías. ¡ Juntémonos!
Hadi toparlanın.
- Reunámonos.
Toparlanın.
Debemos irnos.
Toparlan!
¡ Hora de irse!
Bir anda toparlanıp, gidemem.
No puedo empacar e irme.
Toparlanıp, yiyecek bir şeyler hazırlamak için...
Así podremos ordenar y... cocinar algo.
İşim senin hakkında insanların ne düşündüğüyle ilgilenmek. Senin kendin için ne düşündüğünle değil. O yüzden toparlan artık.
Mi trabajo es lo que la gente piensa de ti no lo que tú piensas de ti, así que basta de tonterías.
Hadi, toparlan ve buraya gel.
Toma tu martillo y ven.
Toparlanıyoruz.
- Abandonando la posición. - ¡ Demonios!
Haydi, toparlanın.
Ya es hora de que arreglen las cosas.
- Toparlan!
Me voy.
Toparlanın.
Vamos.
Toparlanın.
Vamos, compórtense, niñas.